21-Aşk, Sürünmektir

12.7K 743 85
                                    

Merhabaaaa, nasıl erkenden burdayım. 😂

Tamam, çok erken olmadığını biliyorum. Ama size iki bölüm eş değerinde bölümle geldim. Yani bu yüzden bir önceki haftanın borcunu ödemiş oluyorum. 😂

Keyifli okumalar, bölümü beğenmeniz dileğiyle. ❤️🌼😍

***

Hızlı soluklara yakışan hızlı adımlar, ezilen kuru dallar, karanlık gecede saçları rüzgarla ahenkle sallanan kadın artık tek kelime edemiyordu. Çünkü söylediği her şey havada asılı kalmıştı. Öylece, Umur'un omuzlarında baş aşağı asılıyordu ve daha fazla dayanamayacaktı. Son bir umutla tekrar konuştu.

''Umur, dur artık. Başım ağarmaya başladı.'' Umur yine tek kelime etmedi ama adımları daha da hızlandı. Liya, nasıl oldu da bu duruma geldiğini hatırlamıyordu. Umur onu o kadar hızlı omuzuna almıştı ki ilk bir kaç dakika olayın şokundan tepki bile verememişti. Bu adam çıldırmıştı. Neden böyle bir şey yaptığını biliyordu. Fakat Umur azıcık sabretse Liya zaten onunla konuşacaktı. Onu kaçırmasına gerek yoktu! Herkese rezil olmuştu! Oflayarak ellerini yüzüne kapattı. Bir süre alay konusu olacaktı. Şimdiden üzülmeye başlayabilirdi. 

Nihayet Umur durduğunda onu yavaşça omuzlarından indirdi. Liya ani bir baş dönmesi ile hafifçe yerinde sallanırken, Umur'un kollarından tutmasıyla dengesini sağladı. Derin bir kaç nefesin ardından ayakları yere daha sağlam basmaya başladı.

''İyi misin?'' Liya hızla başını kaldırarak Umur'un karanlıkta parlayan mavi gözlerine baktı. 

''Harikayım, sen deli misin?'' Umur başını hafifçe sağa doğru yatırarak Liya'nı kızarmış ve öfkelenmiş yüzüne baktı. Liya genelde çok sakin yapılı bir kadındı, çok nadir sinirlenirdi. Fakat her hali gibi sinirli hali de çok güzeldi.

''Neden böyle bir şey yaptın? Rezil olduk, şimdi herkes yüzüme bakar gülecek. Hele Sahn, onu söyle-'' Liya yüzünü kavrayan sert eller ve dudaklarını kavrayan sıcak dudaklarla konuşmaya devam edemedi. Yavaşça, incitmekten korkar gibi dudaklarında hüküm süren adama karşılık veremedi. Kendine geldiğinde ise o da yavaşça karşılık vermeye başladı. 

Umur'un tüm yaşamı boyunca bildiği tek bir şey vardı. O da kollarında olan bu kadını kendinden vazgeçecekmiş gibi sevdiğiydi. Sadece Liya'yı istemişti. Onun kalbini, sevgisini, merhametini, ona vereceği her şeyi istemişti. Liya'nın da aynı duygularla kendisine baktığını, onu sevdiğini düşünüyordu. Ta ki kız kardeşi ölene kadar. O günden sonra Liya aralarına bir duvar örmüştü. Çatlakları olmayan, sağlam bir duvar. Umur, o zamandan beri o duvarı aşmaya çalışıyordu. Ne olduğunu merak ediyor, neden Liya'nın birden soğuk davrandığını anlamaya çalışıyordu. Kendisinden başka herkese sıcaktı ama sıra Umur'a gelince buz dağı gibi oluyordu. Vazgeçmeyi hiç düşünmemişti ama artık ne yapacağını da bilmiyordu. Liya'nın hislerini yanlış yorumlamış olabileceğinden korkuyordu. Fakat son yaşadıkları olayda Liya'nın da küçükte olsa bir şeyler hissettiğinden emindi.  Ama neden kendini yine de uzaklaştırıyordu? Bugün bunu öğrenecekti. 

Omuzlarında sıcaklığını hissettiği kadını yavaşça yere bıraktığında ve saçlarını savurup sinirle konuşmaya başladığında onu öpmekten başka bir şey istememişti. Bu his bambaşkaydı, yeryüzü ayaklarının altından kayıyor, gökyüzü üstüne çöküyormuş gibiydi. Aklı bulanıyor, tüm benliği Liya'ya akıyordu. Eğer Liya'yı öpmek için kendisinden vazgeçmesi gerekiyorsa, bunu seve seve yapardı. Derin bir nefesle, hiç istemese de yavaşça uzaklaştı ve nefeslerini toplamak için Liya'yı kendine çekerek sarıldı. Liya'nın da Umur'dan geri kalır yanı yoktu. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyor, Umur'un kendine has kokusu ciğerlerine doldukça nefesi daha da derinleşiyordu. 

EJDERHA ATEŞİOù les histoires vivent. Découvrez maintenant