Işıklara Doğru

En başından başla
                                    

"Ayrılacaksan ayrıl!"dedi Evrim dua edercesine.

"Ayrılmak mı ?"dedi Oğuz şaşkınca. "Sen etinle kemiğinle benimsin. Dışarı çık da başkalarıyla sikiş diye mi besledim seni ?"

"Bırak beni !"diye gürledi Evrim onu üzerinden atmaya çabalarken.

"Siktir lan,orospu!"diye gürledi şiddetli bir tokatla beraber Oğuz yuvalarından fırlayan yeşilleriyle birlikte.

"Yapma!"diye çırpındı Evrim tırnaklarını Oğuz'un yüzüne geçirip dişleriyle kendine uzanan kolları yakalamaya çalışırken.

Lakin Oğuz ondan daha iriydi. Ve fiziksel olarak bitik durumdaki bir bez parçası haline gelen vücuduna tek darbede hakim olabiliyordu. Oğuz tek hamlede altında duran oğlanın ince bileklerini sabitlerken aceleyle indirdi oğlanın eşofmanını sıyırıp. Kendi kemerini çözüp hızla indirdi pantolonunu. Göz bebekleri irileşmiş , yüzü yeniden delirmiş bir ifadeyle eğildi Evrim'in boynuna. Ancak Evrim yine de kalan son direnciyle birlikte üzerine uzanan adamın irileşen erkekliğine bir tekme savurup kendini son gücüyle yere atmaya çabaladı.

Ağzına inen sert bir yumrukla dişleri sızlayıp dudağı yeniden kanarken gözyaşlarıyla çığırdı. "BIRAK BENİ!"diye gürledi acıyla.

"Yeterince bekledim senin keyfini,AÇ LAN BACAKLARINI."diye küfür etti Oğuz.

Sanki..

İnternette tanıştığı ve her anında sabırla ona yoldaşlık eden anlayan dinleyen ve bir dost gibi kucağını açan adam hiç o olmamışçasına sert bir yumruk daha indirip kanattı Evrim'in burnunu.

Ama Evrim yine de kan dolu tükürükle onun yüzünü boyarken avaz avaz bir çığlık koyup ısırdı ellerinden.

Altı tamamen çıplak kalsa ve adamın elleriyle ortadan ikiye ayrılacak gibi zorla tutulsa da belini ittirip ,kavranan bacaklarını sallayamasa da hem onun hem de kendisinin dengesini bozarak direndi. Elini atabileceği her hangi bir sert cisim arıyordu lakin sadece kumanda vardı o da ellerinin uzanamayacağı kadar uzaktı diğer koltuğun ucunda.

Oğuz sertçe boynunu ısırıp neredeyse kanatırcasına etini çekiştirirken acıdan hüngür hüngür ağlasa yine de elinde olan tek şeyi yani tırnaklarını geçirdi adamın göz kapaklarına doğru ve hafifçe bastırdı parmak boğumlarını onun gözüne.

Oğuz erkekliğini ona yaslasa da yeniden belini ittirip kaydı koltuğun ucuna doğru ve hem kendini hem de Oğuz'u yere düşürdü.

Oğuz yere düşerken başının arkasını hafifçe masaya çarpsa da ağız dolusu hakaretler ve küfürlerle birlikte durmaksızın yerdeki oğlanın beline,karnına ,erkekliğine tekmeler savurmayı sürdürdü.

"Bedavadan ye iç yat...Orospum olmaya geldin, kral gibi.Bu ne amına koyayım!"diye gürledi Oğuz masayı kaldırıp televizyona fırlatırken. "Alacağım senin canını."

"SİKTİR GİT OROSPU ÇOCUĞU!"diye tükürdü yerde acıyla ağlayan Evrim lakin...

"Sen ne sanıyordun?"diye gürledi Oğuz yanda duran vitrinin üzerinden kırık vazoyu alıp, sivri bir parçayla Evrim'in üzerine uzanırken. " Kendini ayrıcalıklı mı sanıyordun? Sen kendini ne sanıyorsun ki..Basit,para sever bir orospusun. Yok öyle beleş..."dedi Oğuz vazonun kırık parçasıyla Evrim'in yüzünü gezerken.

"Siktir ..."dedi Evrim acıyla inlerken.

"Babacık hem sever hem döver."dedi Oğuz sırıtıp. "Ya şimdi sevdir kendini."

"BIRAK BENİ!"diye gürledi boğazına sertçe basılan vazo parçasıyla acıdan titreyen Evrim.

"Seni benden başka kimse sevmez..."diye fısıldadı Oğuz gülerek. "Hele, paramparça bir suratla,yırtık bir ağızla...Kimseler bakamaz sana benden başka...Kimseler dokunamaz."

NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin