kırk sekiz

3.3K 304 134
                                    

"Anadan geçilir Hasan, yardan geçilmez bre Hasan.
Yardan geçilmez (yardan geçilmez.)
At martini Debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda hey dost canlar dinlesin.

Mezar taşlarını Hasan, koyun mu sandın bre Hasan
Koyun mu sandın?
Adam öldürmeyi Hasan, oyun mu sandın?
Adam öldürmeyi Hasan, oyun mu sandın?

Mezar taşlarını Hasan, koyun mu sandın bre HasanKoyun mu sandın?Adam öldürmeyi Hasan, oyun mu sandın?Adam öldürmeyi Hasan, oyun mu sandın?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İki sene önce Tel Abyad, Aktan

Üç, daha fazla beklememen gerek. İki, biraz daha beklersen tüfeğin geri tepecek. Bir, tam da şu an tetiğe basmalısın. Birkaç saniye sonrasında kopan gürültü ile gülümsedi Aktan. "Yanlış yaptın." Diye fısıldadı sessizce. Silahı her kim kullanıyor ise bu işte iyi olmadığı belliydi. Gürültü her yerdeydi, silah sesleri susmuyordu. Silahındaki dürbün ile camın kırılan küçük köşesinden bir sonraki hedefini ayırt etmeye çalışıyordu ama bu oldukça zordu. Hemen yanındaki duvara bir kurşun isabet ettiğini hissederken hızlıca geriye çekildi.

Hemen ardından gerçekliğe döndüğünde dişlerini sıktı. Gördüğü manzara kalbini acıtmakla kalmıyor, yerinden söküyordu sanki. Kendine gelmek amacıyla gözlerini sıkıca yummuş, hemen sonrasında tekrardan bir kıyametin ortasına açmıştı. Kan, her yerdeydi. Kapının kolunda, yerlerde, insan vücutlarında. Her yer kanla kaplıydı. Duyduğu kan kokusu midesini bulandırmıyordu. Çoktan alışmıştı. Korkunç bir manzaraydı bu, durup düşünmeye bile vakti yoktu Aktan'ın. Duramazdı, dışarıdan gelen silah sesleri şiddetini arttırırken durması imkansızdı.

Hızlıca yaslandığı yerden doğrulduğunda görüş açısına giren beden ile hiç düşünmeden tetiğe bastı ve geri çekildi. Duyduğu acı dolu inleme doğru hedefi vurduğunu gösteriyordu. Gülümsedi, inlemesini duyamayacak bir yere isabet ettirmesi gerekiyordu. Bir sonrakinde bu sesi duymayacağım diye tekrarladı kendi içinde. Duymayacağım ve tetiğe bastığım an saniyesinde ölmüş olacak. Öyle olmalıydı, tam da şu an hataya yer yoktu.

Büyük bir gürültüyle bağırmak ve acısını dışarıya yansıtmak istedi, yapamazdı. Çaresizlik her yerdeydi. Sinsi bir yılan gibi hiç de belli etmeden aralarına süzülmüş, zehrini akıtmıştı. Ayağının ucundaki demirleri oynatarak ses çıkardı. Yalnız değilmiş gibi gözükmeliydi, kısık sesli bir küfür mırıldandı kendi içinde. Neden? Diye geçirdi içinden. Her şey için bir neden? Sorusunu cevaplayacak kimse yoktu. Önündeki tuğlayı düşürdü hemen sonrasında. Daha fazla kurşun sıkmalı ve karşısındakileri korkutmalıydı belki ama mantıklı davranması gerekiyordu. Yedi kurşun, dışarıda kaç kişi var? Bilinmez.

"Aktan..." Acı dolu sesi duyduğunda anında bakışlarını duvar kenarına yaslanmış adama çevirdi. Hızla camın altından geçerek onun olduğu yere uzandığında kanlı bezi göğüs kafesine bastırmıştı. "Konuşmayın," Dedi karşısındaki adamın onu anlamasını umarak. "Gözünüzü seveyim konuşmayın komutanım, birazdan yardım gelecek."

gecenin son ışıkları | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin