Bayan Kim, rahibin dediklerini can kulağıyla dinliyor bir yandan da elinde ki henüz altı aylık olan bebeğini pışpışlıyordu. Bay Kang, eşi Bayan Kang ile gelmişti vaaza. Hyunjin bunun karşısından şaşırdığını inkar edemezdi çünkü Bay Kang, kumarbazın tekiydi ve din işleri ile ilgisi hiç olmazdı ki şimdi de dikkatini vaaza verdiği pek söylenemezdi.

Gözlerini teker teker insanların üzerinde gezdirirken arka sıralarda oturan bir genç çekti dikkatini, kasabada ki herkesi tanımasına rağmen gözünün aşina olmadığı biriydi. Açık kahverengi saçları güneşin içeri vurduğu ışıkla parlıyordu, güzel gözlerinin arasından inen şekilli burnu ve onun hemen altında ki kalp şeklini andıran toz pembe dudakları. Bir yandan can kulağıyla rahibi dinlerken bir yandan da elinde ki deftere notlar alıyor ve iki saniye de bir burnundan kayan gözlüğünü işaret parmağıyla düzeltiyordu. Özenle giyilmiş kıyafetler ve taranmış saçlar, kusursuz, tamamiyle kusursuzdu...

Bakışları üzerinde takılı kaldı Hyunjin'in, ne yaptıysa da karşı koyamıyordu kendini ona bakmaktan. Gözbebekleri her bir ayrıntısında saniyelerce gezmiş ve hafızasına kazımak ister gibi defalarca tekrarlamıştı. Teni de üzerine giydiği tişört gibi beyazdı, burnunun üzerinde minik bir ben vardı hatta. Bakışların üzerinde olduğunu hissedecek ki yabancı genç aniden kafasını kaldırıp gözbebeklerinin ona bakan gençle birleşmesini sağladı. Hyunjin, bunu farketmesine rağmen bakışlarını üzerinden çekmemişti, aksine kendi siyah gözleri, gencin koyu kahverengi gözleriyle öyle bir kenetlenmişti ki hipnoz olmuş gibiydi. Yabancı gençte sanki bir yarış içerisindelermiş gibi çekmemişti bakışlarını, gözbebekleri Hyunjin'i süzüyordu merakla.

Bir dakikanın ardından, gözbebeklerini ilk Hyunjin ayırdı duyduğu şey yüzünden dikkatini rahip çekmişti. "Kadınlar ve erkekler eş olarak yaratılmıştır, kadın, erkeğin zekasını tamamlarken erkek, kadının gücünü tamamlar. Kadınlar ve erkekler bir elmanın iki yarısıdır, tıpkı Havva annemiz ve Adem babamız gibi." Derin bir iç çektikten sonra bakışları hüzünlenirken devam etti. "Ancak, günümüzde Tanrı'nın emirlerini umursamayıp sapkınlığa, kötü yola düşen bir çok gencimiz var. Maalesef ki eşcinsellik günümüzde normalleştirilmeye çalıştırılıyor ve LGBT denen kuruma fazlasıyla destek var, eşcinsel olmayanlar bile bunu normal görüyor, garipsemiyor ve destekliyor. İşte bu kesinlikle sonumuzun pek de iyi olmadığının kanıtı."

Herkesten onaylar mırıltılar çıkarken, Hyunjin derin bir iç çekti, homofobik bir dinin sonucu; homofobik bir zihniyet, bununla beraber homofobik ve yaşanması zor bir dünya demekti. "Bir erkek ve bir erkeğin ve ya bir kadın ve bir kadının duygusal bir ilişki içinde olması katiyen mümkün değildir, homoseksüel birliktelik sadece menfaat ve tatmin olmak amaçlı oluşan birlikleliklerden oluşuyor, tamamen fiziksel bir eylem."

Herkes yine rahibi onaylıyordu ve Hyunjin gittikçe daha da sabrının taştığını hissetti. Annesi de oğlunun bu halinin farkındaydı ve onu içeri getirdiği için de şimdiden pişman olmuştu. "Siz, siz olun böyle insanlara uyup sizi, çocuklarınızı yoldan çıkarmalarına izin vermeyin sakın! Zira çocuğunuzun işlediği bu günahta çekeceği acıya ortak olursunuz... Şimdi, sorusu olan?"

Etrafı bir sessizlik kaplarken rahip dikkatini eli havada olan tek kişiye verdi, Hyunjin'e. "Evet, oğlum?" Hyunjin ses tonunu düz tutup, konuşmaya başladı. "Efendim, Tanrı insanlara sevmeyi yasaklıyor mu yani?" "Elbette hayır, biz insanlar her zaman sevgiye aç varlıklarız." "O halde bir dediğinize katılmıyorum efendim, bence bir kadın ve bir erkeğin arasında duygusal bir bağ oluşabileceği gibi gayet de bir kadın ve bir kadının ya da bir erkek ve bir erkeğin arasında da duygusal bir ilişki olması mümkündür, çünkü biz insanlar değil kalbimiz kimi seveceğimize karar verir."

blue neighbourhoodWhere stories live. Discover now