DOKUZ

2.5K 202 58
                                    

Asansöre binip alt katın düğmesine bastım. Asansör hafifçe sallandığında ve Deniz bir anlığına dengesini kaybettiğinde belinden sıkıca tutup kendime çektim. Kafasını omzuma yatırıp sessizce yüzüme baktı. Bir anlığına gerilerek gözlerimi kaçırdım. Belimde duran ellerini hafifçe oynattığında daha fazla gerildim. Kaslarım gerildiği için beni rahatlatmak amacıyla yaptığı belliydi ama daha fazla gerilmeme engel olamamıştım. Dokunuşları beni bir çocuk gibi heyecanlandırıyordu. Tıpkı bir çocuğun utanınca kaçmak istemesi gibi kaçmak istememe sebep oluyordu.

Asansör durduğunda tutuşumu hafifçe gevşetip yavaşça yürüyerek asansörden indim. Geçen sefer asansörün varlığını unutmuştum ve merdivenlerden inmek için Deniz'i kucağıma almıştım. Şimdi, sonunda asansörün varlığını hatırlamıştım. Boşu boşuna Deniz'in içine kapanmasına sebep olacak şeyler yapmaya gerek yoktu.

Salona girip yavaşça koltuğa yürüdüm. Koltuğun önüne gelince geri geri yürümeyi bırakıp yavaşça döndüm ve Deniz'i yavaşça koltuğa bıraktım. Ayaklarını ayaklarımın üstünden indirip gülümseyerek geri çekildim. Deniz yüzüme bakıp burnundan sert bir nefes vererek kafasını indirdi. Sonra bir anda gözlerini kocaman açıp kafasını çevirdi. Neye bu kadar şaşırdığını anlamak için kafamı eğdiğimde gri pijamamdan belli olan sabah ereksiyonumu fark ettim. Benim de neden şaşırdığımı anlamadan elimi önüme kapatıp yanıma döndüm. Lavaboya henüz gitmediğim için yeni fark ettiğim bir şekilde tuvaletim gelmişti.

"Ben üstümü değiştirip geleceğim." hızlıca konuşup salondan çıktım. Hızlı bir şekilde odama çıkıp lavaboya gidip ihtiyacımı giderdim. Kahvaltıdan önce Deniz gitmeme izin vermediği için bu halde gezmiştim. Keşke Deniz'e karşı çıkıp gitseydim. Onun karşısında da rezil olmuştum.

Üstümü de değiştirip düzgün bir şeyler giydikten sonra salona geri döndüm. Birileri orta sehpasına ikramlıklar ve içecekler bırakırken Deniz de tavana bakıyordu. Odanın kapısındaki hareketliliği görünce bana döndü. Bir yanılsama mı, bilmiyorum ama gözlerinin parladığını gördüm. Gülümseyerek yanına gidip oturdum. Çok yavaş bir şekilde ikramlıkları koyan kişiler benim geldiğimi görünce bakışlarını Deniz'in üzerinden çekip hızlıca gittiler. Deniz'i sanki tuhafmış gibi izlemelerine sinir oluyordum. Deniz'in onlara farklı geldiğini biliyordum ama ne olursa olsun bu kadar bakmaları hiç hoş değildi. Üstelik Deniz rahatsız olduğunu oldukça belli ediyordu. Bir ara uyarsam iyi olurdu. Deniz'in rahatsız olduğunu fark edemiyorlardı herhalde.

Deniz'e sıcak bir şekilde gülümseyip televizyonun kumandasını aldım. Televizyonu açtığımda birkaç gündür izlediğimiz program göründü. Deniz'e baktığımda değiştirmemi ister gibi bana bakıyordu. Biraz sıkıcı bir programdı. Hafifçe güldükten sonra kanalı değiştirdim ama Deniz yine beğenmedi.

Bir süre kanallar arasında gezindik. Bir çizgi filmin olduğu bir kanalda durduk. Deniz'in dudakları hafifçe kıvrılır gibi oldu ve dikkatli bir şekilde çizgi filmi izlemeye daldı. Ben de rahatsız etmemeye çalışarak onun belirsiz de olsa gülümseyen yüzünü izledim. Çok güzel gülümsüyordu. Büyük bir şekilde gülümsese muazzam olan güzelliği çok fazla katlanırdı kesinlikle.

***

Bu bölüm bir hayli kısa oldu, biliyorum. Yine de devamını getirip Cem'in sevgisini bölmek istemedim. Siz devamında yaklaşık iki saat Deniz'in mutlulukla çizgi filmi, Cem'in de aşkla Deniz'i izlediğini hayal ediverin.

Ah, Cem. Bu saf sevginle beni öldürüyorsun.

Dilek ve şikayet bölümü.☞

Seviyorum sizi sağlıcakla kalın ❤️❤️

***

Renascence   {BXB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin