Bir süre öylece oturduk. Salona gelen kimse de olmadı. En sonunda Deniz kollarını açtı ve iki yanıma bıraktı. Kafasını omzuma koyup yüzünü bana çevirdi ve beni izlemeye başladı. Dudaklarımı birbirine bastırarak ona baktım. Bakışları bir anlığına dudaklarıma kaysa da kısaca bakıp gözlerime geri döndü. Derin bir nefes verip onu rahatsız etmeyecek şekilde arkama yaslandım ve yavaş yavaş sırtını ovuşturmaya devam ettim. Bir süre de böyle oturduk.
Sonunda saat beş olduğunda bir kaç kişi salona girdiler. Deniz hızlıca gözlerini kapatıp yüzünü boynuma yaklaştırarak saklandı. Gelen kişiler ellerindeki atıştırmalık ve içecekleri bize bakmadan ortadaki büyük sehpaya bırakıp gittiler. Bir şey yaptığımız yoktu ki. Neden kaçıyorlardı?
"Deniz?" yavaşça seslenip hafifçe ensesine dokundum. Ensesinden hafifçe yönlendirmemle kafasını biraz geriye getirip doğrularak yüzüme baktı.
"Atıştırmalık ister misin? Veya içecek?" usulca sorduğumda gözlerini kapatıp onayladı. Yavaşça ona dikkat ederek öne eğildim ve sevdiğini fark ettiğim kurabiyelerden aldım. Eski pozisyonuma döndüğümde sırtındaki elime yaslanarak doğruldu ve önünde tuttuğum kurabiyeden bir ısırık aldı. Gözleri ikimizin arasına, kucağımıza dökülen kırıntılara takılmıştı.
"İçecek olarak çay ister misin?" yavaşça sorduğumda gözlerini bana çevirip kapatarak onayladı. Ona dikkat ederek yeniden eğildim. Elimdeki yarım kurabiyeyi bırakıp çaya iki küp şeker attım. Karıştırdıktan sonra eski halime geri dönüp bardağı uzattım. Yavaşça küçük bir yudum alıp geri çekildi. Bardağı sehpaya bırakıp kurabiyeyi aldım. Uzattığımda geri kalan parçayı ağzına aldı. Şişmiş yanaklarıyla geriye çekilip kafasını eğdi. Gülerek çenesindeki kırıntıları hafif dokunuşlarla silkeledim. Sincaba benzeyen yüzüyle sitemkâr bir şekilde bakmaya çalıştı. Gülerek kafamı başka bir yere çevirdim. Kolumu cimcirdiğinde hızlıca ona döndüm. Gözleriyle arkasını işaret etti kızgın bir şekilde. Uzanıp çayı aldım ve ona uzattım. Biraz daha sakin bir şekilde çaydan küçük bir yudum aldı. Bardağı geri çekip ağzındaki lokmayı yutması için fırsat tanıdım. Yutkunduktan sonra yeniden bardağa uzanınca içmesi için bardağı dudaklarına yaklaştırdım. Hızlıca tüm çayı içip geri çekildi. Gülerek bitmiş bardağı sehpaya bıraktım. Geriye yaslanıp hafifçe dudağının altını sildim. Dikkatli bir şekilde gözlerime bakıp bakışlarını kaçırdı. Hafifçe gülümseyerek belini okşadım. Gözleri hafifçe büyüyerek belini gerdi. İrkilerek ellerimin dokunuşunu hafiflettim. Sanırım bunu yapmamalıydım.
Bir süre garip bir şekilde öylece oturduk. Birden kafasını omzuma bırakınca irkilerek ona baktım. Gözlerini kapatmış öylece omzuma yatmıştı. Yavaşça gözlerimi yüzünde dolaştırdım. Buz mavisi gözleri ince göz kapakları tarafından gizlenmişti. Kirpikleri bir kadının kirpikleri kadar uzun ve kıvrıklardı. Annem ne zaman bir erkeğin bu kadar güzel kirpikleri olduğunu görse "Kız güzeli gözleri var." diyerek severdi. Kavisli, gür siyah kaşları bile sert hatlara sahipken gözleri tatlı küçük bir çocuğun gözleri gibiydi. Gözleri biraz çekik gibiydi ve genellikle kısık bir şekilde bakıyordu. Buz mavisi gözleri bir ifade barındırdığında parlıyorlardı. Bir yaratılış harikası olduğunu düşünmeden edemiyordum. Gözlerime çok güzel gözüküyordu.
Kafasını hafifçe hareket ettirip kaşlarını çatmasıyla bakışlarımla rahatsız ettiğimi anlayıp önüme döndüm. Biraz öylece odayı izledim ama en sonunda canım sıkılınca gözlerimi kapatıp kafamı koltuğun arkasına yasladım. Boynumda hissettiğim yumuşak saçlar ve hafif dokunuşla hafifçe gülümsedim. Alnını boynuma yaslandığını hissederken sessizce hareketsiz bir şekilde durmaya devam ettim. Derin bir nefes aldığını duyduğumda sessizce iç çektim. Şampuanının karanfil kokusu burnuma doldu. Kafamı hafifçe çevirip eğdim ve saçlarına yüzümü yaklaştırdım. Karanfil kokusu ona çok güzel yakışıyordu.
Duyduğum tıkırtılarla gözlerimi açtığımda sehpadaki atıştırmalıkları toplayan insanları gördüm. Diğerlerinden daha büyük görünen bir abla benimle göz göze gelince hafifçe gülümseyerek kafasını salladı. Ben de kafamı ağır ağır salladım uyku sersemi bir şekilde. Abla son kez bize baktıktan sonra diğeriyle birlikte odadan çıktı. Saate baktığımda akşam yedi olduğunu gördüm. Bir elimi Deniz'in belinden ayırıp gözlerimi ovuşturdum. Ağrıyan boynumu da biraz ovuşturup doğruldum. Bir kolumu Deniz'in kalçasının altından geçirip destek oldum. Diğer kolumu da beline sıkıca sarmıştım. Deniz'i sağlam bir şekilde tutarak ayağa kalktım. Yavaş yavaş yürüyerek salondan çıktım. Mutfağın önünden geçerken duyduğum hakkımızda yapılan dedikoduları umursamadan Deniz'in odasına çıktım. Yatağına gidip dikkatli bir şekilde yavaşça Deniz'i bıraktım. Ardından pijamalarını alıp onu uyandırmamaya dikkat ederek yavaşça üstünü değiştirdim.
Yavaşça bacağındaki pijamasını sıyırdım. Losyonu alıp uykusunun derin olmasına sevinerek bacaklarına yumuşak bir şekilde masaj yaptım.
Yarım saat masaj yaptıktan sonra bacaklarını temizleyip pijamasını düzelttim. Dikkatli bir şekilde kucağıma alıp yorganını açtım. Biraz mırıldanarak kucağıma iyice yerleşti. Hafifçe gülerek yatağına bıraktım. Üstünü güzelce örttüm. Hızlıca kendi odama geçtim. Pijamalarımı giyip telefonumu aldım ve Deniz'in odasına geri döndüm. Yatağın boş kısmına dönmüştü. Arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyordum.
Yatağın boş tarafına dolanıp Deniz'in huzursuz ifadesine baktım. Yorganı açıp yanına uzandım ve elini tuttum. Elimi sıkıca tutuğunda yüz ifadesi yumuşadı ve huzurlu bir hal aldı. Hafifçe gülümsedikten sonra telefonumu açtım. Deniz'in ışıktan rahatsız olmayacağı şekilde telefonu tutarak gelen birkaç bildirime baktım. Birkaç tane bankalardan mesaj vardı. Bir tane ne yaptığımızı soran annemden mesaj vardı. Ona rutin birgün geçirdiğimizi söyleyen kısa bir mesaj yazdım. Ardından telefonumu kapatıp yanımdaki komodine bıraktım. Deniz'e dönüp elimi tutan elini diğer elimle de tuttum. Yavaşça yakınımdaki alnına alnımı yaslayıp sessizce derin bir nefes aldım. Az önce verdiği sıcak nefesi şimdi de karanfil kokulu bir şekilde benim ciğerlerime karıştı. Sessizce öyle durmaya devam ettim. Bir süre sonra ise tekrardan uykuya daldım.
***
Ağh, çok softlar kalbime geliyor.
Dilek ve şikayet bölümü.☞Seveyrum sizi sağlıcakla kalın ❤️❤️
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renascence {BXB}
Teen FictionDeniz geçmiş travmasıyla kendini karanlık bir dünyaya hapsetmişti ve yaşamını bir ölü gibi devam ettiriyordu. Cem ise bu dünyalar güzeli adamı yeniden canlandıracaktı. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Renascence" İngilizce'de "Yeniden Doğuş, Canl...