İKİ

3.5K 285 120
                                    

Melis Hanım, Deniz'in yemeğini yemesine yardımcı olurken rahatsız olmaması için kafamı tabağımdan pek kaldırmıyordum. Melis Hanım gittikten sonra ben yemeğini yemesine yardımcı olacaktım ama şimdi rahatsız olabilirdi.

Tuzu almak için dikkatli bir şekilde kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Elim havada öylece dondum. Dikkatli bir şekilde gözlerime bakıyordu. Melis Hanım yemeğini uzatsa bile hiçbir şey yapmadı. Yutkunup yavaşça elimi indirdim. Neden böyle bakıyordu ki?

"Deniz, hadi." Melis Hanım elindeki kaşığı bir kez daha ağzına uzatıp konuştu. Deniz de gözlerini yavaşça üzerimden çekip ağzını açtı. Hızlıca gözlerimi kaçırıp tabağıma geri döndüm.

Tabağımda son bir kaşık yemek kalmışken tuzsuz olduğunu ve tuz atmayı unuttuğumu fark ettim. Buz mavisi gözler aklımı başımdan almışlardı kısa sürede. Sanırım o gözleri ve o gözlerin bir şeyler anlattığını görmeye şimdiden alışmıştım.

Akşam yemeğinin ardından Melis Hanım, Deniz'i odasına bıraktı ve bana da yan odayı verdi. Eşyalarım benden önce getirilmiş ve yerleştirilmişti. Yatılı olarak çalışacaktım.

Melis Hanım daha sonra yanıma uğrayacağını söyleyerek gitti. Dolaba yerleştirilmiş kıyafetlerimden daha rahat bir şeyler alıp giydim. Odam Deniz'in odasının beyaz hali gibiydi. Deniz'in odası sade ve tamamen siyahtı. Benimki ise tamamen beyazdı. Kitaplarım bile getirilmişti ve onun odasındakiyle aynı yerde olan kitaplığa koyulmuştu. Telefonumu alıp büyük pencerenin önündeki koltuğa oturdum. Birkaç bildirim vardı. Annem nasıl geçtiğini sormuştu. Diğerleri de bankalardan gelen mesajlardı. Bankaların mesajlarını es geçip annemi aradım.

"Anneciğim, nasılsın?" arama yanıtlanınca hızlı bir şekilde sordum.

"İyiyim, annem. Sen nasılsın? Günün nasıl geçti?" annemin güldüğünü belli eden sesi duyuldu. Ben de güldüm.

"İyiyim, annem. Günüm iyi geçti. Deniz ile tanıştık. Melis Hanım da, Deniz de çok iyi insanlar. Evdeki diğer çalışanlarla da küçük bir sohbetim oldu. Onlar da iyi insanlar." gülümseyerek bahçeye bakarken konuştum.

"Melis Hanım da, Deniz de çok iyi insanlardır. Deniz oğlum küçükken de sessiz biriydi. Mimikleriyle anlatırdı her şeyi. Yine de cana yakın biridir. Zamanla birbirinize ısınırsınız." annemin yumuşak sesini duyunca gülümseyerek küçük bir mırıldanmayla onu onayladım.

"Melis Hanımlar ne zaman yola çıkıyormuş?" annemin meraklı sesi duyuldu.

"Geceye doğru, Ahmet Bey gelince gideceklerini söyledi." normal bir şekilde cevap verdim.

"Aman yavrum, Deniz oğlum çok kabus görür. Arada kontrol et olur mu?" annemin endişeli sesi duyuldu.

"Tamam, anne. Nasıl olsa uykum hafif, sık sık kontrol ederim. Odalarımız da yan yana. Bir şey olursa hemen duyarım." gülümseyerek güven verici bir tonda konuştum.

"İyi. Kendinize iyi bakın. Melis Hanım ve Ahmet Bey'e çok selamlarımı söyle. Görüşürüz, yavrum." annem yavaşça konuştu.

"Tamam, bakarız. Söylerim. Sen de kendine iyi bak. Görüşürüz, anneciğim." gülümseyerek yavaşça konuştum. Annem aramayı sonlandırınca telefonu yavaşça kulağımdan çektim. Ana kuzusu olduğum için şimdiden özlemeye başlamıştım.

Ayağa kalkıp odama getirilmiş çantamdan dosyayı aldım. Yerime tekrar oturup dosyayı okumaya başladım.

Kısa sürede en ufak detayına kadar yazılmış haftalık rutini okumayı bitirmiştim. Hafifçe iç çekip camdan dışarı baktığım sırada kapıdan gelen tıklama sesiyle oraya döndüm. "Gel." diye seslendiğimde Melis Hanım yavaşça odaya girdi. Ayağa kalktım.

Renascence   {BXB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin