2.Sezon - Sanal Evren

Start from the beginning
                                    

-Her şeyim kontrolüm altında demiştim! Bak, güvenli bir şekilde ayakta duruyorum.

Anna gözlerini devirerek Tardis'in göstergesine baktı.

-Biraz keşfe ne dersiniz? Her şey gayet güzel gözüküyor.

Luke biraz önceki siniri geçmiş gibi öne atladı.

-Ben önce giderim!

Dylan koluyla Anna'yı kendine çekti. Sonra gülümseyerek kardeşine baktı.

-Çocuk gibisin Luke. İlk adımı sen at bakalım Armstrong!

Hepsi dışarı çıktığı anda karanlık etraflarını sarıverdi. Anna ellerini etrafa uzatarak çok da uzağında olmaması gereken Dylan'ı aradı.

-Neler oluyor?

Ne Dylan'ı ne Doktor'u ne de Luke'u görebiliyordu. Etrafında yaptığı arama hiçbir sonuç vermiyordu. Her birinin korkulu sesleri birbirine karışsa da hiçbiri birbirini bulamıyordu. Dylan bağırarak durmalarını söylediğinde yavaş yavaş sessizliğe gömüldüler. Doktor sessizliği kullanıp durum değerlendirmesine girişti.

-Anna, göstergede ne görmüştün?

-Bir... Çelik fabrikası gibi bir yer. Evet evet bir fabrikaya benziyordu.

-Görüntüyü biraz daha tarif eder misin?

-Köprüler vardı. Bordo... Biraz sisliydi sanırım. Hatırlayamıyorum. Sanki konuştukça daha çok sise gömülüyor.

-Gösterge görüntüyü gösterirken cızırdadı mı ya da ekran karardı mı?

-Bir anlığına sayılar gösterdi ama önemli bir şey olduğunu düşünmedim. Teknolojik aletler kimi zaman sinir bozucu olabiliyor.

Doktor derin bir nefes aldı. Anna'ya son bir sorusu vardı.

-Herhangi bir mimari hissedebiliyor musun?

-Bana bir dakika ver.

Anna gözlerini kapatıp odaklandı. Vücudunun her bir milimetresine değen rüzgarı hissedip şekli zihninde oluşturmayı denedi. Bu yöntemi kullanırken hiç yanılmazdı. Hissetmek ve hesap etmek birbirine karışırdı. Bu defa de öyle oldu. Yöntem mükemmel işleyebilirdi, tabii hissedebildiği rüzgar olsaydı.

-Hiçbir şey.. Hissedemiyorum.

Birden Anna'nın zihninde bir ışık patladı.

-Bekle! Bir saniye.

Işığın zihnini aydınlatmasını beklerken göreceği şeyin mimari olduğundan emindi. Ama hiçbir şey göremedi. Bir şeyler vardı evet ama.... Gerçek değil gibilerdi.

-Anna? İyi misin?

Dylan bütün içtenliğiyle soruyu yöneltmişti. Birkaç haftadır aralarında gelişen bir şeyler vardı ve bu ikisinin de beklemediği bir durumdu. Anna Dylan'ın ondan hoşlanmasını garip bulmuştu. Çünkü Luke ona karşı sadece arkadaşlık besliyordu. İkisinin beyin ikizliği durumu hala anlaşılmazlığını koruyordu.

-Evet evet. Sadece... Bu çok garip. Yani... Aslında ortada bir şey yok ama... Görüntü var. Sadece görüntü var bina falan yok.

-Sanırım nerde olduğumuzu biliyorum.

-Doktor bize de söylesen, çok memnun olurum.

-Bir saniye bekleyin.

Doktor'un sonik tornivadasının eşsiz sesi karanlığı doldururken, soniğin ışığı da gözüküyordu. Karanlıktaki tek ışık birden karanlığı aydınlatmaya başladı. Önce tek gördükler 1 ve 0 lar olurken, birdenbire kendilerini Anna'nın söylediği fabrikada buldular. Birbirlerini gördükleri Dylan Anna ve Luke birbirlerine sarıldılar. Doktor ise gülümseyerek onları izliyordu. Luke geri doğru çekildi. Dehşetle gözleri büyüdü.

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWWhere stories live. Discover now