20

509 51 35
                                    


Geç geldiğim için kusura bakmayın çalıştığım için bölüm yazmaya fırsatım olmuyor. Yazdıkça da bekletmeden paylaşıyorum zaten... Yazım hatalarım, anlatım bozukluklarım olabilir bunun için de kusura bakmayın her neyse iyi okumalar.


İki hafta geçmişti, son konuşmalarının üzerinden tam olarak iki hafta geçmişti. İkisi de birbiriyle mümkün olduğunca asla konuşmamışlardı hatta yüz yüze bile gelmemişlerdi. Bir sefer Yoongi ve Hoseok buluşmak istediği için mecburiyetten buluşmuşlardı ama onda da tersleşip Jimin oradan erkenden ayrılmıştı. 

O gece Jungkook Yoongi'ye olan biten her şeyi anlatmıştı, birisiyle paylaşıp rahatlaması lazımdı. Tavsiye veya teselli herhangi bir şey istemiyordu içini dökse yeterdi. Yoongi'de öyle yapmıştı zaten sadece dinlemişti. Aralarındaki bu durumdan dolayı da tekrardan bir buluşma ortamı kurulmamıştı.

Çok saçma bir şekilde ikisi de birden birbirine düşman kesilmişti. Jimin birkaç sefer Jungkookla konuşmaya çalışsa da Jungkook soğuk davrandığı için araları daha da açılmıştı. Artık kendi önlerine bakmaya başlamışlar gibi davranıyorlardı.

Jimin için günlerin boktan farkı yoktu. Yeni dönemleri başlamıştı ama derslere asla odaklanamıyordu. Üstelik sürekli Jungkook'u görüyor ve yanına gidemiyor olmak onu daha da yıpratıyordu çünkü Jungkook'u özlemişti ve o kendisiyle uzaklaşmış olmasına hiç üzülmüş gibi görünmüyordu. Kendisi en yakın arkadaşını kaybettiği için çökmüş bir haldeyken Junkook nasıl olur da hiçbir şey yokmuş gibi devam edebilirdi anlayamıyordu. Gerçekten hiç mi üzülmemişti? Onun gözünde bu kadar kolay vazgeçilecek birisi miydi?

Eunwoo dediği çocuk ve onun arkadaşlarıyla baya samimi olmuş hep onlarla takılıyordu. Bu durum Jimin'in ister istemez sinirlerini bozuyordu. Onlarla takılmaya başladığından beri yurda gelmediği, derslere girmediği günler oluyordu. Üstelik kendisiyle yapacağına söz verdiği şeyleri onlarla yapıyordu ve Jimin'de yalnızca bunları Jungkook'un paylaştığı hikayelerden izleyebiliyordu.

Bunların yanında Jungkook görünüş olarak da değişmeye başlamıştı. Bir zamanlar en yakınında olan kişi olduğu için Jimin'in gözünden kaçmamıştı bu hali. Nefret ediyor olmasına rağmen 2 haftadır her gün düzenli olarak spora gidiyordu Jungkook. Saçlarını da yeniden boyatmıştı ve kestirmemişti. 

Şu an tam Jimin'in beğendiği gibi mor ve uzundu saçları. Jimin, arkadaşının bunu kendisine inat olarak yaptığından emindi çünkü onun yumuşak saçlarıyla oynamayı çok sevdiğini ve uzun saçı kendisine çok yakıştırdığını en iyi Jungkook biliyordu.

Jungkook ise tam da Jimin'in düşündüğü gibi gerçekten de her şeyi onun inadına yapıyordu. Onunla yapacağını söylediği şeyleri onsuz yapmaya devam ederse Jimin'in dayanamayıp kendisine geleceğini düşünüyordu. Tanıyordu karşısındaki çocuğu. Bilerek saçlarını kestirmemişti çünkü Jimin bu halini çok seviyordu. Birkaç sefer boyattırmıştı çünkü Jimin'in içten içe kötü hissedeceğini biliyordu. İkisi de birbirlerini çok fazla tanıyordu.

Jimin'i kıskandırıp kendisine gelmesini sağlamak istiyordu. Bir zamanlar sadece tanışık olduğu Eunwoo ile daha samimi olmaya başladı ve az da olsa başlarda Jimin'in kıskanmasını sağlamıştı. Ama Jungkook'a bu yeterli değildi. Onun kendisini gerçekten kaybettiğini düşünmesini istiyordu çünkü diğer türlü Jimin kendisine adım atmazdı. Karşısındaki çocuğun inadını çok iyi biliyordu. 

Daha önceki tartışmalarında Jimin yine inat edip hiç konuşmasa da Jungkook bir noktada inadını kırıp Jiminle iletişimi koparmamıştı koparamazdı da. Tartışıyorlardı, araya birkaç gün giriyordu ama yine de bir şekilde konuşuyorlardı. Bu sefer eskisi gibi yapıp arkadaşını alttan almayı ya da ilk adım atan olmayı düşünmüyordu. Çünkü eğer öyle yaparsa aralarındaki iletişim çok tuhaf bir hal almaya başlayacaktı. Aşkını itiraf etmişti ve artık ikisi de bunu göz ardı edemezdi.

Sentimental Bastard - jikook textOù les histoires vivent. Découvrez maintenant