BÖLÜM 16: İNANÇ KIRINTILARI

33 19 4
                                    

Bugün büyük gündü. Hayatım boyunca bana görünmez kalkanlar dikenin annem olduğunu düşünmüştüm.

Altından kalkamadığım çok yük sırtlandım, bir şekilde hepsi benden uzaklaşıp, başkalaştılar. Beni bunlardan koruyan, onları benden uzaklaştıran, görünmez kalkanlarımdı. Hep buna inandım.

İnançlarımız.. Evrendeki en ince cam parçalarından  oluşmuşlardır. Paramparça olmaları için, en ufak bir esinti bile onları kırmaya yetebilir. Onlar hep cam fanusta yaşamaya mahkum edilmiş, dışarıya çıkarılır, rakı masasında içini dökerken konusu geçerse en yakın zamanda kırılmaya ve derin yaralar bırakma mecburiyetindelerdir.

İnançlarımız üzerine kurulan ufacık dünyamızda, her varlık kendi ekseninin doğrultusunda hareket ederken, tüm insanlık yıldızları  görünce uyuklayıp, güneşi görünce ayağa kalkarken bizi biz yapan inandıklarımızdı.

Sizin ufacık dünyanızda, sizin ekseniniz doğrultusunda hareket eden, ay ışığında uyuması yıldızları saymak kadar zor olan, inançları paramparça olduğundan kendine ufacık bir dünya bile kuramayan, yapayalnız bir adama rastlarsanız, korkmayın. O benim.

Ve ben, hep kırıldığım yerdeydim.

Yalandan samimiyetler üzerine kurduğum yolculuğuma çıkmaya hazırlanmak üzereyim.

Kaptanınız konuşuyor.

Sayın yolcularım, bu gemiye aşırı dozda  hayal ve umut sokmak yasaklanmış, ısrarcı olanlar ile ilgili yasal işlemler başlatılıp en yüksek mahkemeye sevk edilecekleri kurumumuzca onaylanmıştır.

Hayal kırıkları olan rotamızı bugünden itibaren inanç kırıntılarına çevirip, aşırı dozda intikam ve birazcık da pencere önünde bekleyen 90’lı yaşlardaki Nebahat teyzenin umudundan hazırladığımız öfke ve nefretimizi kusmaya emin adımlarla ilerliyoruz.

İstanbul’a varmıştım. Adil baba ve diğerleri Bandırma’da kalmışlardı.

Aynaya baktım, masmavi gözlerimin içindeki intikamı göz yaşına çevirip, o kapıdan girmek zorundaydım. Yalandan samimiyetlerim sizin sonunuz olacaktı.

Arabadan indim. Kamera var mı diye kontrol ettikten sonra, önce gözüme sonra da elmacık kemiklerime  yumruk attım. Bagajdaki makası çıkarıp tişörtüme ve pantolonuma yırtıklar oluşturup bembeyaz tişörtü toprak izleriyle kapladım. Planın ilk etabı tamamdı.

Arabayı evin 5 sokak gerisine park edip ekonun ayarladığı taksiyi beklemeye başladım. Taksiciyi sorgulamaya kalkarlarsa, beni izbe bir arsanın önünde elimde bu adres yazılı bir notla bulduğunu söyleyecekti.

Önce korna sesi sonra da taksicinin o kaba, kibirli sesi geldi kulağıma.

Taksici

Sen biraz amatör müsün. Daha ilk günden dalmış gitmişsin.

Atlas

Münasebetsiz insanları mıknatıs gibi çekiyorum. Sana ana avrat girerdim de dua et lazımsın bize.

GÖRÜNMEZ KALKANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin