63. Bölüm "Güzel Karım"

Start from the beginning
                                    

"Tamamdır. Odaya geldim." dedikten sonra kapı sesi duydum. Ardından o da ben de kameramızı açtık.

"Niye sesi kapattın ki?"

Sanki karşısında birini görecekmiş gibi bakıp başıyla işaret etti.
"Şimdi bu heriflerin ne konuşacağı belli olmaz."

Başımı salladım aşağı yukarı. Konuşmadan ona bakmaya devam ederken "Aden uyudu mu?" diye sordu.

O an kendime gelip "Ha." diye mırıldandım. "Sallıyorum ama uyumadı daha. Seni özlemiş."

Sessizce kendi sırasını bekleyen Aden adını duyması ile kıpırdandı. Gözlerini bana dikmiş heyecanla telefon ekranını ona çevirmemi bekliyordu. Ben de istediğini yapıp ekranı ona çevirdim. Telefonu küçük elleriyle kavrayıp aldı. Göğsüne yaslayarak tutuyor tombiş gıdısının daha tatlı durmasını sağlıyordu.

"Baba!" diye seslendi ekrana bakarak.

"Kızım?"

"Bana gelirken çikotala al."
Göz ucuyla bana bakıp tekrar ekrana döndü. Sözde babasını özlemişti ama telefonu eline alır almaz çikolata istiyordu.

"Çikotala mı? Annene sordun mu? Önce ondan izin al fıstığım."

Aden bana bir bakış attı. Ekrana dönüp oyunbaz bir tavırla dudaklarını büzüştürdü.

"Baba al..." Mızmızlanıp kelimeleri uzatarak söylüyor Toprak'ın vicdanına oynuyordu. Resmen benim huylarım kopyalanıp yapıştırılmıştı bu cadıya. Görünüşe bakıp babasına benzetsek de çoğu huyu aynı bana benziyordu.

Ekranı görmesem de Toprak'ın başını iki yana salladığına emindim. Ona bu kadar dirayetli olmayı ben öğretmiştim. Yoksa hemen kanıyordu Aden'in oyunlarına.

"Anneye soralım." dediğini duydum Toprak'ın. "Güzelim Aden bugün çok çikolata yedi mi?"

Dudaklarını titrete titrete bakışlarını bana çevirdi bu kez de. Hemen burnunun ucu kızarmış ağlama pozisyonuna geçmişti.

"Yemedi babası." dedim Aden'in bakışlarına gülümseyerek karşılık verip. "Gelirken al en sevdiğinden de yesin."

Bir anda tüm ifadesini değiştirip çığlıkvari bir kahkahayla gülerken çoktan telefonu elime tutuşturmuştu bile.

Gülen gözlerimi Aden'den çekip ekrana çevirdiğimde Toprak'ın gülerek beni izlediğini gördüm.

"Çok mu işin daha."

Bileğini kaldırıp saate baktı.
"Bir iki saate gelirim. Bekleme sen, uyu. Yoruldun zaten bugün."

Omuz silktim yine. Uyumayacağımı bildiği için sürekli ısrar ediyordu.

"Şöyle ekranı az uzaklaştırsana kendinden." Bir yandan göstererek anlatmıştım. Üzerinde üniformaları vardı ve ben ona aşırı yakıştırıyordum.

"Niye?" derken bir yandan da dediğimi yapmış telefonu masada bir yere sabitlemişti.

"İşte." diyerek omuz silktim. Asker üniforması ile kaplı bedenine baktım sonra gülerek konuşmaya başladım.

"Ay Toprak üniforman sana çok yakışıyor yeminle."

"Bak sen..." Sandalyeyle geri gidip görüş açımı iyice genişletti. "Evde de giyeyim mi?"

"Giy giy." diyerek kıkırdadım. "Böyle çok yakışıklı oluyorsun."

Tam dudaklarını aralamış bir şey diyeceği sırada kapısı tıklandı. Bir saniye oraya bakıp geri bana döndü. İşaret parmağını dudaklarına götürüp sessiz olmamı tembihledikten sonra telefonu ters çevirerek ekranı karartı.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now