🖤

30 9 44
                                    

"kim bu o***** çocuğu"

"Sanane kimse kim Telefonumu verirmisin.

"Hayır vermiyorum."

"Miraç bak konuşucak halim yok ver şu telefonu."

"V-E-R-M-İ-Y-O-R-U-M"

"MİRAÇ VER ŞU TELEFONU" artık sinirlenmiştim.

"ZATEN HER ŞEY SENİN YÜZÜNDEN. O YÜZDEN KONUŞMAYA KALKIŞMA"

"DOĞRU HER ŞEY BENİM YÜZÜMDEN. NE HALİN VARSA GÖR."

Sinirle sınıftan çıkmıştı. Haklıydım her şey onun başının altından çıkmıştı. Çıldırmış üzereydim. Belki de yanımda olacak tek insanıda kaybetmiştim. Şu anda içimde öfkeden fazla pişmanlık vardı. Miraç'ın tekrar sınıfa girmesiyle o tarafa baktım. Fakat o hiç bir yere bakmadan yanıma oturmuştu.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle telefonuma baktım.

Pislik; Bir tanem ilaçlarını yolluyorum. Güzelce iç. Ve uyu. Kafanı hiç bir şeye takma. Kafanı meşgul edenlerle bizzat ben ilgilenicem dert etme güzelim.

Ben; Sakın Miraç'a bir şey yapma. Lütfen

Pislik; bu konuda söz veremem. Ama senin için bu planımı erteleyebilirim. Kendine dikkat et birtanem.

Ben dediği ile rahat bir nefes alırken ilaçlarda alt sınıflardan bir çocukla gelmişti. Ben verdiği ilaç'ı içerken Miraç ilaç kutusunu inceliyordu. Dünden beridir bir şey yemiyordum. Ama canımda bir şey çekmiyordu.

Okul yavaş yavaş dolmaya başlarken ben kendimi daha halsiz ve daha dirençsiz hissediyordum. Kızlarda geldiklerinde ilk bana baktılar. Sonra inanmamış gibi göz devirdiler. Ezgi mutlulukla gelip sıraya oturdu. Arkasını dönüp beni gördüğünde gülen yüzü soldu.

"Miroş iyimisin. Halsiz gözüküyorsun" elini alnıma koydu. "Miray yanıyorsun."

"İyiyim dün biraz üşüttüm sanırım."

"Kaç kat giymiş çıkart o hırkanı. Çabuk çabuk."

"Ama ezgi"

"Miray sana çıkart dedim. Çabuk ol hadi."

İstemeden çıkarttım. Sanki sırtımda taş taşımışım gibi sırtım ağrıyordu. Çok yorgundum. Daha fazla dayanamadım. Kafamı masaya koyup uyumaya çalıştım.
Kesik kesik uyudum.

Kalktığımda daha yorgundum. Bu seferde terlemeye başlamıştım. Defterle kendime hava yapmaya çalıştım. Bu sırada Miraç beni dikkatle izliyordu. Bütün derslerin bitmesiyle yerimden kalktım. Bütün gün boyunca uyumuş. Kafamı masadan kaldırmamıştım.

Sınıftan çıkıp merdivenlere yöneldim. Ben yavaş yavaş inerken hızla inmeye çalışan bir çocuk bana vurdu. Merdivenlerden düşecekken Miraç beni belimden yakalamış ve düşmemi engellemişti.

Ben ona halsizce bakarken o bana bezmiş bir ifadeyle bakıyordu.

"Yürü seni evine bırakayım."

"Gerek yok ben kendim giderim."
Kendi sesimi ben bile zor duymuştum.

"Ne dedin duyamadım. Neyse evine gidince söylersin"

İtiraz edicek gücüm yoktu. Kızlar çoktan gitmişti. Otobüsü kaçırmıştım.

"Otobüs gitmiştir. Kızlarda gitti. Ben taksiye binip tek başıma gidebilirim."

"Tamam taksiyle ilk seni bırakırım. Sonra bende evime giderim."

"Gerek yok"

"Miray susucakmısın. Her an buraya bayılıcakmışsın gibi duruyorsunda"

Gelen taksilerden birini durdurmuştu. Ben taksiye binerken miraç'ta yanıma oturmuştu.

"Miray nerede oturuyorsun."

"Selma kayacı yetimhanesi"

Miraç bana şaşkınlıkla bakarken benim gözlerim kapanmaya başlamıştı. Ancak bu sefer sert sıraya yaslı değildim.
Kafam Miraç'ın göğsüne düşmüştü.
O ise hiç bir şey dememişti. Kısa süre sonra yetimhaneye gelmiştik. Ben taksinin parasını vericekken beni durdurmuştu.

"Miray bende bu istikametten gidiyorum.
Para vermene gerek yok. Hadi içeri gir.

İtiraz etmeden yetimhaneye yöneldim.
Kızlarla kaldığımız odaya girdiğim anda üstümü bile çıkartmadan yatmıştım.

Bu gün kendimi nedensizce yorgun hissediyordum. Yorgunlukla uykuya daldım.

Sizce Miray'ın neyi var?

Satır arası yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın.🖤






Bırak gizli kalsınWhere stories live. Discover now