🤍

42 13 5
                                    

Miraç la olan bir kaç ders ve teneffüs sorunsuz geçmişti. Çünkü ilimizde birbirimizle konuşmuyor'duk.

Son derste sona erdiğinde hızlı bir şekilde çantamı topladım. Kızları beklerken telefonuma bir mesaj geldi.
Mesajın kimden geldiğini gördüğümde sinir katsayılarım artmıştı. Hızlı bir şekilde mesaj bölümüne girdim. Mesajlarım okumaya başladım.

Evet gene beklediğim gibi abim denilecek şahıs benden para istiyordu. Her pazartesi benden para istemeye yetimhaneye gelirdi. Eğer vermezsem olay çıkarırdı. Bende sırf bu yüzden bir kafede saat 5 ten akşam 12 ye kadar işe gidiyordum. Başta müdürle bu konuda sıkıntı yaşasakta abimin huyunu gördükten sonra bana izin vermişti. Dönüşte beni kafe sahibinin oğlu bırakıyordu. Ne kadar rahatsız olsam bile.

Kızlar da gelince ben önden hızlı hızlı yürümeye başladım. Elif bana dik dik bakarken durumu anlamıştı.
Okulun bahçesine çıktığımızda
Elif "yine mi seni aradı o şerefsiz" dedi.

Bunu bağırarak söylemişti. O sırada Ezgiler kendileri için gelen arabaya biniyorlardı. Elifin bağırışıyla Miray ve Ezgi nin bakışı bize dönmüştü.
Elif'e kaş göz yaparak Miraç ve Ezgi'yi gösterdim. Hemen anlamıştı.

Okuldan hızlı bir şekil çıktık. Durağa kadar yürürken kimseden ses çıkmıyordu. Ama hepsinin bu konudan bunaldıkları belli idi. Durağa geldiğimizde ilk patlayan Esma oldu.
"Yeter be yetti sen o kadar eziyeti çek o gelsin bütün emeklerini her şeyini alsın. Ne güzel ya." Esma fitili ateşleyen olmuştu.
Sonrasında Ahsen " bak Miray bu kadarı fazla git polise beni rahatsız ediyor de olmaz mı"
"Ahsen hiç yapmadığım bir şey değil anlamıyor."
Elif "şu gereksiz hakkında muhabbeti kesin. Otobüs geldi binelim. Sonrasını orada düşünürüz. Hadi "
Saate baktığımda 4:15 ti. Patronum anlayışlı olsa bile bir gariplik seziyordum. Sanki benden bir şey saklıyorlardı. Ben bunları düşünürken kısa sürede yurda gelmiştik ve tahmin ettiğim gibi abim denilen o şahıs kapıda bekliyordu. Beni gördüğü an "parayı ver" dedi . Elif "vermiyor napcan"
Abim ise "senle konuşmuyorum. Parayı Verde işine git"dedi. Mecburen ona maaşımın yarısını vermek zorunda kaldım. Ama o gene doymadı. "Bu ne lan çoçukmu kandırıyorsun. Dedi geri kalanı da vermek zorunda kaldım. Ondan nefret ediyorum.
"Sende okula gidiyorsun al şu 100 lirayı kendine bir şeyler alırsın dedi. Ve gülerek oradan uzaklaştı.
Ben sinirle elimdeki paraya bakıyordum. Ağlamak üzereydim.
Esma "miroş boş ver aşkım sen onu işine geç kaldın. Hadi sen işine git o pisliği kafana takma bir tanem" deyip beni itti. Saate baktım da 4:45 ti. Çantamı kızlara verip koşmaya başladım. Kestirme yollardan koşarak cafe'ye gelmiştim. Kan ter içinde beni gören Funda hanım bana gülmüştü. "Acele etmene gerek yoktu canım soluklanıp işe başlayabilirsin. Deyip gitti.
Ben bu kadında farklı şeyler seziyordum.
Oğlu da oda garip bir şekilde bana iyi davranıyorlardı.
Önlüğü mu giyip işime döndüm. Tek garson ben olduğum için yorucu oluyordu.
"12. masa nın kahvesi nerde kaldı."
"Getiriyorum beyfendi"deyip kahveyi önüne koydum.
"Hiç gelmeyecek zannettim." Dedi.
"Özür dilerim beyfendi bugün biraz yoğunuz o yüzden gecikti.
"Bakabilirmisiniz"
"Geliyorum hanımefendi" dedim. Karşı masanın da gidip siparişini aldım. Ben siparişi hazırlarken kapıdan giren kişiyle dona kaldım. Miraç Karadağ. Benim çalıştığım cafe'ye gelmişti.

Herkesten saklamaya  çalıştığım hikayemi en istemediğim kişi öğreniyordu. Ve benim acilen bunun önüne geçmem gerekiyordu.




Arkadaşlar yorum yapıp beğenmeyi unutmayın lütfen 🖤

Bırak gizli kalsınWhere stories live. Discover now