ÖZEL BÖLÜM 2

119 3 0
                                    

GEÇMİŞ

Sakin geçen bir kaç saate İnstagram da takıldım. Pastahaneye annemin gelmesi eşyalarımı alıp eve çıktım. Odaya girip telefonu şarja taktım ve plaj çantamı hazırlamaya başladım.

Güneş kremi

Havlu

Kıyafetlerim

Deniz terliği

Gibi eşyaları içine koydum. Cüzdanımı da içine atınca tamamdı. Gardıroba ilerleyip düz siyah mayomu üstüme geçirdim. Beyaz kalın askılı dizlerimin bir tık üstünde olan elbisemi de hızla mayomun üstüne giydim. Gözlüğümü açık saçlarıma takıp telefonumu elime aldım.

Toplu taşıma ile gideceğimizden ötürü ayağıma sporlar ayakkabımı geçirecektim. Mesaj yerine girip Mine'ye yazdım.

Ada: Hazırım ya sen?

Bir içim su: Ben de hazırım sister.

Mesaj yerinden çıkıp plaj çantamı alıp odamdan çıktım. Kapıya gelip ayağıma ayakkabılarımı geçirdim.

Kapıyı kapatıp hızlı adımlarla merdivenden indim. Dış kapıyı da çekip pastahaneye girdim. Anahtarı masanın üstüne bırakıp mutfakta olduğunu anladığım anneme seslendim.

"Ben çıkıyorum anne!"

"Masanın üstünde ki poşet sizin" demesi ile poşeti de çantama koydum.

"Tamam, görüşürüz"

"Dikkat edin!"

"Tamam annecim" pastahaneden çıkıp çaprazda ki evden yeni çıkan Mine'ye baktım. Küçük çocuklar gibi mutlu ve şakıyarak geliyordu.

"Bu gün bayram erken kalkın çocuklar, misali gibisin" diyerek güldüm. Dil çıkardıktan son baştan aşağı beni süzdü ve konuştu.

"Beyaz yakışmış"

"Teşekkür ederim, senide mavi pek açmış" mavi ince askılı üstünde beyaz puantiyeli bir elbisesi vardı.

"Hadi gidelim" kızla koluma girmiş beni çekiştiriyordu.

"Tamam, sakin!" demem ile yavaş ama bir o kadar da tempolu adımlarla bir iki sokak arkada ki otobüs urana ilerledik.

"Kaçıncı otobüse bineceğiz?" demem ile otobüs durağında ki banklara oturduk.

"Yedi"

"Emin misin?, bak sonra yanlış yere gitmeyelim"

"Evet, eminim. Sen rahat ol!"

"Demesi kolay tabi" diye mırıldandım. Bir kaç dakika sonra gelen yedi numara ile otobüse binmiş olduk.  Ak bil'i sapık şoförün bir arkası olan yere oturduk.

İkinci durakta durunca yaşlı teyzenin bastonunun sıkışması ile küçük çaplı bir kıyamet kopmuştu.

Sıkıcı ve sıcak geçen yolun ardından sonun da otobüs den ine bilmiştik. Anneme vardığımıza dair bir mesaj atmıştım. Kalabalık olmayan bir plaj idi burası. Genel de herkes Kumru plajına tercih daha yakın olduğu için.

İçeriye girdiğimiz de tahmin ettiğim de olmuştu. Kalabalık bir plaj değildi. Göz ucuyla suya baktığım da berrak bir suydu. Sadece hafif bir dalga vardı o kadar.

Çok güneşin altında olmayan bir yerde denize çokta uzakta olmayan iki şemsiyeli şezlong kaptık. Eşyaları koyup ayakkabılarımı çantaya atıp terlikleri çıkardım.

"Aç mısın?"

"Biraz yüzelim, sonra yeriz"

"Sen yüzersin, bende boyuma gelen yerde takılırım"

Cankurtaran Bey - Yarı Texting (ACEMİCE YAZILMIŞTIR!.)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon