15

1.1K 107 38
                                    

"Christaurant. Chan'ın restorantı."

"Ne?! Saçmalama o sapık şeytanın yemeklerinden yemeyeceğiz. Ayrıca siz de gelmezseniz tadı çıkmaz." Taehyung, Chan'ın bana takıntılı olduğunu biliyordu. Kimseye söylemek istemesem de o bir şeyler olduğunu fark etmiş ve anlattırmıştı.

"Biz yokuz, sadece siz. Hem o seni tanımıyor. Normal müşteri olarak gideceksiniz, yemeğinizi yiyip geri döneceksiniz. Belki sonrasında romantik başka şeyler de yaşarsınız ha??"dedim imalı imalı.

"Ya hyung."diyip koluma hafifçe vurdu. "Bunu Jungkook'la konuşmam lazım. Tavsiye için sağ ol. Seni seviyorum." Yanağımdan öpüp koşarak tuvaletten çıktı.

Temizliği bitirdiğimde derin bir 'oh' çektim. Cidden belim kopmuştu. Yerleri paspasla silerken soktuğumun patronu gelmiş "Paspas yerlerde su bırakıyor kör müsün? Ellerinle sil. Bir işi de düzgün yap amk. Ay pardon senin tek düzgün yaptığın şey milleti çekmek değil mi!? Nasıl da unuturum."diyip kahkahalar atarak gitmişti. Bir gün onu gerçekten öldürecektim.

***

İşten çıkmış Taehyung'la eve gidiyorduk.

"Ne yaptın? Konuştun mu Jungkook'la?"dedim gözlerimi yoldan ayırmadan.

"Evet, kabul etti. Yarın eve gider gitmez giyinip çıkacağız. Arabanı alabilir miyim sadece bir gecelik?"dedi başını yana yatırıp.

"Tabii ki alabilirsin ama tek bir şartla. Arabamda sevişmeyeceksiniz."

"Tamam."diyip güldü. Ben ciddiydim, iğrenç.

Taehyung'u bıraktıktan sonra eve gelmiştim. Sanki koskoca kafede bir tek ben çalışıyormuşum gibi hissediyordum. Kafe, sabah 8 akşam 12 olmak üzere 16 saat boyunca hizmet veriyordu ve benim de bu saatler içinde orada olmam gerekiyordu. Çünkü sürekli bulaşık çıkıyordu, biriktiğinde de toplaması neredeyse bir günümü alıyordu.

Üstüne üstlük Bay boklu Park Çimen bana tuvaletleri de temizletmişti. Yarın bir parti verilecekti. O bulaşık yığınını hayal dahi etmek istemiyordum.

***

Parti saati geldi de geçiyordu fakat ortada ne parti sahibi vardı ne partiye dair bir hareket. Bu durum beni bayağı işkillendiriyordu. Taehyung'a mesaj attım.

Hoseok Hyung:
Orada her şey yolunda mı?
Partiye ne oldu??

Tae:
Parti yok!
Jungkook arıyor
Ona yalan söylediğimi düşünecek
Ne yapacağım ben?

Hoseok Hyung:
Telefonu bana getir ben konuşayım
Jimin'in işi bu
Bilerek yaptı
Gidip onunla konuşacağım

Tae:
Hayır hyung yapma
Telefonu açmadım
Parti sesi ve yoğunluğu yüzünden duymadığımı söyleyeceğim

Hoseok Hyung:
Tamam
Benim şu salağa iki çift lafım var

***

Telefonu arka cebime sokup müdürün odasına girdim.

"Hani parti vardı? Sırf benim arkadaşım olduğu için Taehyung'a da kötü davranıyorsun. Neden ya neden? Senin derdin benimle değil mi niye onu bu işe karıştırıyorsun?" Sonlara doğru sesim çatallanmıştı. Artık sinirlerime hakim olamıyordum ve ağlamak istiyordum.

"Sizin gibi bulanıkların kafemde parti verebileceğinizi düşünmeniz beni güldürdü."dedi tipine sıçtığım.

"Beni burada zorla tutan sensin! Onunsa bir işe ihtiyacı olduğu için gidemiyor. Taehyung'la uğraşma, son kez söylüyorum."

"Beni eğlendiriyorsunuz. Sürünmenizi izlemek bana zevk veriyor. Sen niye buradasın? İşin gücün yok mu?"

"Parti olduğunu düşünerek erkenden bitir-" Yarısı dolu kahve bardağını o çok sevdiği, benden daha değerli olan halısına fırlattı. Bardak kırılmıştı ve halı da leke içinde kalmıştı. "Gerçek bir orospu çocuğusun Jimin!"

"Ben senin kardeşin değilim Hoseok-ah."demesiyle üstüne atlayıp vurmaya başlamıştım. Bana istediği hakareti edebilirdi ama anneme asla laf söyletmezdim. Bu bardağı taşıran son damlaydı.

Üstüne atladığımda Jimin ile birlikte yere düştük. Yüzüne ard arda yumruklar indiriyordum. Haftalardır bu anın hayaliyle yaşayıp şimdi gerçekten yapıyor olmak ayrı haz veriyordu. Vurmaktan ellerim acımış, onun da yüzü kan içinde kalmıştı.

Bir anlık boşluğumdan yararlanıp beni altına aldı ve o da vurmaya başladı. Kanlı salyaları, yumruklarının arasından suratıma akıyordu. Gücümü toplayıp onu ittirdim. Yumruklama sırası bendeydi. Cidden iyi hissettiriyordu. Onu neden dövdüğümü bile unutmuştum.

Jimin artık baygın hale gelmiş, kendini bile savunamıyordu. Karnına bitirici vuruşumu yapacağım sırada üstümde hissettiğim iki el bizi ayırmaya çalışıyordu. Daha çok sinirlenmiş ve Jimin'e vurmaya devam etmiştim. Ama aramıza giren it yüzünden ona ulaşamıyordum. Jimin de sinirlenmiş olacak ki ikimiz de çocuğa birer yumruk atıp kaldığımız yerden devam etmiştik. Fakat üstümüzde patlayan flaşlarla dikkatimiz kapıya kaymıştı.

Akşam haberlerine düşeceğimiz kesindi.

##########

Sonunda dövüştürdüm de içim rahatladı. Bir süre birbirlerinden uzak kalırlar belki mdşxlsşldşsldşldşdldşd

Nasılsınız? Ben sürünüyorum.

Bir kucak dolusu kalp atıyorum sizee<3

Aşk-ı Fuhuş // sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin