57. Bölüm - Huzur?

5.3K 614 106
                                    

Huzuru tanımlayabilmek için kalıplaşmış pek çok tabir vardı. En genel kavram; insanın içinde duyumsadığı rahatlık duygusu olması yönündeydi.

Mutluluk için gerekli olan tek şey.

Tüm mutsuzluklardan uzak olma hali.

Kişinin; her şeyin, kusursuz olmasa bile istediği gibi olduğunun farkında olması durumu ve bu yüzden başkasının yerinde olmayı istememesi.

Ya da kendini güvende hissetmesiyle oluşan duygu olduğu da söylenirdi.

Ancak bence bu boşuna bir çabaydı. Çünkü herkesin tanımı kendince değişirdi.

Kimisi sessizlikte bulurdu huzuru, kimisi tembel tembel güneş altında yatarken. Kimisine göre yağmurlu bir havaysa huzur, kimine göre de yastığa vicdanı rahat bir şekilde kafasını koyduğunda hissettiği duyguydu. Kimisi güneşin doğuşunu izlerken bulurdu huzuru, kimisi evinin duvarındaki resme bakarken.

Bir başkasına göre hükmetmekti. Kontrolü altındakilere bakıp varlığını ve gücünü hissetmekti.

Kimine göre; âşık olduğun kişinin, yanında olmadığı zaman yüreğinde hissettiğin acı verici sızının, onunla yan yana geldiği an yerini bıraktığı tatlı sarhoşluk haliydi. Ancak aynı şey bir başkası için; aşk geldiğinde koşarak kaçan bir olguydu.

Benim içinse huzur; içinde bulunduğum sonsuz mavinin verdiği dinginlikte yatıyordu. Kimi zaman evimdeymiş ve güvendeymişim gibi hissettirirken, kimi zaman sessizliğinde ve gücünde buluyordum huzuru. Ancak üç gündür aralıksız suda olmama rağmen bu kez fazlasıyla aradığım ve en çok ihtiyaç duyduğumda bulduğum şey huzur değildi. Lanet bir yalnızlık hissiydi...

Andre ve diğerlerinden ayrılırken ufaktan kendini hissettirmeye başlayan boşluk hissi giderek artmış ve fazlasıyla can sıkıcı bir hale gelmişti.

Üçüncü günün sonunda nihayet olmak istediğim yerdeydim. Ancak Critias'ın yıkık dökük duvarları arasında dolaşmak, hissetmeyi umduğum huzuru bulmam için hiçbir katkı sağlamıyor. Evim diyebileceğim tek yer, şu an sadece kasvet veriyor ve sıkıntımı arttırıyordu.

Bir başlangıç noktasına ihtiyacım vardı. Karşımdakilere, onlar beni bulmadan önce ulaşmam bana avantaj sağlardı. Diğer gemileri en son burada görmüştüm. Ve onlara dair Cade ve diğerlerinin göremediği en ufak bir iz, tek bir işaret bile harekete geçmem için yeterdi de artardı.

Ancak belli ki kendimle yalnız olmak sadece daha çok sorun doğuruyordu. Çünkü kafamdaki binlerce soruya yenilerini eklemekle kalmıyor, birde bu şekilde suyun altında olmanın en az karada olmam kadar ailemi bulmaya yardımcı olmayacağını giderek daha çok kabulleniyordum.

Acaba Cade ve diğerleri benden kaç adım öndeydi...

Cade demişken...

Sanki çok daha öncelikli sorunlarım yokmuş gibi neden kendimle yalnız kaldığım an ilk aklıma dolan düşünceler onunla ilgili olanlardı?

Gittiğim için rahatlamış mıydı?

Beni öldürmeyi geçekten hiç düşünmüş müydü?

Beni son kez öptüğünde söylediği her şey sürekli kulaklarımda uğulduyordu...

"Kendime engel olmak için elimden geleni yaptım Alina."

"Artık kendimde sana direnecek gücü bulamıyorum."

"Buna direnemiyorum."

Benden özellikle uzak durmaya çalıştığının itirafıydı bu cümleler. O an öfkeden güzüm dönmüş olmasaydı, belki durup da tam olarak ne demek istediğini sorgulardım. Ancak elbette yapmamıştım...

TUFANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin