25. Bölüm - Hesap

5.9K 632 72
                                    

Bazen kitaptaki karakterleri kafamda canlandırmakta zorlanır, internete girip kitabı okuyan başka insanların karakterlerlerle ilgili yaptıkları videolara bakarım. Bazense kafam da bambaşka insanlar canlandırdığım için, kitap kapağında ana karakterlerin resmedildiği kitaplara sinirlenirim. Bu yüzden medyaya eklediğim resme bakıp bakmamayı size bırakıyorum. Ancak bu sacede benim hayal gücüm. Umarım sorun etmezsiniz...

Keyifli okumalar...

Bu kez onu ringin dışındaki duvara doğru fırlattım. Ardından ben de alanın dışına çıkıp bir yırtıcı gibi yavaşça ona doğru ilerlemeye başladım.

Hızla toparlanıp kafasını kaldırdı ve ölçüp biçen bir tavırla bana baktı.

"Böyle tadı çıkmıyor tatlım. Dövüşebil ki yenilesin." dedim. 

Sesimdeki tehlikeli tını beni bile ürpertmişti, ancak Cade'in bir taraflarına taktığı yoktu.

Doğrulurken sırıtarak kafasını iki yana salladı.

"Ahh tatlım. İşte şimdi hayatının hatasını yaptın." dedi ve üstüme arka arkaya elektrik akımları göndermeye başladı.

Onlardan kaçmak benim için çocuk oyuncağıydı. Bu kez onu hemen yan tarafındaki duvara fırlattım.

Kalkar kalkmaz hızla başka bir ringin arkasına yuvarlandı.

"Kaçıyor musun tatlım? Böyle kaçıp durursan dövüşemezsin. Bunun seni yere savurup durmaktan ne farkı var?"

Bulunduğu yere doğru döndüğüm an tekrar o lanet akımları gönderdi.

Küstah herifin sonunda beyni bulanmış gibiydi. Hiç birinden kaçmam bile gerekmemişti.

Tek kaşımı alaycı bir ifadeyle kaldırarak ona baktım.

Kafasını kaldırdığı ansa gülümsediğini gördüm.

Hay lanet! Yüzünde kesinlikle yenilmek üzere olan bir adamın ifadesi yoktu. Sanki daha çok benim bilmediğim bir şeyi biliyormuş gibi gülümsüyordu.

"Bu kaçmak değil tatlım. Bu avını tuzağa çekmek." deyip avucunu hızla yere koydu.

İşte o an yerdeki suyu gördüm. Pislik herifin amacı; az önce gönderdiği akımlarla beni vurmak değildi. Lanet olasıca, arkamdaki su sebilini hedef almıştı.

Tüm vücudum akıma kapılmıştı. Şimdiden iç organlarımın azıcık pelte gibi olduğunu hissediyordum. Ben dizlerimin üstünde yere devrilirken ayağa kalktı. Elinden çıkan akımlar yere doğru devam ediyordu.

Kahretsin! Bu şey gerçekten can yakıyordu...

"Kime kafa tuttuğuna dikkat edeceksin tatlım. Yoksa böyle diz çökerken bulursun kendini."

Hırladım... Hem de gerçek, kanlı canlı vahşi bir hayvan gibi hırladım...

Onu gücümle havaya kaldırabiliyorsam, neden kendimi de kaldıramayacaktım ki?

Tüm gücümü kullanıp titreyen kollarımı iki yana açtım ve gözlerimi kapatıp içimdeki öfkeli güce yoğunlaştım.

Cade'in bir küfür savurduğunu duyarken, artık lanet akımlar yüzünden canımın yanmadığını fark ettim. Gözlerimi tekrar yavaşça açtım ve yere baktım.

Tanrılar aşkına başarmıştım!

Havada süzülüyordum işte...

Kafamı kaldırdığım an Cade'le göz göze geldik. Ancak gözlerinde hevesle görmek istediğim yenilgiyi görmek istiyorsam daha çok beklerdim. Bakışlarında ki de neydi öyle? 

TUFANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin