10

2K 156 105
                                    

dilerseniz dusk till dawn ile okuyabilirsiniz

Bay Malik salı günkü derse geldiğinde dudağının sol üst köşesinde ve sağ kaşının kenarında kabuk tutan yaralar vardı. Kitaplarını masaya koyarken de elinin boğumlarındaki kızarıklıkları fark etmiştim. Kızarıklıkların birkaçı yavaştan mora dönmeye başlamıştı ve eklemlerinde de küçük yara kabukları vardı. Belli ki kavga etmişti biriyle ya da kavgaya karışmıştı.

Onun bu hali sınıftaki herkese şoka sokarken ben bu durumu normal karşılamıştım. Cuma günkü konserden sonra yaşadığımız olaydan sonra Bay Malik'in biriyle yumruk yumruğa kavga etmiş olması bana anormal gelmemişti.

Ön sırada, arka sırada, etrafımda oturan herkes kendi arasında Bay Malik'in yüzündeki ve elindeki yaralar hakkında fısıldaşıyordu. O ise hala başını kaldırıp bir kez bile sınıfa bakmamıştı. Elimdeki kağıtları toparlamaya çalışıyordu. Ona çok sert baktığımı fark ettim ve bakışlarımı pencereye çevirdim o beni fark etmeden.

Ona hala çok sinirliydim. Abimi dövmüştü. Ama ona olan öfkemin tek nedeni Jeremy'ye vurması değildi sadece. Bay Malik hayatımla, benimle fazla ilgileniyordu ve insanların hayatıma burnunu sokmasından nefret ederdim.

"Günaydın herkese."

Sınıfa geldiğinden beri ilk defa konuşmuştu. Sesiyle ona döndüm. Şimdi sınıftaki herkese bakıyordu tek tek ama beni atlamıştı. O olaydan sonra bana bakmaya yüzü yoktu belki de.

Elindeki kağıtları iki eliyle kavradı ve bir süre kağıtlara baktıktan sonra başını kaldırdı. Bir şeyler söylecekti ancak sınıftan birisi buna müsaade etmedi. "Bay Malik," dedi ve alaylı bir nida çıktı ağzından. "Kavgaya bizi de çağırsaydınız keşke."

Önce dönüp kimin konuştuğuna baktım sonra ise Bay Malik'e. O kadar sert bakıyordu ki sınıfı inletecek cinsten bağıracak sanmıştım. Ancak o sakin ama sert bir şekilde yanıt verdi ona.

"Bu konuyla ilgili tek bir kişi daha yorum yaparsa, o kişileri bir daha geri almamak üzere temelli atarım sınıftan."

Yüzü de sesi de çok sertti ve ciddi derecede sinirlenmişti belli ki. Sözlerinden sonra sınıftan çıt sesi bile çıkmamıştı
Bu sessizlik neredeyse bir dakika sürdü. Sonra ise Bay Malik elindeki kağıtların altını masaya vurarak hepsini düzeltti ve kürsünün önüne geçip kalçasını kürsüye yasladı. Bir bacağını da diğerinin önüme atmıştı ve hala kağıtlara bakıyor, kağıt destesinde aynu hizada olmayan kağıtları düzeltiyordu. Takıntılıydı kesinlikle.

"Sımavlarınızı okudum. Ancak sisteme girmedim."

Cümlesi biter bitmez yüzünü kağıtlardan kaldırıp sınıfa çevirmişti. "Sınava almadığım o dokuz kişiyi ve," Bakışları kısa bir süreliğine bana dönmüştü ve cümlesine "Bayan Miles'ı hariç tutuyorum." diye devam etmişti. Sonra ise yine sınıftakilere çevirmişti bakışlarını.

"Onları saymazsak sınava otuz sekiz kişi girdi. Ve otuz sekiz kişi arasından geçer not alan kişi sayısı," Parmaklarıyla dört yaptı ve hemen sonra üstüne basa basa "Dört." dedi.

Kağıtları arkasındaki kürsüye bıraktıktan sonra ellerini lacivert pantolonunun ceplerine sokmuş ve kürsüden destek alarak kendisini ittirmişti öne doğru. "Ben bu derse geleli üç hafta oldu." Konuşurken bir elini elini cebinden çıkarmıştı ve havada sallıyordu. "Düşünüyorum...neyi eksik yaptım diye ama," Omuzlarını silkti. "Hiçbir şey bulamıyorum."

"Şu sınıfa geldiğimden beri size milyon kez not alın demekten bıktım." Sonra da sınıfı gösterdi eliyle. "Sonuç ortada. Defterlerinizi açıp baksam göreceğim şey en fazla iki-cümle."

Betty Where stories live. Discover now