38.Bölüm

1.3K 213 36
                                    

——-
" Vay şu arabaya bak be! Abi geçen gün farklıydı! Şoförümüz bile var. Vay çok havalı içi." Cenk arabayı dört dönerken Filiz teyze ve Ahmet hoca Eylül'ün eşyalarını arabanın arkasına yerleştiriyordu. İkisi de çocuk gibi heyecanlıydı dünden bu yana. Ailemi sonunda tatile çıkarabiliyor olma keyfi beni aşırı gururlandırıyordu.

" Efe oğlum bu efsane bir şey. Bayıldım bu arabaya." Ahmet hocanın gözleri parlıyordu. Onun ilgisini çekmiş gibi gözüküyordu.

" Hocam bir tanesini size vereyim. Bende fazla var." Gülümserken benim yaşlı adamı düşünüyordum. Kesin birileri bana acıyıp bu parayı göndermişti. Hayatımda yüzüm bir kere bile gülmemişti. Bu servet beni hala şaşırtıyordu. Nasıl böyle bir karar verip bana bırakmıştı servetini bu yaşlı adam aklım almıyordu. Bana güvendiği için o yaşlı amcaya teşekkür etmem gerekiyordu.

" Oo paranın hesabını iyi yap Efe ! Öyle herkese dağıtılmaz para." Ahmet hoca haklıydı ama o herkes değildi benim için. Onu babam gibi görüyordum. Şeker Ali'nin yeri ayrıydı ama halamla olan son durumları beni sinirlendirmişti. Halama tekrar kanmıştı. Öğrenmiştim sonradan her şeyi.

" Ben geldim!" Eylül başına bir hasır şapka takmış bir tişört bir kısa kot pantolonu giymiş yüzünde güller açıyordu. Gözlükleri de ben buradayım diyordu. Keyfi yerine gelmiş gibiydi. Umut bile bunu fark etmişti.

Cenk " Eylül abla tatil sana yarayacak gibi." dediğinde ben de kapıda bizi geçirenlere şöyle bir bakmıştım. Umut'un geçirmesine hiç gerek yoktu. Ama gelmişti.

" Umut söz sonra birlikte gideriz tamam mı?" Eylül ona gülümseyerek baktığında Umut'un salyaları akıyordu sanki. Derin bir nefes alıp biraz daha sabretmem gerektiğini kendime hatırlattım.

" Tamam ama sözünü unutma!" Umut ona uzaktan bağırırken Eylülün bu sefer yanına beyaz bastonunu aldığını görmüştüm. Belki bu pastanede kendi krallığını yaşıyor olabilirdi. Her şeye aşinaydı ama kendi kabuğundan dışarıya çıktığında ne olursa olsun birine ihtiyacı vardı.Onun ihtiyacı olmaya aşırı hevesliydim. Sırtını şimdi bana dayamasını bana güvenmesini istiyordum. Hedefim durumu düzeltip aile geçindirebilecek kadar para kazanıp mutlu olmaktı. Onca sıkıntılardan sonra para şimdi ceplerime sığmayacak kadar çoktu ama aile kuracağım kişi bu sefer benden intikam alırcasına kaçıyordu. Hayır başka bir kızla olamazdı. Eylül'de ben ilklerimi yaşamıştım. Beni her halimle kabul eden tek kız oydu. Ailesi bana destek olmuştu. İçimde sevginin yanında bir minnettarlık duygusu vardı. Yapılan iyiliği geri ödeme vicdanından kurtulamıyordum. Ve onun güzelliğine sesine mest olmuştum. Gözlerimin içine bakmaya çalışıp tüm kalbiyle bana türküler söyleyen bu kıza vurulmuştum. Tüm cesaretini toplayıp görme engelliyken Amerika'ya gelip beni bulması beni etkileyen başka bir faktördü. Düşüncelerimden sıyrılıp Umut'a doğru bakmıştım. Eylül ona söz veriyordu ama o söz kesinlikle gerçekleşmeyecekti.

" Sözmüş..." ağzımın içinden konuşurken zorla gülümseyerek herkese son kez bakmıştım.

" Biz gittikten sonra bol bol tatil yaparsınız Umut !" diye bağırıp kibar dilde onu teselli etmiştim. Tabiki onlar gitmeye çalışana kadar Eylül bana geri dönmezse.

" Herkes arabaya!" ellerimi çırptığımda Cenk " Ben öne geçeceğim çok havalı!" Eylül ablasını arkaya oturtup kendi öne oturmuştu. Bende arkaya geçerken Filiz teyze ve Ahmet hoca arabadan uzaklaşmış bize uzaktan gülümseyerek el sallıyordu. Şöyle bakıyordumda ikisi gerçekten hiç fena olmamıştı. Ahmet hoca Filiz teyzeyle daha mutlu gibiydi. Filiz teyzenin beline sarılıp onu kendine doğru çekmişti. Filiz teyze başının Ahmet hocanın omzuna yaslarken Eylül'e bu şekilde olmayı hayal ettim.

Onu Bana AnlatWhere stories live. Discover now