48.Bölüm: Rüya

En başından başla
                                    


"Kirli kıyafetleri çamaşır makinasına attım ama çalıştırmadım."


"Ben hallederim"


Hızlıca yanımdan geçip banyoya ilerledi. O an insanlara yük olmanın nasıl bir duygu olduğunu anladım. Yük imgesi sadece ağırlık anlamında kullanılmıyordu. Gözlerimi kapatıp yatağın ucuna oturdum. Saçlarımdan damlayan sular kazağımı ıslatıyordu. Güneş çoktan batmıştı. Ve ben sanki geçmişimi yaşamamış gibi unutmaya çalışmıştım. Utku kapıda göründüğünde takındığım en sakin tavırla ona baktım.


"Keşke uyandırsaydınız beni." dedim resmi tavrımla. Aslına bakılırsa bu kendimi rahatlatmanın bir yoluydu. Eğer rahatsız olduysa küçük bir tıkırtı yaparak açtırabilirdi gözlerimi.


Yanıma gelip benim yaptığım gibi yatağın uç kısmına oturdu.


"Kötü hissediyorsun değil mi?" sertçe yutkunup bakışlarımı zemine kenetledim.


"Çok fazla."


Gülümsedi. Sanki kırık kalbimin parçaları koptuğu yere tekrar gelmek için canımı acıtmıştı. Kaçtığım sorumluluklarım, kaçtığım korkularım ve tabularım. Hepsi üzerime yığılmış ve adım atmamı zorlaştırıyor gibi hissediyordum. Doğru olanı insanlardan duymak değil, kalbimde hissetmek istiyordum.


"Yüzleşmelisin."


Biliyorum ama yapamam.


"O zaman kötü hissetmeye devam edeceksin."


"Sıkışmış gibiyim olmadığım bir odada, sanırım delirdim."


Sessizliğini korudu. Şuan bir gecede tanıdığım insana hayatımın sırlarını anlattığım için biraz daha kötü hissettim ve biraz daha. Bu hep devam edecekmiş gibi geldi. Eskiden olsa dinlediğim şarkılar ve hayallerle avuturdum kendimi. Ama şimdi Ayda'nın gösterdiği manzarayla anladım ki kurduğum hayalleri gerçekleştirmem gerek. Yoksa onun yaptığı gibi delirme aşamasına gelecektim.


"Gitmek istiyorum. Çok uzaklara..."


Herkese kurduğum cümleyi ona da söylemiştim. Genelde beni pek umursamazdı insanlar. Değer vermezlerdi, acındırmak için ağladığımı söylerlerdi. Oysa ben içimde tutamıyordum. Taşıyordu göz yaşlarım. Yanaklarımdan süzülüyor ve sonsuzluğa kavuşuyordu. Ama bu kez o farklı anlam yükledi.

"Götüreyim seni. Çok uzaklara..."

Benimle dalga geçiyorsa buna alışıktım. Ama eğer ciddiyse buna alışık değildim. Zemindeki bakışlarımı ona kenetledim. Yüzünde tek bir mimik dahi oynamadı.

"Ciddi misiniz?" dedim tavrımı bozmadan. Yarı yolda kalmak istemiyordum. Zaten ciddi olsa bile Göktuğ'u bırakıp gidemezdim. O öylece acı çekerken bu rahat yatakta uyumak bile canımı sıkıyordu.

"Ciddiyim, belki tekrar üniversite sınavına girersin. Başka bölümlere de ilgin olabilir."


HİSSEDEBİLİRSİN YAĞMURLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin