17

592 84 148
                                    

Hyunjin kendini kötü hissediyordu. Midesi gerginlikten bulanmıştı. Çok fena sıcak ve terliydi. Öğrencilerin sınıflarını boşaltmasının ardından bir kaç dakika  geçmişti. Fakat Hyunjin hâlâ sınıftaydı. Sırt çantasını sırasının üstüne bırakarak sınıfın içinde volta atıyordu. Çok endişeliydi. Derin nefes alarak durdu ve bir masanın kenarına oturdu. Hafifçe titreyen elleriyle,son mesajlarına göz atmak için bir kez daha telefonunun kilidini açtı.

Mesajlar> Angel Min♡
Bugün 13:26

Angel Min♡
Okul bittiğinde yanıma gel.

-Görüldü-

Angel Min♡
Ugh- bana görüldü attın!!!!
Yok canım?!

Jisung ve Felix'i okul çıkışına kadar geçirip geri döneceğim.
Sakın bir yere gitme.

☆☆☆☆

Hyunjin gerginlikle dudaklarını ısırdı. Kalbinin göğsünden çıkacak şekilde atmasını nasıl durduracağını bilmiyordu. Her şey bitti değil mi?

İnternete 'Nasıl ortadan kaybolunur? ve 'Dördüncü kattaki bir pencereden atlamak için kolay adımlar.' Gibi saçma yöntemleri aramıştı. Fakat aradığı şeylerin sonucunu bulamadı.

Hyunjin,öngörülemeyen yolda hızlanan bir roller coaster gibi üzerine muazzam duygu dalgalarının aynısı hissetti. Bu gerçekten son muydu? Canından çok sevdiğiyle bu kadar çok yakınlaşmışken,kaderinde ki her şeyi bu şekilde kaybedecek miydi? Düşünceler içinde boğulurken gözlerinin nemlendiğini hissetti. Hwang Hyunjin şuan ağlıyor mu? Ağlayamam,yapmamalıyım. Ama gözlerinde ki akan yaşlarla birlikte burnunun da karıncalandığını hissetti. Omuzları aşağıda,ayaklarına bakıyordu.

Hava umutsuzluğun izlerini taşıyordu.

Hyunjin,kalbinin ağzında atmasına sebep olan ayak seslerini duydu. Gerildi ama başını kaldırmaya cesaret edemedi.

Tanıdık bir çift siyah spor ayakkabı görüş alanına girdi. Yutkundu. Seungmin buradaydı.

Hyunjin,kafasının içinde saatin tik taklarını duyduğuna yemin edebilirdi; Acı verici bir şekilde,acı verecek kadar yavaş bir hızda.

Hyunjin başını gerginlikle havaya kaldırdı. Gözlerini Seungmin'in gözlerine kilitledi.

Seungmin'in nazik bakışları.

Bahsedilen çocuğun dudaklarında bir gülümseme oynadı. Ardından kahkahayı patlattı.

"Üzgünüm," ensesini kaşıdı. "Biraz geç kaldım."

Hyunjin gözlerini hemen kaçırmıştı. Kalbi insanlık dışı bir hızda atıyordu. Ne oluyor?

"Bana ne zaman bakacaksın?" Seungmin'in iç çektiğini duydu.

Hyunjin bir an düşündü. Seungmin'in öfkeli olmasını bekliyordu ama o şuan gülüyordu. "Kafam karıştı." Seungmin'in yüzünde ki öfke eksikliğiyle zar zor fısıltılı bir şekilde mırıldandı.

"Yine de kafanın karışma hakkına sahip değilsin 'Sam'." Seungmin alaylı bir tonda cevap verdi. Fakat uzun boylu çocuk ona bakmayı hâlâ reddediyordu.

Hyunjin bir iç çekiş daha duydu. Şuan bildiği tek şey,aralarında ki mesafenin azalmasıydı. Seungmin,yüzü diğerininkinden birkaç santim uzakta olana kadar yaklaştı. Hyunjin'in nefesi kesildi. Gözlerini sımsıkı kapadı. Bayılmam gereken yer burası mı?

Daha kısa olan çocuk elini kaldırdı,yakınlığından dolayı Hyunjin'in beyaz gömleğine nazikçe dokundu. Seungmin,karşısında ki çocuğun yakasını kavradı. Başparmağıyla Hyunjin'in köprücük kemiklerine  hafifçe dokunarak uzun olan çocuğu ateşe verdi. Seungmin başını hafifçe yana yatırdı ve Hyunjin'i kendine doğru çekti.

Dudakları buluşana kadar.

Seungmin masada oturan çocuğun üstüne çıkarak kendini onun aletine bastırdı ve Hyunjin den bir inilti kazandı. Hyunjin'in kafasında dönüp duran milyonlarca düşünce vardı. Fakat şuan hiç bir şey düşünmeyip anın tadını çıkardı ve kendini Seungmin'i tekrar öperken buldu. Çocuğun şaşkınlıkla nefes nefese kalmasına neden oldu. Çünkü Seungmin öpüşmeyi kendisinin başlatmasına rağmen kesinlikle nasıl öpüşeceği hakkında hiçbir fikri yoktu.

Seungmin'in parmaklarının saçlarına dolandığını hissettiğinde,Hyunjin kollarını çocuğa dolamaktan kendini alamadı ve onu sert bir şekilde daha yakına çekti. Bunun üzerine Seungmin,Hyunjine kendini bastırıp duruyordu. İki çocukta sınıfta olduklarını umursamaksızın okul sıralarının üstünde öpüşüyorlardı.

Seungmin,Hyunjin'i geri itti ve ciğerlerinde ki havanın boşalmasına izin verdi. Nefes nefese konuşmaya başladı.

"Beni oksijenden böyle mahrum edeceksen sanırım ilişkimizde öpüşme olmayacak."

Seungmin homurdandı. Hyunjin'in bakışları yüzünü bulduğunda yanaklarının ısındığını hissetti.

"...bizim ilişkimiz?" Hyunjin mırıldandı. Gözlerinde umut ışığı parlıyordu ve yanakları da toz pembeydi.

"Şey,sana seni çok sevdiğimi daha önceden söylemiştim. Sırada ne var sana kalmış." Diye sözünü kesti Seungmin.

Hyunjin kıkırdadı. Kendini toparladı ve soğukkanlılığını yeniden kazandı. Dudaklarını yaladı.

"O zaman bu benim olduğun anlamınageliyor?"

"Bilmiyorum. Sen söyle. Ama senin olmayı çok isterim 'Sam'."  Seungmin cümlesini bitirdikten sonra sahte bir şekilde öksürdü. Yüzünde utangaç bir sırıtışla bakışlarını kaçırdı. "İtiraf etmeliyim ki bunu hiç beklemiyordum." Dedi Hyunjin.

Şimdi kocaman bir şekilde gülen Hyunjin,Seungmin'in kızarmış yüzüne doğru uzandı ve sonra elini kabarık kahverengi saçları okşamak için uzattı.

"Benimsin. Sadece benim."

💜

Bu shop'u çok seviyorum çünkü çok gerçekçi duruyor

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

Bu shop'u çok seviyorum çünkü çok gerçekçi duruyor. Ve sanki tamamen bu fici anlatıyor gibi.

LAN BU ARADA SINIFTA SIRALARIN ÜSTÜNDE SEVİŞMEYEN DE NE BİLM BXJSMSKWJDQ

HI, I'M SAM! -HyunminNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ