•30•FİNAL

3.6K 125 70
                                    

Hülya'nın söylediği şeyle birlikte herkesin bakışları değişti. Şaşırdılar. Şaşırılmayacak gibi değildi ki zaten. Yıllar sonra bir kadın çıkmış, karışık bir şeyler anlatmıştı.

"Saçmalık!"

Akın sinirle soludu. Annesini gördüğü için lanet ediyordu resmen. Tüm bildikleri bir anda tepe taklak olmuştu. Ne yapmaya çalışıyordu ki bu kadın? Amacı neydi? Yıllar sonra karşılarına çıkıp bunları anlattıktan sonra nereye varacaktı ki? Zaten anlattıkları da inanılır gibi değildi. Ciddi anlamda saçmalıyor diye düşündü Akın.

"An-Anne?"

Herkesin bir anda bakışları Mustafa'ya döndü. Mustafa görmüştü annesini. Ama henüz 4 yaşındaydı en son gördüğünde. Şimdi kadına dikkatlice bakınca hissetmişti. Annesiydi o. Herkes ona şaşkınlıkla bakarken Mustafa diğerlerini unutmuş gibiydi. Oturduğu yerden kalkıp koşarak annesinin yanına çöktü. Ellerini tutup dolu gözleriyle baktı kadına. Kadının gözlerinden yaşlar akıyordu. Mustafa bir anda sarıldı annesine. Hülya ise hıçkırıklarını tutamayarak karşılık verdi oğluna.

Kemal ise kafası karışmış bir şekilde izledi onları. Bir anlığına kafası sevdiği kadına döndü. Hüzünle bakıyordu gözleri. Şaşkın ve üzgün... O özlem duyduğu annesine kavuşmuş fakat bu kavuşma sadece bir kaç dakika sürmüştü. Şimdi ise annesi sandığı kadın, sevdiği adamın annesi çıkmıştı. Olan olaylar herkese fazlasıyla ağır gelmişti. Ama en çok da Elis'e. Anne özlemiyle büyümüş bir kız çocuğu tam annesini buldu derken yeniden kaybetti.

"Oğlum."

Hülya'nın sesiyle Kemal kafasını onlara çevirdi. Çoktan Mustafa'dan ayrılmış ona doğru bakmaya başlamıştı. Kemal ne yapacağını şaşırmış bir şekilde kadına baktı. Anne... Annesi miydi gerçekten? Hayır hayır. Saçmalık dedi kendi kendine. Böyle bir şey mümkün değildi onun için. Sinirle ayağa kalktı. Abisinin kolundan tutup kendi yanına çekti.

"Buraya gel Abi!"

Sinirle yeniden kadına döndü.

"Sen ne anlatıyorsun lan bize? Bu saçmalıklarını da al ve defol buradan!"

"Kemal!"

Mustafa kardeşini sakinleştirmeye çalıştı. Ama başarısız oldu.

"Ne Kemal ne? Bu kadın kaç saattir saçma sapan bir şeyler anlatıyor. Hepimiz de oturmuş dinliyoruz. İnanıyor musunuz cidden bu kadına?!"

"Kemal."

Kemal kısık sesli çıkan sevdiği sese doğru döndü. Elis için sakin kalacaktı.

Elis sakince oturduğu yerden kalktı. Ve aynı sakinlikte Kemal'in yanına gitti. Elini tutup gözlerine baktı.

"Biraz sakin ol. Olur mu?"

Kemal sinirle soluyup yeniden kadına baktı. Sonrasında boynunu kütletip Elis'e döndü ve kafasını salladı. İkisi yerine geçerken kadın boğazını temizledi.

"B-ben lavaboya gideyim."

Hayal kalkıp kadına gösterdi ve sonra yeniden yanşarına oturdu. Herkes gereğinden fazla sessizdi. Kimseden ses çıkmıyordu. Elis kafasını sağa sola salladı. Kendine gelmeliydi. Böyle üzülemezdi. Masanın üzerindeki suda bir yudum aldı. Annesini zaten tanımamıştı ki hiç. Şu anda karşısında olması onun için bir şeyi değiştirmemesi lazımdı. Yoktu işte. Değildi annesi. Ayrıca Kemal'e de destek olması gerekiyordu. Ona düğün sonrası söylemek istediği şeyi şimdi söylemeye karar verdi. Eminim hem sevinecek hem de olduğu durumu unutacaktı. Sakince ona doğru döndü.

KELEŞWhere stories live. Discover now