|2|

10.3K 443 29
                                    


1ay sonra

Bir yerde okumuştu Hazel, kaderin üzerinde kader vardır diye ve yine bir yerde okumuştu kader siz planlar yaparken başınıza gelenledir diye. İşte şimdi tam bunu yaşıyordu galiba.

Karşısında ki iki takım elbiseli iri yarı adama baktı. Beyaz gömleklerinin ilk iki düğmesi açılmış siyah takım elbiseleri ile nerden baksan mafya ya benzeyen bu adamlar hastane çıkışı karşısına geçmiş 'bizimle bir yere kadar geleceksin' diyordu. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. 'Rabbim bu gün ki sınanmam bitmedi?' Diye geçirdi içinden. Ama biliyordu bu sabah ettiği sözlerden dolayı başına geliyordu bunlar.

Bu hafta yeni staj bölümü olan cerrahiye geçmişti. Hafta gayet güzel başlamıştı fakat haftanın son günü olan bugün hastasının dişi çekerken kırılmıştı. Tabi kırılması kadar normal bir şey yoktu. Sonuçta bakılmadığından çürümüş olan diş haliyle zayıfladığından kökü kırılmıştı. Sonra kendisi çıkaramadığından bir asistandan rica etmiş asistan gelip çıkarmıştı. Çekim işlemi haliyle uzun sürmüş kendini bir şey sanan maganda adam işi bilmediğinden kırdığını hayatını riske attığını saçmalayan bir sürü konuşma ve bağırtı eşliğinde üzerine yürümüş güvenlik araya girmişti. Asistanları ve kendisi ne kadar durumu açıklamaya çalışsa da bir türlü anlamak bilmemiş en sonunda güvenlik tarafından dışarı atılmıştı.

Korktuğundan değil ama bu durum sinirlerini bozduğundan bir de herkesin içinde aşağılandığından ister istemez göz yaşlarına hâkim olamamıştı. Bu huyundan nefret ediyordu. Kendisini açıklayamadığı zamanlarda hatta çoğu zaman duygu yoğunluğunda göz yaşlarına hâkim olamıyordu. Diğer hastaların yanında aşağılandığından utanmıştı ve herkes korktuğu içi ağladığını düşünse de aslında o utandığı için ağlıyordu.

Allah'tan hocaları yaşanan durumun onu suçu olmadığını belirtip bugün izin vermişlerdi de erkenden çıkmıştı. Ama soyunma odasında morali bozuk olduğundan ağzından çıkanlara dikkat etmemiş, 'Daha bu gün başıma ne gelebilir 'diye söylenmişti. Üstelik bu çoğu sağlık personelinin başına gelen bir şeydi. Hasta veya hasta yakınları tarafından darp edilmek, psikolojik fiziksel veya sözlü şiddete maruz kalmak. Yazıktı ki insanlar suçu her zaman başkasına atmaya heveslilerdi. Kime attıkları önemli değildi. İstedikleri olmayınca bağırmayı hatta fiziksel şiddet uygulamayı hakları gibi görüyorlardı. Dua etmeliydi ki adam onu darp etmemişti. Ama nefsine yenik düşüp her işte bir hayır arayacağına isyan eder gibi konuşmuştu. İşte Allah onu şefkat tokadıyla göstermişti daha ne gelebileceğini.

Sessiz bir 'Estağfurullah' çekti. Düştüğü gaflet için tövbe ederken. Karşısındaki biri genç biri orta yaşın üzerinde olan iki adama baktı. Ağladığından zaten gözleri kızarmıştı. Sessinin titrememesi için boğazını temizledi.

"Ne için sizinle gelmem gerekiyor?" dedi yaşı büyük olanı kendine muhatap seçerek. Diğer delikanlı kanı damarlarında hızlı aktığından ve kendini kanıtlama çabası içinden olduğundan olsa gerek bir eliyle kolunu sertçe tutmuş diğer eliyle takım elbisesinin ceketini aralayarak silahını göstermişti. Bir yandan da "Uzatma" diye sert bir sesle konuştu.

Bağıramazdı çünkü hastanenin girişinde iç kısımda güvenlik vardı. Ki eğer kendilerini fark ettilerse şüphelenmiş bile olabilirlerdi. Yaşlı olan mafya kılıklı adam çocuğun hareketinden dolayı mahcup olmuş gibi "Asım" dedi. Sesi sert yüzü itiraz istemediğini belli eder şekildeydi. Asım denileni anlamış tuttuğu kolu yavaşça bırakmıştı. Daha sonra karşısındaki kıza dönmüş kızın bu işin içinde ne işi olduğunu merak etse de, şu anki durum hoşuna gitmese de verilen emri yerine getirmek için kıza hitap ederek konuştu.

BAŞIMIZA GELENLER (TAMAMLANDI) 🖤Where stories live. Discover now