2.

2K 267 177
                                    

-Seungmin-

Elimdeki lolipopu yemeyi bitirdiğimde ileride gördüğüm Chan'ın yanına koşarak gittim.

"Channie~"

Sesimi duymasıyla hemen bana dönüp yüzüne gamzeli gülümsemesini yerleştirdi. Bu 2 numaralı gülümsemesiydi.

Çömelip benimle aynı boya geldiğinde saçları ellerimi buldu. "Minnie ne yapıyor burada? Ona Hyeri ile kalmasını söylemiştim." dedi kaşlarını çatarak ama gamzeleri hala yerinde duruyordu.

"Hyeri bana lolipop verip şurada oturmamı söyledi." Biraz önce oturduğum çimenleri gösterdim işaret parmağımla. "Ben de sözünü dinleyip orada oturdum. Hiç kımıldamadım seni görene kadar. İyi yapmış mıyım Channie?"

"Çok iyi yapmışsın Minnie. Aferin sana."

"Aferin sarılması!" diyerek kollarımı açıp üzerine atladığımda beni tutup ayağa kalktı. Ayaklarımın yerden kesilmesiyle çığlık atarak güldüğümde Channie'nin kahkahalarını da duyuyordum.

"Channie, Minnie uçmak istiyor." dediğimde tekrar gülüp beni havaya attı. Chan'ın üzerinde hiç kimse beni tutmadan havada dururken kalbim hızla atıyordu ve kahkahalarım kızıl şehri dolduruyordu.

Tekrar Chan'ın ellerine düştüğümde bu defa beni bırakmadan havaya kaldırıp indirdi. Kollarımı sallayarak uçuyorum gibi yaptığımda ikimiz de gülüyorduk.

Kollarımı sallarken kemik kafaya çarptığımda canım yandı. Ağzımdan kaçan ah'la Chan beni hemen yere indirip tekrar çömeldi. "Ne oldu Minnie? Yine kafatasına mı çarptın?"

Dudak büzüp başımı salladığımda "Neresi?" diye sordu. Kolumu uzatıp parmağımla işaret ettiğimde acıyan yeri öptü.

"Kötü kemik kafalar! Hep canımı acıtıyorlar. Channie giyme onları. Senden başka kimse giymiyor zaten."

Acıyan yere masaj yaparken "Onları benim kim olduğumu belli etmek için giyiyorum Min, çıkaramam." dedi.

Dudak büzdüğümde yanağıma mis öpücüğünü bıraktı. O geri çekilince ben de yanağını koklayarak mis öpücüğünü bıraktım.

"Efendim, kusura bakmayın. Birileri Ginny'i çağırdığı için gitmek zorunda kaldım."

Hyeri yanımıza gelip eğildiğinde kaşlarımı çatarak onu izledim. O geldiğine göre Chan giderdi.

"Channie, köpücükleri görmeye gidelim mi?"

"Köpücükler uyuyormuş şimdi. Uyandırmayalım onları olur mu?" derken saçımı okşadı. "Ginny'i görmeye gitmeye ne dersin?"

"Sen gelmeyeceksin değil mi?"

Dolan gözlerim ve titreyen dudağımı saklamak için başımı eğdim. Yine gidecekti ve beni Hyeri'ye bırakacaktı.

"Bak bakalım bana." deyip çenemden tuttu. Utanarak baktığımda dört numaralı gülümsemesi yüzündeydi. Şu gözlerine ulaşmayan gülümsemesi var ya, işte o.

"Uyumadan seninle koca kelebeğe çıkalım mı?"

Heyecanla başımı sallayıp ellerimi çırpmaya başladım. "Bu defa siyah kelebeğe binmek istiyorum. Siyah kelebeğe binip pembe cıvığın üstünden uçalım."

"Pembe bataklık."

"Pembe cıvık parıl parıl, simli gibi."

Channie bir numaralı gülümsemesiyle beni izlerken ben pembe cıvığı anlatmaya devam ediyordum. Onu göreceğim için heyecanlanmıştım.

i'll be your man ♥︎ chanminWhere stories live. Discover now