Ona söylemek istiyordum, sen dokunduğun her şeyi güzelleştiriyorsun demek istiyordum. Evimi güzelleştiriyorsun, duvarlarımı, sessiz sedasız oturduğum çatı katını, kalbimi...En çok da kalbimi demek istiyordum. Bilmeliydi hepsini, çok şeyi içime atmış, sessizliğe gömülmüştüm. Neden yaşadığım hayat beni buna mecbur bırakıyordu? Neden adımlarımın Ilgaz'a sürüklediği her bir anda kendimi durdurmak zorunda kalmıştım? Bu hiç adil değildi. Gösterilmeyen sevgi bir işe yaramazdı. Ilgaz tüm bunları bilmeli ve görmeliydi. Kalbime sığdıramadığı hisleri, onunla doyasıya yaşamak istediğimi...

Her şeyi akışına bırakmak...Ilgazla birlikte uyumak ya da sabahları ona kahvaltı hazırlamak. Uykulu gözleriyle bana bakması, istemsizce yüzünü saklamaya çalışması...Oysaki gördüğüm en güzel şey Ilgazdı. Tüm bunları görebilmek, fazla ileriye gideceğim korkusuyla kendimi durdurmadan onunla özgürleşmek...Sonucu her ne olursa olsun hayatımda verdiğim en doğru karardı. Tekrar tekrar yaşansa her şey mesela...Her seferinde Ilgaz benden daha cesur olsa ve biz tekrardan birleştirsek yollarımızı. Bambaşka bir hayat yaşasaydık...Hiç kaçmazdım duygularımdan. Geç de olsa kabullenmiştim bunu.

Bir gürültü koptuğunu duyarken hızlıca kaldırdım kafamı. İnce duvarlar sesi kolaylıkla geçiriyordu. Ilgaz'ın odasından geldiğini anlamak zor değildi. İçimdeki huzursuzluk artarken delirecekmiş gibi hissediyordum. Hızlıca oturduğum yataktan kalkarken derin bir nefes aldım. Dudaklarımın arasındaki sigarayı alarak camın pervasıza bastırdığımda bir gürültü daha kopmuştu.

Dumanların her yanı kapladığı odanın çıkışına ilerlerken adımlarım sertti. Yanında olmamın ona daha kötü hissettirmesinden korkuyordum.Yine de...Bu durumda yalnız kalamazdı. İsterse içindeki tüm zehiri bana akıtabilirdi ama yine de yalnız başına bunun altından kalkmamalıydı işte. Hiç yalnız bırakmamalıydım, eve gitmesine engel olmalıydım. Sadece...Ona düşünecek alan bırakmak istemiştim. Korunmaya muhtaç biri gibi hissetmesini istemiyordum ki ben...Ilgaz ben olmadan da her şeyin karşısında durabilirdi, durmalıydı. Kimsenin karşısında başını eğmemeli, utanmamalıydı. Yine de bana ihtiyaç duyduğu her an yanında olurdum ben onun. Her zaman, her koşulda.

Elim kapının kulpuna uzanırken telefonumun çalmasıyla duraksadım. Ekranda gördüğüm isim sıkıntılı bir nefes almama sebep olurken bakışlarım Ilgaz'ın odasıyla aramızdaki tek engel olan duvara kaymıştı. Hızlıca aramayı cevapladığımda ayaklarımı aceleci bir şekilde yere vurmaya başlamıştım. İçimde yer alan sakinliğin kırıntısı bile yoktu artık. Aldığım nefes bile huzursuz hissettirirken bir an önce Ilgazın yanına gitmek istiyordum.

"Aktan?" Telefondan gelen sesle birlikte tuttuğumu bile fark etmediğim nefesimi bıraktım. "Efendim?" Parmaklarım yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarıma uzanırken sessiz kalmıştım. "Evde misin?" Çekingen ses tonu bundan sonra gelecek olan cümleleri tahmin etmeme sebep olmuştu. Kafamı iki yana onaylamazca sallarken bakışlarım duvarın üzerindeydi. "Evet." Dedim tok bir sesle.

"Planları hazırlandık biz Mete'yle," Tekrardan duraksadığında bir an önce cümlesini bitirmesini ve telefonu kapatmasını bekliyordum. En nefret ettiğim şey cümlelerin uzatılmasıydı. Bir şey söylenecekse o an söylenmeliydi işte. "Yanlış yapmışız ama." Sıkıntılı bir nefes alırken arkamda kalan kapıya yasladım kafamı. Yorgunluğun bedenimi esir aldığını hissetsem de sınırlarımı zorlamak zorundaydım. "Sen gelemez misin kontrol etmeye?" Gözlerimi sıkıca yumarken hafifçe gülümsedim.

"Düzgünce yapmanız gereken tek bir iş yok mu sizin?" Kelimeler Dudaklarımın arasından süzülürken ince bir sinirin içimde dolaştığını hissedebiliyordum. "Onu bile öğrenemediniz mi?" Tekrar tekrar, her seferinde. Yanlış yaptıkları ne varsa ayrıntılı bir şekilde göstermiştim onlara. İçerisinde bulundukları düzenden sıkıldıklarını anlayabiliyordum. Yaptıkları işe dikkat etmiyorlardı. "Abi Mete gitti eve...Anlayamıyorum ne yapmam gerektiğini."

gecenin son ışıkları | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin