on bir

1.9K 310 540
                                    

sen de başını alıp gitme ne olur, ne olur tut ellerimi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

sen de başını alıp gitme ne olur, ne olur tut ellerimi

2021,

"Jimin-ah!"

Gördüğüm kırmızı arabaları sayma oyununu, tanıdık sesten bağırılan ismimle kestiğimde işten henüz çıkmış, evime yürüyordum. Yolun karşısında kalan pub'ın balkon demirlerinden sarkıp bana seslenen Yoongi'yle karşılaşmayı ise hiç planlamamıştım. 

Cevap olarak olduğum yerde durup elimi kaldırırken uzaktan selamlaşıp yoluma devam etmeyi planlıyordum ama "Gelsene." diye kendini duyurmak için tekrar bağırdığında çoktan karşıya geçebilmek için arabaların durmasını beklemeye başlamıştım.

Başka biri olsa çoktan reddedip çok yorulduğumu söyleyerek eve dönerdim ama onu en son pantolonu denediği gün görmüştüm, üç gün oluyordu. O gün Namjoon hyungun hazırladığı kurabiyelerden yedikten sonra ben tekrar dikiş makinesinin başına oturmuş, pantolonda tadilat edilmesi gereken yerleri halletmiştim. Bu sefer tamamen kendi başımaydım ve diğerleri içeride bir şeylere kahkaha atarken önceden ölçülerine uygun olarak kestiğim kumaşla gömleği dikmeye başlamıştım. Bu sefer gömleği denemesi için onu çağırmaya salona döndüğümde de bana veda bile etmeden evine gittiğini öğrenmiştim. Sonrasında ise ona yazmaya cesaret edemedim. Yaşadığımız gerici temastan sonra yine de aramızda bir sorun yok gibiydi ama Namjoon hyungun odaya girişiyle her şey değişmişti ve şimdi onun bana sırıtarak ismimi seslendiğini gördüğümde reddedememiştim işte.

Gerginlikle kemirdiğim dudaklarımı rahat bırakıp Green Fairy isimli mekanın içine girdim ve koyu yeşile boyanmış duvara asılı ahşap merdivenlerden çıkıp Yoongi'nin bulunduğu kata ulaştım. Kalabalık masaları aşıp balkona açılan boydan boya camdan oluşan kapıya ilerlerken hemen ardında onu görebiliyordum. Beyaz tişörtü ve dizleri yırtık siyah kotuyla her zamanki sadeliğiyle güzelliğini koruyor, ayakta dikilerek ona ulaşmamı bekliyordu.

Aramızdaki son engeli sürgülü kapıyı açarak aştıktan sonra onunla nasıl selamlaşmam gerektiğini bilemediğim birkaç saniyelik boşluğa düştüm. Önümdeki Hoseok olsa çoktan kollarımı boynuna dolamıştım ama Yoongi'yle temaslarımızda hala biraz çekingendim.

"Selam." demekle yetinirken dirseklerime uzanıp beni gövdesine çeken o olmuştu. Beklenmedik kuvvetle öne doğru yalpalarken çarptığım sert göğsüyle yasemini bastıran alkol kokusuyla çevrildi etrafım. Kolları saniyelik de olsa belime sarılıp "Hoş geldin." diye mırıldandı kulağımın dibinde. 

"Hoş buldum." diyene kadar çoktan temasımız kesilmişti ve ben düşündüğümün aksine aramızın açılmadığından ciddi bir şekilde emin olduğumda rahat bir nefes alarak gülümsedim.

"Otursana Jimin." sesiyle Yoongi'nin omzunun ardında kalan masaya baktığımda siması çok tanıdık gelen bir kadının ayaklanıp bana yerini verdiğini gördüm. Yanındaki boş sandalyenin sahibi de Yoongi olmalıydı ve ikimiz yan yana oturalım diye bana yerini ödünç vermesi gözüme çok tatlı gelmişti. 

flechazo | yoonminWhere stories live. Discover now