22

6.1K 514 89
                                    

Bilmem kaç yüz bir milyon yıl sonra selamünaleyküm öxoemedmms

İyi okumalar 🌸

***

Kuzey: İyi misin?

Kuzey: Dün seni kolundan sürükleyen babana karşı geleceğim sırada evden atıldım resmen

Kuzey: Ve bir de...

Kuzey: Sana zarar vermemeleri için anneni biraz tehdit etmiş olabilirim

(Görüldü.)

Mehlika: Ne?

Mehlika: Demek o yüzden gelip çıkardı beni oradan...

Kuzey: Mehlika konuşmamız lazım, bilmediğin şeyler var

Mehlika: Evet, çaldığınız hayatım ile ilgili konuşmamız gerekenler var, haklısın.

(Görüldü.)

Telefonumu cebime bırakıp amfiye girdiğimde iki üç kişi dışında henüz kimsenin olmadığını fark etmiştim. Orturacağım yere doğru ilerlediğimde sıramın üzerinde duran kutu heyecanlanmamı sağlamıştı.

Çünkü masama kutu bırakacak tek bir kişi vardı.

Hızla kutuyu açtım, gördüklerimle kaşlarımı kaldırdım. Gerçekten, anlamlandıramadığım bir his sardı bedenimi. Elimi dudaklarıma götürdüğümde istemsizce gözlerim dolmuştu.

Kutunun içinde gördüğüm küçücük bir kız ve erkek kıyafetinden başka bir şey değildi.

İçim daraldığı sırada telefonuma gelen mesajla yerimden sıçradım. Ekranı açtığımda gözümden bir damla yaş düşmüştü.

Bilinmeyen Numara: O iki güzel bebek kıyafetini seninle birlikte seçmiştik

Bilinmeyen Numara: Ben kızımızınkini seçerken, sen oğlumuzunkini seçmiştin

Bilinmeyen Numara: Hayallerimiz vardı, o hayallerden geriye ne kaldı?

Bilinmeyen Numara: Elindeki kutuyu masaya bırak ve müzik odasına doğru gel

Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye devam ederken dediğini yapıp kutunun içindekilere kısa bir bakış daha attım ve masaya bıraktım. Girdiğim amfiden buruk bir şekilde çıktığımda koridoru hızla geçmiştim.

Okulun beyaz merdivenlerinden inmeye başladığımda etrafındakilere bakmaya tenezzül bile etmiyordum. Sonunda müzik odasının önünde durduğumda içimde tarifsiz bir heyecan belirdi tekrar. İçeride olabilir miydi? Onu görecek miydim?

Bu düşünceler ile kapı kolunu indirip içeri girdim. Ancak hiçbir şey beklediğim gibi olmadı, bomboş olan sınıf kaşlarımı çatmamı sağladı. Etrafı inceledim bir müddet. Küçük siyah piyanonun önüne doğru yürüdüm. Tam o sırada kapı arkamdan kapandı, hızla ve telaşla döndüm arkama.

Ancak hiç kimse yoktu.

Telefon bildirim sesim sınıfta yankı yapınca hızla açtım kilidi.

Bilinmeyen Numara: Korkma

Bilinmeyen Numara: Şimdi piyanonun köşesine bıraktığım kutuya bak

Başımı kaldırdığımda piyanoya odaklanmıştım. Sağına ve soluna bakarken köşede gördüğüm sarı kutu ile adımlarım oraya yöneldi.

Eğilip kutuyu yerden aldım, öğretmen masasının üzerine koyup telefonumu da masaya bıraktım. Ellerimin terlediğini hissediyordum, bedenim titriyordu ama sebebi yoktu. Başımda ise bir ağrı baş göstermeye başlamıştı.

Titreyen ellerimle kutuyu açtığımda karşımda karışık çiçeklerden oluşan bir buket gördüm. Çok, çok güzeldi. Burnumu kutuya uzatıp derince kokusunu soludum. Gözlerim kapanırken bunların bana çarıştırdığı tek şey, yağmurdu. Çiçeklerle yağmurun ne alakası olabilir diye düşündüm bir süre.

Bilinmeyen Numara: Bu çiçekler sana bir şey çağrıştırmadı mı?

Mehlika: Yağmur.

Mehlika: Bardaktan boşanırcasına yağan bir yağmur.

Bilinmeyen Numara: :)

Bilinmeyen Numara: Doğru yolda ilerliyoruz

Bilinmeyen Numara: Bu çiçeklerin anlamını anlatmayacağım

Bilinmeyen Numara: Şimdi dersine az zaman kaldı

Bilinmeyen Numara: İyi dersler Ay Yüzlüm

(Görüldü)

***

Fakülteden çıkarken telefonumu açıp bilinmeyenden mesaj var mı, diye baktım. Yoktu. Onun yerinde Kuzey'den mesaj ve arama vardı. Umursamadan telefonu kapattım. "Mehlika."

Tanıdık sesi umursamadan yürümeye devam ettim. Bir süre sonra hızlanıp önümde durmasıyla ben de durmak zorunda kaldım. "Amacın her şeyi öğrenmek değil miydi, şimdi niye köşe bucak kaçıyorsun?"

"Kaçmıyorum, artık size de anlatacaklarınıza da inanmıyorum sadece." Yanından geçmeye yeltenirken kolumdan tutup durdurdu. "Söz veriyorum, yalan dolan yok. Neyse onu anlatacağım. Kuzey sözü ya da kuzen sözü." Gözlerine baktım. N'olursa olsun o benim kardeşim gibiydi.

Arkamı döndüm ve arabaya bindim. Hemen arkamdan gelirken yanıma kuruldu. Çok geçmeden bir kafeye gelmiştik. "Seni dinliyorum."

Bir kaç kere öksürüp oturuşunu düzeltti. "Bu konuşmadan sonra ailene, özellikle de annene karşı aynı davranacağının sözünü verir misin?"

Kaşlarım çatıldı, annem bana ne yapmış olabilirdi?

***

Evet şuraya tahminleri alalım.

Çok uzun zaman oldu ama gerçekten ikimizde fazla yoğunuz. Uzun süre konuşmaya bile fırsatımız olmadı. Kusurumuza bakmayın.

Hesaplar;
sakinolesra
nubelindas

Görüşmek üzere, Rabbime emanet olun ❤️

Evleniyormuşsun Bugün | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin