story of my life (episode of final)

66 11 50
                                    


"Yah Baek! Burnundaki hortumla uğraşmayı bırak!"

Baekhyun, hastaneye sevgilisinin zoruyla yatmıştı, tabiri caizse ölümünü yavaşlatmak için bir şeyler yapıyorlardı çünkü fark ettirmese de o umutlarını o mezarda boğmuş öyle gün yüzüne çıkarmıştı. Sadece sevgilisi üzülmesin diye elinden geldiğince bunu belli etmemeye çalışıyordu.

"Ama bu çok huylandırıyor! Çok sinirimi bozdu."

Kollarını birbirine bağlarken dudaklarını büzmüş istediği yapılmayan küçük bir çocuk gibi davranıyordu, eh nihayetinde 24 yaşında kocaman bir bebekti. Chanyeol'un bir türlü yanından ayrılmadığı ve ayrılmak istemediği koca bebeği.

Gülerek yanına yaklaştı, hastane yatağının kenarına kurulmuşken büzüşmüş dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Bozulmasını istemediği portresine zarar gelmesinden ya da bozulmasından korkan bir çizer gibi dikkatli ve ağır bir şekilde ilerlemişti. Onu seviyordu, bu zaman içerisinde her zaman mutlu olmuştu.

Hatta nereden nereye dercesine dönüp bakıyordu hayatına.

"Çok huysuz bir bebeksin Baek."

"Hah! Sensin bebek be! Ben bebek değilim, huysuz hiç değil!"

Kaşları sonuna kadar çatılırken gülümseyen sevgilisine inat somurtmaya devam etti, aslında şu an gülmemek için yanaklarını dişliyordu. Onun gülüşüne karşı zayıf olduğunu bilmesine gerek yoktu, öyle değil mi?

"Yanaklarının içini ısırmayı kes Baek. Gözlerin doldu, canını yakıyorsun."

Baekhyun, sonunda gülmeye başladığında sevgilisinin koluna hafif bir şekilde yumruk yaptığı elini geçirmişti, çok can yakmayan türdendi. Zaten Chanyeol onu hissetmemişti, şu anda umurunda olduğu tek şey gülümsemesiydi, onu ezberlemek için durmuş öylece bakıyordu; sanki dokunsa kaybolacak ve bir daha çizilemeyecekti.

Kalbi hızlanırken bütün kan yanaklarına sıçramıştı, normalde inceleyen taraf hem Baekhyun olurdu, Chanyeol bazen kaçamak bakışlar atardı ama şimdi o kadar derin bakıyordu ki, orada öylece boğuluyordu. Utandığını hissederken gülüşü yavaş yavaş solmuştu, sevgilisi de onun gibi kızarırken ensesini kaşımıştı.

"Üzgünüm dalmışım, yani yoksa seni rahatsız edecek bir şey yapmam biliyorsun."

"Rahatsız olmadım, aksine bakışlarını sevdim. Sevdim ama bir an bakışlarında kaybolduğumu hissettim beni delip geçtiğini bu yüzden yoksa başka bir şey yok."

Sevgilisinin yanaklarını uzanıp tombiş yanaklarını sıkarken gülüşü tekrar yüzüne yerleşmişti, onu ve yanaklarını çok seviyordu. Gerçi her şeyini seviyordu, yine de gülüşünü hiç bir hayata değişmezdi.


Baekhyun, huysuz sevgilisini çekiştirmeye çalışıyordu. Çalışıyordu çünkü geçen haftalar içinde oldukça fazla kilo vermişti ve gücü sevgilisini sürüklemeye yetmiyordu, en sonunda durdu ve ellerini dizlerinin üstüne koydu. Nefes nefese kalmıştı, oldukça da terlemişti.

"Baekhyun! Baekhyun iyi misin?!"

"İyiyim Yeol, bir anda nefesim kesildi. Hem inat etme artık lütfen bir fotoğraf çektireceğiz sadece!"

"Ama-"

"Sen gelmezsen ben tek başıma giderim!"

Baekhyun, kararlı adımlarla içeri girdiğinde randevu saatleri gelmişti, bu yüzden içeride ondan ve az önce kapıdan içeri giren sevgilisinden başka kimse yoktu. Adam onlara sıcak bir gülümsemeyle karşıladıktan sonra içeride çekim yaptıkları alana yönlendirmişti.

🎉 You've finished reading 𝐜𝐢𝐠𝐚𝐫𝐞𝐭𝐭𝐞 𝐚𝐧𝐝 𝐥𝐨𝐥𝐥𝐢𝐩𝐨𝐩 ✓ [chanbaek + tamamlandı] 🎉
𝐜𝐢𝐠𝐚𝐫𝐞𝐭𝐭𝐞 𝐚𝐧𝐝 𝐥𝐨𝐥𝐥𝐢𝐩𝐨𝐩 ✓ [chanbaek + tamamlandı]Where stories live. Discover now