37-✴Kulak Misafiri✴

Start from the beginning
                                    

"Adamları mekanını bastılar. Silahlı çatışma çıktı. O sırada ben de oradaydım. Ben de çatışmaya müdahil oldum. Kolumdan vuruldum. Ama büyütülecek bir şey değil."

"Mekana saldırdıklarında bana neden haber vermedin!?"

"Senin şirkette işin vardı. Hem bir anda oldu o yüzden haber veremedim abi."

"İyi bok yedin! Bir daha benden habersiz hiçbir halt yapmayacaksın!"

Ali bir Yavuz'un omuzunu bırakıp çenesini tutarak yukarı doğru kaldırdı.

"Anladın mı?" Yavuz Ali'nin bırakmadığı çenesini hafiften onaylar biçimde salladığında ali Yavuz'un çenesini sert bir şekilde kenara doğru itip bırakarak hızla arkasını döndü. Doktor Ali'nin bir anda ona dönmesiyle ürküp bir adım daha gerilediğinde sırtı duvara dayandı. Doktor korkulu gözlerle Ali'ye bakarken Ali doktor'a birkaç adım atarak aralarındaki mesafeyi azaltmıştı.

"Kolunun durumu nasıl?"

"İyi efendim... Sadece sıyırmış." Doktor titrek sesiyle cevap verip başını yere doğru eğerek gözlerini önünde bağladığı ellerine dikti. Doktor Ali'den o kadar çok korkuyordu ki gözlerine bile bakamaz haldeydi. Ali başı öne doğru eğik doktora konuşmaya devam edince ben adımlarımı sedyede oturmuş yere bakan Yavuz'a ilerlettim.

Yavuz'un yanındaki boş tarafa usulca oturup gözlerimi ona diktim. Yavuz onun yanına oturduğum için yerde olan bakışlarını bana çevirdi.

"İyi olduğuna emin misin? Düşünceli görünüyorsun."

"İyiyim Efsuncuk." Diyerek gülümsediğinde ben de aynı şekilde karşılık verirken o tekrar önüne dönerek bakışları yine yere dönmüştü. Bana iyi olduğunu söylüyordu. Ama aklını kurcalayan bir şey olduğuna eminim. Tıpkı benim gibi. Yavuz'un yaralanması aklımdaki şüpheyi yok edememişti. Hala ondan şüphe duyuyor aklımdaki sorulara cevap bulmayı ümit ediyorum.

Ali'ye söylemek istediklerimi şimdilik aklımın bir köşesine not etmeliyim. Yavuz'un durumu pek te iyi değilken ona düşündüklerimi söyleyemezdim. Yavuz'un abisine ihtiyacı vardı. Ta ki iyi olana kadar sonrasında tekrar cesaretimi toplayıp düşüncelerimi Ali'ye söyleyeceğim.

"Efsun." Ali'nin seslenmesiyle Yavuz'a bakarak daldığım düşüncelerimin arasından sıyrılıp ona baktım.

"Eve gidiyoruz." Ali sol elini bana doğru uzatınca oturduğum sedyeden kalkıp elini tuttum.

"Sen de geliyorsun Yavuz. Hastanede kalmana gerek yokmuş hadi."

Yavuz yere doğru bakan gözlerini yerden ayırmadan başını sallayarak ayağı kalktı. Yavuz'un ayağı kalkmasıyla onun uzun boyundan dolayı yanında minicik kalmıştım. Ali'nin hareket etmesiyle tekrar yan yana ilerlediğimizde az önce yanımızda duran siyah giyinimli iki koruma önümüzde ilerliyordu. Arkamda duyduğum adım seslerinden Yavuz'un hemen arkamda ilerlediğini biliyordum.

Acil kapısından dışarı çıkıp hastanenin büyük giriş kısmında çıkışa doğru ilerlerken tüm dikkatler yine üzerimize çekilmişti. Başımı eğerek Ali'nin adımlarına ayak uydurarak yürümeye devam ettim. Çıkış kapısından çıkarken karşı tarafta siyah arabanın ön kısmında beklemede olan Serhat'ı gördüm. Bizi gördüğü an arabanın arka tarafındaki kapıyı açarak yanında durmuştu.

Siyah arabaya ulaştığımızda ben ve Ali Serhat'ın açmış olduğu kapıdan içeri girerek otururken Yavuz ön tarafa binmişti. Serhat arabanın ön tarafından dolaşarak sürücü koltuğuna oturmuştu. Önünde duran siyah korumaların bindiği araba hareket ettiğinde biz de onu takip ederek yola koyulmuştuk.

TUTSAK  Where stories live. Discover now