RED

Benimle kal

Chanyeol ilk görüşte kesinlikle üzerinde iyi bir etki bırakan sekreterin aynı soruyu ikinci kez sormasına yanıtsız kalamadı bu kez. İçecek olarak kahve istediğinde karşısındaki yakışıklı genç adam tatlı bir gülümsemeyle onu onaylamış ve odadan çıkıp gitmişti. Öğleden sonraki toplantısını iptal etmiş ve aklına gelen aptalca fikri gerçekleştirmek için Byun Baekhyun'un kişisel ofisini ziyaret etmek istemişti. Elbette bunun için iyi bir nedeni vardı, 'sadece seni görmek istedim' diyemezdi ya da 'son görüşmemizde iyi görünmüyordun bu yüzden seni merak ettim' diyemezdi.

Gergin bir tavırla salladığı sağ bacağına kaydı bakışları yavaşça. Onun odasında olmak onu hem garip bir şekilde tedirgin etmiş hem de sanki sık sık geldiği, rahat davranabileceği bir ortamdaymış gibi bir anlığına sakin olmasını sağlamıştı. Heyecanlanacağı bir şey olmadığını hatırlattı kendine gözleri ezberlediği odanın içinde dolaşırken ama her bir ayrıntı heyecanlanmasına neden oluyordu. Köşede duran siyah ve gümüş renklerinin bir arada olduğu elektro gitar Chanyeol'u ilk saniyede şaşırmıştı. Baekhyun'un gitar çalabildiğini asla tahmin edemezdi. Şaşırmadığı şey ise bir raf dolusu ismi tanıdık ve tanıdık olmayan alkol şişeleriydi. Vampirin gerçekten alkolik olduğuna emin oldu bir kez daha. Onun bu açığını kullanabilirdi belki de ama sadece alkolün Baekhyun'un ötmesinde yeterli olmayacağını biliyordu. Belki eski yöntemleri kullanmalıydı, gümüş saçlı adamın parmağındaki yüzüğü çıkarıp onu güneşe tutarak işkence etmeliydi. Ama ortada bunu yapması için yeterli bir kanıt yoktu. Isırık izinden gerçekten haberi olmayabilirdi, vampirlerin lideri olsa bile ondan gizlice işler çevriliyor olabilirdi.

Düşüncelerine o kadar çok dalmış bir haldeydi ki kapının ne zaman açıldığını ve Baekhyun'un içeri girdiğini fark edememişti bile. Kızıl - kahve gözlerin üzerinde dolaştığını fark ettiğinde kendine gelebildi, sırtını yasladığı koltuktan ayırdı ve omuzlarını dikleştirdi. Baekhyun tıpkı yemek yedikleri gece olduğu gibi muhteşem görünüyordu. Ilık yaz gününü daha da güzelleştiren tatlı bir gülümseme dudaklarında asılı duruyordu, üstünde her an çıkarılıp bir kenara atılmaya müsait gömlek ve kalçalarını sıkıca saran bir pantolon vardı. Ağır adımlarla masasına doğru ilerlerken gözlerini Chanyeol'den ayırmadı, onun burada olmasını beklemiyordu - eğer sekreteri mesaj atıp onu bilgilendirmeseydi - burada olması büyük bir sürpriz olacaktı ona. Sessiz bakışmaları tedirgin hatta can sıkıcı bir hale dönüşmeye başladığında Chanyeol boğazını temizledi.

"Haber vermeden geldiğim için üzgünüm. Seninle konuşmak istediğim birkaç konu vardı."

"Ölen insan hakkında tüm bildiğimi sana anlattığımı düşünüyorum Chanyeol." dedi, vampir onun adını neredeyse fısıldar gibi söylemişti. Yavaşça deri kaplama koltuğuna oturup rahat bir tavırla sırtını geriye yasladı. Karşısındaki adamın bakışları sertleşmiş, konuşulmasına izin verilmediği için öfkelendiğini belli eder bir hale gelmişti. Bununla alay edercesine gülümsedi başını eğerek. Parmak uçları düzgünce şekillendirdiği saçlarının arasında gezinmeye başladığında söylediği kelimelerin üzerinde tepinmeye başladı ani bir kararla. "Seni dinliyorum. Söylemek istediğin şeyler her ne ise söyleyebilirsin."

"Aslında bir konu için yardım almak istiyorum senden."

Baekhyun'un gözleri karşısındaki adamın göz alıcı yüzünü buldu anında. Bir yardım çığlığını asla karşılıksız bırakmayan aç bir kurttu o ama yardıma ne için gittiğini ondan başkası bilmezdi. Kapı yavaşça açıldı ve Chanyeol'un aç önce ağız ucuyla istediği kahve nefis bir kokuyla önüne bırakıldı. Bir anlığına odağı şaştı daha olan genç adamın, kapıdan çıkmak üzere olan genç vampirin ağız sulandırıcı vücudunu izlerken buldu kendini yine. Zaten aklı yeterince karışıktı, karşısında oturan vampir onun zihnindeki edepsiz dürtülerle alay ediyordu sanki. Diğer vampir nereden çıkmıştı? Sadece Yixing ve Baekhyun üzerine kirli, gerçekleştirmek istediği düşüncelerle dolu zihninin içine ne zaman erişmişti ismini bile bilmediği vampir?