Serhat'a gülümseyerek arabaya bindiğimde diğer tarafımın kapısının açılması ile siyah giyinimli bir korumanın kapıyı açtığını farkettiğimde Ali kapıda belirip yanıma oturmuştu. Geriye doğru yaslandığımda sol elim usulca çekildiğinde başımı yasladığım pencere tarafından çevirip sol tarafıma baktığımda Ali bana bakıyordu. Elimi her iki elinin avuçları arasına alarak bacağının üzerine koymuştu.

Ona naif bir şekilde gülümseyip ardından başımı tekrar pencere tarafıma çevirdim. Gözlerim yolda olabilirdi. Ama aklım hiç oralı bile değildi. Bugüne kadar yaşadıklarım gözlerimin önünde yavaş yavaş bir film şeridi gibi geçiyordu. Patronumun ölümünden gözlerim sorumlu tutulmuş ardından eskiden tanımadığım Ali tarafından onun yanında Tutsak edilmiştim.

Şimdi ise kendisine gördüklerim yüzünden tutsak değil aşkından dolayı tutsaktım. Bu kez mutsuz veya çaresiz değildim. Mutluyum. Sonunda ben de mutlu olacaktım. Benim zamanım geldi. Kötü ve karanlık yolda ilerleyen hayatım yavaş yavaş beni iyi ve aydınlık bir yola doğru ilerletiyordu. Yolun sonundaki ışığı görebiliyorum. Umarım bu kez hayat benim istediğim yönde ilerlerdi.

Yaşadığım kötü anları gördüm. Tuğçe'nin bana günlerce acı vererek çaresiz ruhumu, bedenimi daha fazla mahvettiği günleri hatırladım. O zamanlar güçsüz, yolunu kaybetmiş, hayattan beklentisi kalmayan küçük kız çocuğunu yaşadığı hayat boyunca görmediği kötülükleri kısa süre içerisinde göstermişti.

Ben artık o güçsüz, çaresiz kız çocuğu olmak istemiyorum. Kendi hayatımı kendi ellerimle inşa edip zamanla kaybolan hayallerimi gerçekleştirmeliydim. Kendi ayaklarımın üzerinde durarark güçlü olmalıyım. Kendime olan güvenimi geri kazanamazsam bu hayat beni tekrar kötü, pis kokulu bataklığına çekebilirdi. Öyleki beni bataklığının içerisinde boğup nefessiz bırakabilirdi. Buna izin vermemeliyim. Elimden gelen her şeyi ortaya çıkararak Güçlü olmalıyım.

Belki bu yeni ev, yeni okul hayata karşı benim güçlü bir şekilde durmama, savaşmama yardımcı olabilirdi. Ailem olmadan, çaresiz, bir ezik gibi sürdüğüm hayatımı ailemin olduğu zamanki gibi mutlu huzurlu bir şekilde yapabilirdim. Bunun yapabilmem için ise yapmam gereken kendime güvenip, çok çalışmaktı.

"Efsun" Ali'nin seslenmesiyle ona baktım.

"İyi misin? Sürekli bir yerlere dalıyorsun."

"Yok bi şey sadece düşünüyorum. Uzun zaman sonra tekrar okula gidiyorum. Kafamda bazı konuları tartıp duruyorum."

"Bu kadar çok düşünme her şeyi zamanın akışına bırak. Zaman seni yönlendirsin."

"Daima yanımda olduğun için teşekkür ederim."

"Teşekkür etme. Onun yerine beni öpmen daha iyi olacak." Güldüm. Okul açılmadan önce bulduğu her fırsatta beni öpmek için ya da onun öpmem için cümleler kurup duruyordu. Onun bu küçük isteğini yapmaya karar verip ona yaklaştım. Sağ yanağından öpmek isteyip oraya doğru yaklaşıp öpecekken Ali'nin bir anda bana dönmesiyle dudaklarını öpmüştüm.

Başımı geriye çekerek ona baktım.

"Yanağından öpecektim. Niye bana doğru dönüyorsun." Ali gülümseyerek başını geriye doğru koltuğa yaslayarak bana bakarken;

"Beni öpmen için fırsat bulmuşken öpücüğünün yanağımda heba olmasını istemedim. Dudaktan olunca çok daha iyi hissettiriyor."

"Uyuz" diyerek boştaki sol elimin tersiyle kaslı karnına doğru hafiften vurdum. Ali umursamayıp gülümseyerek bana baktığında utanıp önümü dönerken gözlerim araba aynasından soğuk bakışlarla bizi izleyen Serhat'a kaydı. Serhat ona baktığımı farkedip göz ucuyla son kez bana bakarak gözlerini tekrar yola dikmişti. Bu beni biraz ürkütse de zaten dolu olan kafamı daha fazla düşünecelerle doldurmak istemedim.

TUTSAK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin