HERKES İKİNCİ ŞANSI HAK EDER

317 28 14
                                    

YARIM KALAN 3. BÖLÜM.....

Herkes İkinci Şansı Hak Eder ....

PREM......
Bana bak! Bir daha benim hakkımda yorum yaparsan... Canını yakarım Leela git. Git burdan... Bütün hırsımı alırcasına sıktığım kolunu yavaş ama sertçe bırakıp gitmesi için kapıyı açtım ve atarcasına kapıdan çıkardım o an için umrumda bile değildi...

LEELA....

Gidip özür dilediğim halde yinede sert bi çıkışla karşı karşıya kalmıştım zayıf olduğumdan değildi ama kendimi tutamayıp ağlamaya başladım odama çıkıp yatağın uç köşesine oturdum sakinleşene kadar beklemek istedim beynime sancılar giriyordu ama kendimden cok preme üzülmüştüm çünkü gözlerindeki yangın büyüktü acı çektiği belliydi kolumu sıktığı anda gözleri kızarmış ağlamaklıydı kim bilir yüzündeki gülümsemeyi kim almıştı...yatağa sırtüstü uzanıp tavana diktim gözlerimi. Gözlerindeki alevi düşündüm, titreyen nefesini, yüzümün her bir noktasını inceleyen bakışlarını.

Prem......

Sabah uyanır uyanmaz aklıma gelen tek şey leelaydı onu merak ediyordum. odalarımız zaten yakındı alt kata inmek için odamdan çıkmıştım geçerken gözüm leelanın odasına takılmıştı kapısı aralık içerisi gözüküyordu.

Usulca yaklaşıp içeri göz atmak istedim sebebini bilmiyordum ama sanırım suçluluk duygusuyla yapmıştım bunu.
Hala uyuyordu, neden bilmiyorum ama sesi, gülüşü, bakışları hep onu hatırlatıyordu. Yüz hatları benzemiyordu, kesinlikle fiziksel bir benzerlik değildi bu.

Her anımın içinde hayaliyle gezinen Piya'ya karşı ayrı bir çekimi vardı.
Kapının açık kalan aralığına uzanıp içeriyi daha rahat görmek için bakmaya devam ettim. Üstünde herhangi bir örtü yoktu, dünkü kıyafetleri bile çıkarmamıştı. Birdenbire kıpırdadı yatakta, yavaş yavş gözlerini açıp etrafa bakındı yavaşça gerinip kollarından destek alarak yatakta oturdu yine kollarını açıp arkaya doğru yaslanmıştı ki; bir acıyla kolunu sıvazladı, korkmuştum. Bir adım geri çıkıp izlemeye devam ettim, uzun kollu t-shirt'ünü yukarıya doğru çekti elleriyle sıvazladığı kollarını ışığın önüne çektiğinde içimden bir sızı geçti. Özür dilemek için geldiğinde kolunu sıkmak benim için hiç önemli değildi belki, hatta umrumda bile değildi ama şimdi karşımdaki manzara içeriye dalmam için oldukça yeterli bir sebepti

-leela iyimisin kolun! Dedim benim bile benden çıktığına inanamadığım bir tonla. Şaşkın bakışları önce orda olmama inanmadan baktı sonra sorguladı

-senin ne işin var burda çıkar mısın dışarı! Sinirliydi.

-şey... Kolun.. Acıyor mu? Yani.. İyi görünmüyor.
- Ayının biri sağolsun çok naziktir . Dedi resmen bana ayı diyerek.

- Ben... Üzgünüm...
Bekledi. Gözlerime bakıp ardından başını salladı
-Eee bu kadar mı? Üzgünüm mü yani? Dedi sonunda tekrar yüzüme bakıp

-ne bekliyordun ayaklarına mı kapanayım?" dediğim de yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti...

"Belki "dedi kısa ve net.

" Ben... Ciddi değildim. " dedim ela gözlerinden gözlerimi sonunda kurtarmıştım.
" Façayı da aşağı vermiyor beyimiz " (Türkçe ) dedi. sanırım yine kendi dilinde konuşuyordu. Tabii ki anlamamıştım.
" Tamam. Sorun değil... Hem zaten bak, kolum hala bende... "dedi bu sefer samimi olduğuna inandığım sıcak bir gülümseme ile. Küçük bir ifade değişikliği bekledim ama yüzünde mimik oynamadı

" neden öyle dik dik bakıyorsun Prem? Devamlı böyle bakıyorsun, hoş değil.. Kes şunu. "

Gözlerimi kaçırdım. Zemindeki mermer deseni izlerken " Afedersin.." dedim. Tek söyleyebildiğim buydu 'afedersin'

Ben odadan çıkarken arkamdan seslendi "Hey, Prem!" ona doğru baktım. "Herkes ikinci şansı hak eder, unutma bunu." dedi.

"herkes ikinci şansı hak eder? " bu söz aklımdaki boş duvarlara yankı yaparken ben gerçekliğine inanmaya çalışıyordum herkes hak eder miydi? Ama belkide bazı insanların ikinci şansı bir başkası olurdu, dün gece ki lanet adamın ikinci şansı piya idi ve onun tek şansı lanet olası bu adamdı. Leela nın yanından yavaşça çıkarken kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum birkaç saatliğine dinmiş fırtına yeniden köpürüyordu. Merdivenleri hızla inerken yanımdan mırıldanarak geçen Meena yı son anda fark etmiştim Leela ya gidiyordu.

LEELA.....
Yüzünde taşıdığı soğuk ifade birdenbire hüzne dönerken ben neler olduğunu kavramaya çalışıyordum sessizce olduğu yerden uzaklaşıp odadan çıktı. Belkide kendi içinde siyah olmak gibi birşeydi bu kendini karanlığa mahkum etmek, yalnızlığı seçmek, yalnızlıkta mutsuzluk olmasına rağmen.

Çıkarken aralık bıraktığı kapıdan baktım adımları sakin ve yumuşaktı sert duvarlarından eser yoktu .

Hemen ardından bende çıkacaktım ki merdivenlerden Meena göründü. Kolumu görmemeliydi. Hızla siyah hırkamı üzerime geçirdim. Acelem varken hiç olmayacağı kadar aksilik oluyordu.

"Leela! Bu ne hal! Ne oldu koluna?" Kahretsin! Görmüştü.

"Bir şey yok Meena ufak bişey büyütme. "

" Büyütme mi? Körsün galiba şu koluna bir bak derim"

Haklıydı, kolum fena halde morarmıştı çok açık tenli değildim ama cildim en ufak pürüzü belli ederdi ve yine saklayamamıştım. Giyerken yarım kalan hırkamın kol kısmını biraz daha sıyırıp incelemeye başladı. Yüzüme sert bir bakış gönderip odadan çıktı. Çıkarken "geliyorum kıpırdama" demeyi de unutmamıştı tabii.

Pencereden, yazlığın havuzu bütün genişliğiyle görünüyordu . Ve havuzun yanı sıra Prem de gayet net bir şekilde görüş alanımdaydı. Gereğinden kaslı vücudu bütün gösterişiyle karşımda duruyordu. Beklemediğim bir mekanik hareketle buraya doğru döndü hızla başımı çevirdim ona baktığımı fark etmemesini diledim. Biraz bekleyip tekrar baktığımda gözlerimizin birbirine değmesini engelleyemedim buraya bakıyordu, yüzüme.

Elim ayağıma dolanmış şaşırırken kapıdan içeri Meena girdi yerimde zıplamıştım.
"Hey.. Sakin ol Leela benim "dedi elindeki kremi gösterip.
" Ah! Dalmışım sadece" diye karşılık verdim. Ne dalması resmen robota bağlamıştım.

Hiç olmadığı kadar nezaketle koluma kremi süren Meena bir yandan beni gözleriyle kafese almıştı her hareketimi izliyordu.

"Kolunu bu hale getirmeyi nasıl başardın sen? " dedi bir anne edasıyla.

Söyleyecek masum bir yalan arıyordum. Ne söyleyebilirdim ki?

" Gece, yanıma su almayı unutmuşum alt kata inerken dengemi kaybettim" dedim inanmasını umarak.

"Düştün mü? " inanmamıştı!

" Yok düşmedim ama düşerken prem tuttu kolumdan eli ağırmış sanırım"
Ben bu yalana inanır mıydım acaba??
"Hmm... " diye kinaye kusan bir tonla mırıldandı.

Başım dertte!

...

Birlikte kahvaltıya indik herkes masadaydı Prem hariç.

Sahir amca birkaç dakika bekledi ama vazgeçip yemeğe başladığında Prem de bahçe kapısından içeri girdi masaya bir göz atıp yanımızdan geçti ve merdivenlere yöneldi.
Derin bir nefes aldım Meena konuyu tekrar açmamıştı.

"Gece iyi ki kalkmışsın ağabey"
Erken konuşmuştum Tabiki peşini bırakmamıştı.

Prem 'efendim' dercesine kaşlarını kaldırıp göz ucuyla Meena ya baktı gözlerimi çevirdim tekrar göz göze gelmek istemiyordum.

"Gece Leela yı düşmekten kurtarmışsın ya! " dedi bu sefer benim gözlerimin içine bakarak

Berbat bir yalancıydım. Tamam bu iyi birşey olabilirdi ama şuan profesyonel bir yalancı olmayı çok isterdim...

" Ben kimseyi kurtarmadım saçmalamayı kes" dedi. Şimdi tutuşma zamanıydı.
Meena kinaye dolu bakışlarını bana çevirerek "seni dinliyorum Leela" dedi .

Köşeye sıkışmıştım yine...

AŞK-I ZINDAN Where stories live. Discover now