Lina'ya göre Mert Ege kocaman bir çocuk gibiydi. Yersiz kıskanç tavırları ve gereksiz iğnelemeleri vardı. Mert Ege'ye göre ise Lina sinsi biriydi ve bu buz tavırlarının altından bir şey çıkacaktı. Zaman neyin ne olduğunu gösterecek olsa bile şimdi için ikisinin de birbirlerine karşı toleransları yoktu.

Mert Ege "Hayır anlamıyorum," dediğinde Lina önce kendisine söylediğini anlamamıştı fakat cümlenin devamı geldiğinde kafasını kaldırıp en dik bakışını attı sinir bozucu çocuğa. "Siyahlar içinde olunca havalı falan olduğunu mu zannediyorsun? Onunla hiç alakası yok da çünkü."

Lina bir anlığına gözlerini yumdu sertçe ve ardından açıp direkt kendisi gibi masmavi olan gözlere baktı.

"Arkadaşlarım öldü." dediğinde dişlerini birbirine bastırmıştı. "Yas tutuyorum. Tabii eğer buna biraz saygın varsa."

Adamın gözlerinde pişmanlık oluşurken özür dilemek için ağzını açsa da Lina tepkili bir şekilde ayağa kalktı ve seri adımlarla bahçenin onlardan uzak kısmına, büyük ağacın oraya, ilerleyip hamağa oturdu. Kendisine yeni bir sigara yakıp her zaman yaptığı şeyi yaptı ve sessizce oturmaya başladı.

"Bir kere de çeneni kapalı tut." dedi Poyraz sinirle abisine bakıp.

"İşine bak Poyraz."

Mert Ege tekrar telefonuyla uğraşmaya başlayan kıza kaçak bir bakış attı ve sessizce iç geçirip oturduğu yere sindi.

Amerika'daki evlerinde yangın çıkalı ve Lina iki arkadaşını kaybedeli üç haftayı geçmişti. Ne yazık ki Lina arkadaşlarının cenazelerine gidememişti ama yine de o kendi içinde sessizce etmişti vedasını.

Geçen üç hafta boyunca ise Lina'nın yarası günden güne iyileşmeye başlamıştı. Her ne kadar Uraz Harzemşah hâlâ kendisine ölecekmiş gibi davranıyor olsa bile Lina yeterince iyileştiğini biliyordu. Bu yüzden son birkaç gündür haftalardır kafasında planladığı şeyleri yavaş yavaş gerçekleştirmeye başlamıştı. Lucas dediği gibi Amerika'ya gider gitmez Chris'i yanına göndermişti ve o günden beri Chris her zaman olduğu gibi Lina'nin yanından ayrılmamıştı. Onunla beraber gelen ekip Harzemşahlar tarafından evin etrafına yerleştirilmiş ve kendi ekipleriyle paralel bir program yaparak nöbetler ayarlanmıştı. Ekibinin burada olması Lina için rahatlık sağlasa da ekipmanları burada değildi ve bir an önce işe koyulmak istiyorsa ekipmanlarını en kısa zamanda getirtmesi gerekiyordu. Ki bunun için de öncelikle yapması gereken şey bir ev bulmaktı.

Birkaç gündür de yaptığı şey bir ev bulmaktı ve kafasında birkaç yer oluşsa da gidip kendi görmediği sürece hangi evi alması gerektiğinden emin olamayacaktı.

Harzemşahlar her ne kadar kendisinin tatil gibi bir şey yaptığını düşünseler de Lina'nin tatil yapma gibi bir lüksü yoktu. Buraya ailesini bulmaya gelmediği gibi ailesini bulduğunda da her şeyi yoluna koymuş gibi bir şey yapmayacaktı. Bir senedir üstüne çalıştıkları bağlantılarla sonunda yüz yüze iletişim kurma şansı yakalamış ve Martin'i bitirmeye bir adım daha yaklaşmışken tatil yapacak değildi. Lina tüm hayatını buna adamıştı ve ne olursa, nerede olursa olsun bu işin peşini bırakmayacaktı.

Kafasında kurduğu planlardan şimdilik sadece Chris'in haberi vardı ama işleri biraz daha yoluna koyduktan sonra Uraz Harzemşah ve diğerlerine de planlarından bahsedecek ve onların vermek istediği yardımı onlardan alacaktı.

"Poyraz annen sesleniyor oğlum bir bak ona."

Lina bahçeye açılan mutfak kapısında duran Uraz'a çevirdi gözlerini. Poyraz'ın ayağa kalktığını görünce içeri girip işine kaldığı yerden devam etmişti.

NapervaTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon