otuzaltı

747 87 107
                                    

oy sınırı: 55 vote + 60 yorum
ufak bir smut içerir.

- Seni sevmek, kaybedilen bir oyun.

Apollon'un hikayesini bilir misiniz? Apollon'un sevdiğine kadına ne kadar aşık olduğunu mesela?

Sanatın, müziğin ve güneşin tanrısı Apollon, kendisini yorgun hissettiği bir akşam Phtya kıyılarına iner. Bu huzur dolu ortam, uzun süredir savaştan başka bir şey görmeyen gözleri için cennet gibi gelir. Kıyıda yürürken kulağına bir şarkının büyülü melodisi çalınır ve olduğu yerde kalakalır. Şarkı bitinceye dek bu eşsiz sesi dinler ve sesin sahibi ile tanışmak ister. Kendini görünmez kılararak ilerlemeye başlar. Şarkıyı söyleyen kişi o güne dek Apollon'un görmediği güzellikte bir genç kadındır. Üzerinde bembeyaz bir elbise vardır ve boynunu incilerden yapılmış bir gerdanlık süslüyordur. Genç kadın Apollon'un onu izlediğinden habersiz yeni bir şarkı mırıldanmaya başlar, bir yandan da kıyıdaki incileri topluyordur. Bu büyüleyici yaratıktan gözlerini alamayan Apollon, genç kadını uzunca bir süre izler ve ona aşık olur. Ondan daha fazla uzak kalamayacağını hissedip genç kadına doğru yaklaşır.

"Bana adını söyle prenses?" der Apollon. Kadın da cevap verir;

"Ben prenses değilim, sadece bir insanım." diye. Apollon ondan çok etkilenir ve onunla evlenmeye karar verir ama kadını ikna etmesi gerekir.

Çalışıyor, çalışıyor ve çalışıyor. Sonunda kadın ikna oluyor ama birden Apollon, ölümsüz olduğunu hatırlıyor.

Kadın yaşlanacak ve bu ölümlü dünyadan çekip gidecek. Onu üzmemek için de ondan ayrılıyor ve diyor ki;

"Bekle beni, bir gün geri döneceğim." diyor.

Kadın bekliyor, bekliyor, bekliyor. Ama Apollon hiç geri gelmiyor ve kadın Apollon'u beklemeye devam ederken bu ölümlü dünyanın sonuna gelerek günebakan çiçeğine dönüşüyor.

Dudaklarımın üzerinde hissettiğim baskı bedenimin sıcaktan kavrulmasına sebep olurken, dudaklarım sanki susamış gibi onunkilere karşılık vermeye devam ediyordu. İlk değildi, beni ilk defa öpmüyordu. Fakat bu daha önce bana hissetirmediği kadar fazlaydı ve bedenim sürekli daha fazlası için resmen savaş veriyordu.

Ayağıyla itekleyerek açtığı kapıyı, yine aynı şekilde kapattı ve bedenimi sert bir şekilde kapının arkasına doğru yaslayarak nefes almak için dudaklarını ayırdı. Göğsü inip kalkarken, sıcaktan oluşan ter damlaları çenesinin altına doğru akıyor ve gözümde biraz daha etkileyici olmasına yetiyordu. Yasladığı bedenimi kapıdan ayırdı ve birkaç adım attıktan sonra yumuşak bir zeminle birleştirdi. Sadece birkaç dakikadır ayırdığı dudaklarını çenemden başlayarak aşağıya doğru sürtmeye başladığında, zaten alev alev olan bedenim iyice yanmaya başlıyordu.

Dudakları omuzlarıma denk geldiğinde durdu ve dudaklarını sadece birkaç defa omuzlarımın üzerine bastırarak uzun zamandır tuttuğu nefesini dışarıya verdi.

"Ölesiye taptığım omuzlarının zarar görmesini asla istemem, asla." dedi. Boynuna doladığım kollarımı ayırıp üzerinde olan gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş açmaya başladım. Yaptığım hareketten hoşlanmış olacaktı ki boğazından bir hırıltı koptu.

Omuzlarımda olan dudakları, öpücükleri sırasında elbisemin iplerine denk gelmiş ve muhtemelen rahatsız olmuştu. Çoktan kurdele şeklinde bağlı olan ipleri parmaklarınını arasına alarak çözmüş ve omzumdan düşmelerini sağlamıştı. Düğmelerini açtığım gömleği artık bütün göğsünü gözlerimin önüne sererken sadece bu kusursuz beden karşısında yutkunabiliyordum.

because of you | taennie ✓Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang