don't kill yourself with your own hands - [xvii.]

108 21 17
                                    

Mete

Koştur koştur Goncaların evine doğru gidiyordum. Gonca'yı tanıyorsam kesin kavga çıkaracaktı. Elif'i daha önce uyarmasına rağmen Elif'in kendi kafasının dikine gitmesi yüzünden ilk kez kavga etmiyorlardı. Elif çoğunlukla kendi bildiğini okur, başkalarından öğüt almaktan da nefret ederdi. Gonca Elif'in bu huyunu bilmesine rağmen Elif'e tavsiyelerde bulunmaktan hiç vazgeçmemişti. 

Kaybettiği kız kardeşinden sonra Elif, Gonca'nın kız kardeşi gibi olmuştu. Gonca kız kardeşine duyduğu özlemi Elif'le gidermeye çalışırdı. Elif'e gelecek tüm saldırıların önüne kendini siper eder, sık sık Elif'in bilmediği yer ve zamanlarda Elif'i koruyup kollardı.

Gonca'nın ilk hislerine genel olarak güvenirdim. Ferhat konusunda Gonca benden daha özverili davranmıştı. Ferhat ve ailesi mahalleye ilk taşındığı zamandan bu yana Gonca onlardan pek hazzetmemişti. Onları dikkatle izlemiş ve incelemişti, çünkü sanırım bir şekilde o angutun bize ayak bağı olacağını hissetmişti.

Gonca'm benim... Benim başkalarını fazla düşündüğümü bana beynimi delercesine söylemesine karşın o da benden farklı davranmıyordu. Nefes nefese kalarak Gonca'nın evinin olduğu apartmanın önünde durduğumda aklıma şu söz gelmişti: "İnsan kendisine en çok benzediğini düşündüğü insanı sever"miş.

Gülümseyerek Goncaların apartman kapısındaki zillerine basmaya başladım. Abandım resmen zile. En son megafondan gelen ses şöyleydi: "Yeteeeearrr!"

"Gonca evde mi?" diye sordum, bağırışından Gonca'nın annesi Hatice Teyze olduğunu anladığım kadına. 

"Evden koşa koşa çıktı. Enginlere kadar gitti herhalde." Hatice Teyzenin Engin dediği kişi Gonca'nın dayısıydı. Yani, Elif'in babası..

Yeni rotam belirlenmişti. Bedenimi ve kafamı aynı anda sağa doğru çevirip koşmaya başladım. Engin Amcaların evi çok uzak değildi. Nefes nefese koştuğum yol boyunca Elif'i Gonca'nın elinden en sağlam yolla nasıl alırım onu düşündüm. Gonca kızı muhtemelen paralayacaktı. 

Eliflerin oturduğu apartmana ulaştığımda nefes nefeseydim, yine. 

Gonca yukarı çıkmış olmalıydı, apartmanın civarında görünmüyordu. Apartman kapısının şifresini girerek merdivenleri ikişer üçer tırmandım. Sesler geliyordu. Yukarıda kıyamet kopuyor olmalıydı.

Eliflerin oturduğu kata ulaştığımda kan gövdeyi götürüyordu. Gonca Elif'i yere yatırmış, kızın karnına oturmuş, bir yandan da boğazını sıkıyordu.

"Allah'ın Ankaralısı.." diyordu Gonca. Nefes nefeseydi. Elif gözlerini kapatmış hızlı hızlı içinden bir şeyler söylüyordu, muhtemelen dua okuyordu. Çünkü biz, yani Gonca ve bizim arkadaş grubumuzda kim birine o kişinin memleketiyle hitap ediyorsa o kişinin selası her an okunabilir anlamına geliyordu bu. 

"O herif kaç kedi kesti biliyor musun?" diye soludu Gonca. Elif hareket ettirebildiği kadarıyla kafasını olumsuz manada sağa sola salladı. 

"Beş." dedi Gonca. Sonra devam etti. "Kediye bunu yapan sana neler yapmaz." 

Sonra Gonca kalktı, Elif'i de yerden kaldırdı, suratı ifadesizdi. Elif'in de öyle.

"Biz kadınlar..." dedi Gonca. "Cinayetlere kurban gidiyoruz, şiddet görüyoruz.. Ama bazılarımız, "Ben bunu düzeltirim" diyerek hayatlarına aldıkları şerefsizler yüzünden sonlarını kendi elleriyle hazırlamış oluyorlar."  derin bir nefes verdi, gözleri dolmuştu Gonca'mın. "Onları suçlamıyorum. Çünkü insanın... içinde hep bir umut vardır, çünkü sevmek, insanın umudunu çoğaltır." 

Elif mahcubiyet dolan gözleriyle Gonca'nın gözlerini taradı. Gonca sözlerine devam etti: "Ama insanın bu umudunu da alırlar elinden. İşte böyle şerefsizlere insan diyemezsin. Onlar canavardır, adidir ve insan değildir."

Gonca sözleri bittikten sonra Elif'e daha fazla bakmadı. Merdivenlere yöneldi. "Kendi mezarını kendi ellerinle kazma kuzen. İnsan olan birini sev, insan ancak insan olanı sever." diyerek sözlerini bitirdi ve hızla merdivenleri inmeye başladı, tabii ben de peşinden.

vesaire || textingOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz