3. BÖLÜM

5.3K 320 116
                                    

Gerçekten böyle mi olmalı?  Tam bir şeye sevinip hayatın benden yana olduğunu düşündüğüm an her şey tepe taklak olmak zorunda mı? Yixing onun zararsız olduğunu söyledi ama bu adam sadece melek yüzlü bir şeytan bence.. Sakin olmalıyım kesinlikle sakin olmalıyım.. Minseok her şey yolunda belki sadece bir rüyadır yani kabus..

Ellerim titrediği için bir türlü düğmeyi açamıyordum, tam bir zavallı gibiydim...

"Saf masum ayaklarını bırak hemen SOYUN!" diye tekrar bağırdığında  ağlamak üzere olduğumu fark ettim. Hayır, bu olmazdı, bir aptal gibi ağlayamazdım. Gözlerimdeki yaşların akmaması için dudaklarımı ısırıp kendimi tutarken titreyen parmaklarım yüzünden ilk düğmeyi bile açamamıştım. Karşımdaki adamın buz gibi soğuk ve bir o kadar küçümseyici bakışlarını üzerimde hissederken sonunda ilk düğmeyi açmayı başarmıştım. 

Uzun uğraşlar sonrası ikinci düğmeyi de açtığımda burada daha fazla kalmak istemediğim için gömleğimi kafamdan çıkardım. Ne olacaksa olsun ve bitsin bu aşağılanmaya daha fazla katlanamazdım.

Üst bedenim çıplak kaldığında çaresizce baktım yatakta uzanan adama.. Hiç duruşunu bozmadan aynı soğuk sesiyle "Soyun!" dedi tekrar.

Ellerimi pantolonumun düğmesine götürdüğümde hayattan kopmuş gibiydim. Sanki buradaki kişi ben değildim. Sisler ardından olanları izleyen biriydim. Gözlerimin önüne bir perde inmiş, kulaklarım ise söylenenleri ancak çok uzaktan gelen bir sesmiş gibi algılıyordu.

Bu lanet pantolonu bu kadar çok düğmeli giymek zorunda mıydım? Aptallığım yüzünden pantolonla kavga ediyorum. Şu an tek pişmanlığım keşke önce hoşlandığım biriyle sevişmiş olsaydım belki o zaman bu kadar kötü hissetmezdim. 

Ben kendi kendimle tartışırken uzaklardan bir ses duyduğumu fark ettim. 

"Ağlarsan sana acıyacağımı mı düşünüyorsun?" Ellerimi yüzüme götürdüğümde ıslaklığı fark ettim. Kendime bir yumruk atmak istiyordum. Resmen küçük bir çocuk gibi ağlamıştım.

"Ev sahiplerinin sapık olduğunu bildiğin halde bu yaptığın fazla olmuyor mu?" 

Nereden biliyordu, sanki söylediklerimi duymuş gibi konuşuyordu. Şaşkınlıkla açılan gözlerimi ona diktiğimde hafif bir gülüş vardı dudaklarında belki de yoktu.

"Neden şaşırmış gibi davranıyorsun. Orta yerde sürekli ev sahipleri sapık dersen belki de gerçek olur.. Çok mu istiyorsun sapık ev sahibi olmamı?"

"B-benim s-öylediklerimi mi d-duydunuz?"

"Bilmem söylediklerini mi duydum yoksa düşüncelerini mi okudum? Hangisi daha kötü sence?" Bu adam resmen benimle dalga geçiyordu. Ne kadarını duydu acaba? Şimdi neden daha çok korkuyorum?

"Yoksa o bakir kıçını mı istediğimi mi sandın?" dedi yatağından kalkarak. Her şeyi duydu ve biliyor.. 

"Sana dokunacağımı mı sandın? Eminim bunu düşünmek bile hoşuna gitmiştir ama sana dokunmaktansa pisliğe dokunmayı tercih ederim. Siz hizmetçiler benim için evde gezinen böceklerden farksızsınız. Şimdi dersini aldıysan o iğrenç bedenini odamdan çıkar ve ev sahiplerin hakkında kötü konuşmayı da bırak. Ne de olsa onlar benim ailem." İstediklerini söyledikten sonra odasının içindeki banyo olduğunu tahmin yere girdi. Öylece yarı çıplak kalakalmıştım odanın ortasında. Hızla giysilerimi üzerime geçirip  çıktım.

 Merdivenleri üçer beşer inerken kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Hayatımda çok fazla yalan söylemem ve nadiren söylediğim bu yalan ilk günden böylesine ortalara mı saçılmalıydı? Hem bu adam zararsız olan değil miydi? Bence en tehlikelisi beni nasıl aşağıladı normalde buna asla izin vermem ama fakir insana gurur yapmak lüks.. Lanet olsun..Sanırım ilk günden yeniden işimden oldum belki de böylesi iyidir.

EV SAHİPLERİ VE HİZMETÇİLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin