25.Bölüm 🌸

699 69 29
                                    

İyi okumalar 🌸

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Toprak
Ameliyathanenin otomatik kapısı açılınca, hepimizin bakışları oraya yöneldi. Kalkıp doktorun yanına gittim. Damla abla, ablam, annem, babam, Yağmur'un babası... Hepimiz güzel bir haber bekliyorduk. Doktor kafasından boneyi çıkarırken, ben konuştum ilk.

"Yağmur'un durumu nasıl doktor bey?" dedim. İyi olması için her şeyini feda ederdim.

"Yağmur beyin durumu şimdilik stabil. Midesini yıkadık. 24 saat içinde bir komplikasyon olmazsa, stabil devam ederse, uyanacaktır. Biz olağan dışı bir komplikasyon düşünmüyoruz. Ama tabi ne olur bilemeyiz. Bu yüzden bu gece yoğun bakımda tutacağız. Gözümüzün üstünde olması gerekiyor. Geçmiş olsun." dedi ve ayrıldı yanımızdan. Gözlerimden mutluluk gözyaşları akarken, Damla ablaya sarıldım. Yağmur beni bırakmamıştı.

Birkaç dakika içinde kapıdan sevdiğim bedeni çıkardılar sedyeyle. Uyuyordu. Yanımızdan götürürlerken sadece adını fısıldayabilmiştim.

Yoğun bakıma alındıktan sonra, gözümü ayırmadan camın ardından sevdiğim bedeni izliyordum. Bir daha onu asla bırakmayacaktım. Serumunu kontrol eden hemşire çıkınca, hemşirenin yanına gittim.

"Yanına girebilir miyim?" diye sordum. Hemşire önce Yağmur'a baktı. Daha sonra bana bakıp cevap verdi.

"Henüz kendine gelmedi." dedi. Başımla onayladım.

"Biliyorum. Kendine gelmedi. Ama o beni duyar. O beni her zaman dinler." dedim gözümden yaşlar düşerken. Hemşirenin de gözleri dolu dolu olmuştu.

"Tamam. Ama fazla uzun sürmesin." dedi titreyen sesiyle. Mutlulukta gülümseyip teşekkür ettim ve yanına girmek için, giymem gereken şeyleri giymek için ayrıldım yanından.

Yağmur'un yanına girince, yüzüne tekrar yakından baktığım için çok mutlu hissediyordum. Onu tekrar görebilmek çok güzeldi. Tamamen yaklaşıp yatağın kenarına oturdum. Elimi, yuzune götürüp güzel yüzünde gezdirdim hafifçe. Yeniden ona dokunabilmek ve sıcaklığını hissedebilmek çok güzeldi. Toprak, Yağmur'a kavuşmuş, rengarenk çiçekler yeşeriyordu kalbimde yeniden.

Gözlerimden yaşlar süzülürken, elimi eline götürdüm ve avucunun içini öptüm. Yüzüne baktım biraz daha. Dudaklarım, benden bağımsız bir şekilde aralandı.

"Yağmur... S-seni çok özledim. Uyan. Aç gözlerini artık. İnan bana günlerdir kendimde değilim. Buradan çıkınca, seni alıp götüreceğim buralardan. Yurtdışına gidip, orada yeni bir hayat kuracağız kendimize. Evleneceğiz. Belki... Belki çocuk bile evlat edinebiliriz. Bir oğlumuz, bir de kızımız olur." dedim ve bir hıçkırık koptu boğazımdan. "Hadi uyan da, çocuklarımızın adını birlikte seçelim. Söz veriyorum, söz veriyorum senin seçtiğin olacak. Seni asla üzmeyeceğim." dediğim sırada hemşire geldi. Aynı hemşireydi. Titrek sesiyle konuştu yine.

"Beyefendi..." dedi. Devamını getirmedi. Yüzüne baktığımda, onun da gözleri yaşlıydı. Sanırım bizi izliyordu başından beri. Başımla onaylayıp, Yağmur'un dudaklarına öpücük bıraktım. Sıcacık dudaklarında yeniden hayat buldum sanki.

"Seni çok seviyorum sevgilim." diye fısıldayıp çıkmak için arkamı döndüm. Annem, babam, Damla abla, ablam, Toprak'ın babası, hepsi camdan bizi izliyordu, gözlerinde yaşlarla. Yoğun bakım ünitesinden çıktım. Damla ablayla ablam hemen bana sarıldılar. Onların desteğine çok ihtiyacım vardı. Ama Yağmur'a, herkesten çok ihtiyacım vardı. Çünkü Toprak, Yağmur olmadan kururdu...

Kahretsin yine ağladım 🥺

Yorumlarınızı bekliyorum

Sizleri seviyorum 💙

KALBİM SENİN (BxB)Where stories live. Discover now