F'

2.2K 344 285
                                    

bugün yayınladığım dördüncü ve son bölüm. yine peş peşe yayımladım, önceki üç bölüme bakmayı unutmayın.

Seungmin televizyondan belki de yüzüncü kere açtığı flash belleğin içindeki beş saatlik videoyu izliyordu yine.

Jeongin salonda oturup, yorganının altına girerek videoyu baştan sona yeniden izleyen büyüğüne üzgünce bakmış, elindeki telefona dönmüştü bardağını bırakıp ada tezgaha yaslanırken.

"Üç aydır olduğu gibi Hyunjin, hiçbir şey değişmedi. Yine Minho'nun belleğinden kurtulan beş saatlik videoyu açtı, izliyor."

"O belleği bir elime alırsam..." Jeongin iç çeken büyüğüne bakmış, yutkunmuştu.

"Şimdi kapatayım mı? Yine ağlıyor."

"İyi şanslar bebeğim." Jeongin telefonu kapatıp ada tezgaha bırakmış, Seungmin'in uzandığı koltuğun arkasına ellerini yaslamıştı.

"Yine neden açtın bunu?" derken sesi hem sitemli hem de kırgın çıkmıştı.

"Çünkü özledim!" Seungmin iç çekişlere zor çevirdiği sessiz ağlamasını artık dizginleyememiş, bağırdıktan hemen sonra seslice ağlamaya başlamıştı.

"O bir makineydi! Başka bir tane daha satın alıp ona aşık ol." dedi Jeongin artık sabredemezken. Üç aydır Minho için ağlayan büyüğü hem üzülmesine hem sinirlenmesine sebep oluyordu Jeongin'in.

"Öyle mi? Bugün Hyunjin'i ellerinle öldür, daha sonra git ve Hyunjin'e benzeyen birini bul. Onu seversin." demişti Seungmin de. Yattığı yerden kalkmış, televizyondan belleği çıkarıp odasına ilerlemişti.

"Hafızasını aktarman mümkün! Satın aldığın robotun görünümünü Minho'ya benzetip ona şu lanet belleği takabilirsin!" Jeongin büyüğünün arkasından bağırsa da aldığı tek cevap gürültüyle kapanan kapı olmuştu.

Oflayarak televizyonu kapatmış, doğum gününde ağabeyiyle tartıştığı için göğsünü saran pişmanlık duygusuyla koltuğa oturdu.

Seungmin'in gözyaşlarının ıslattığı yastığı kucağına almış, koltuğa uzanarak gözlerini kapatmıştı.

Bir anlığına kendini Seungmin'in yerine koyması bile iliklerine kadar acıyı hissetmesini sağlamıştı.

Üç ay önce

Seungmin bir sonraki asansöre binebilmek için asansör tuşuna defalarca basmış, bozulacak olmasını önemsememişti bile.

"Birisi asansörleri kullanmamaları için acil bir anons geçsin!" diye bağırmıştı.

Jeongin deliren ağabeyini sakinleştirmek için on adımlasa da Seungmin o gelmeden asansöre binmişti.

Sadece birkaç saniye süren asansör yolculuğuna bile bol bol sövmüş, asansörün kapısı daha tam açılmadan aradan geçip koşturmuştu.

Laboratuvara alacaklı gibi girip Minho'yu koltuğa oturtarak çoktan açmış olan dört gence baktı.

"Çık dışarı." demişti Felix sinirle. "Senin aptal projen yüzünden LK98'e veda etmemiz gerekiyor, defol git arabanla kendini avut!"

"Sakin ol, neden geldin?" dedi Chan daha sakin bir tavırla.

"Özür dilemeye ve veda etmeye."

"Neden özür dileyeceksin? Güvenlik duvarının güçsüz olması bizim suçumuz, daha dikkatli olsaydık LK98 yakalanmazdı." dedi Chan.

Seungmin ona her LK98 dediklerinde daha kötü hissediyordu.

Sanki her şey bitmiş gibi.

"Sizden sonra güvenlik duvarını daha düzgün kontrol etmediğin için, Minho'yu silmek zorunda kaldığınız için özür dilerim." derken gözünden birkaç damla daha düşmüştü.

not human // 2minDonde viven las historias. Descúbrelo ahora