9'

1.8K 302 47
                                    

Otelin en üst katındaki toplantıya gitmek için hazırlanmıştı ikisi de.

Seungmin Minho'nun dibine girip onun ceketini ve kravatını düzelttikten sonra gözlerine bakmıştı. "Sunumu hatırlıyor musun?"

"Sunumu zaten görüyorum." dedi Minho gülerek.

"Haklısın, sadece gerginim. Bu fonlara ihtiyacımız var. Senin teknolojini akıllı arabaya aktarabilmek için yeterli bütçemiz yok." Minho gerginliğini kalp atışı ve nefes düzensizliğinden anladığı gence kollarını sarmış, başını boynuna yaslatmıştı.

"Sakinleş."

"Demesi kolay." dedi Seungmin ellerini onun saçlarına atıp. Yüzünü cyborgun boynuna yaslamıştı.

"Yapması da öyle. Yavaş yavaş nefes al. Ben takıldığın zaman sana yardım etmek için orada olacağım."

Seungmin gülümseyerek Minho'nun onu sarmasının tadını çıkarmış geri çekilip iç çekerek Minho'nun yanağını okşamıştı. ''Toplantıyı benim için kaydedebilir misin?''

''Dünyanın en kolay işi.''

''Güzel, öyleyse gidelim.''

Seungmin tamamen geri çekilip üzerini düzeltmiş, Minho'yla beraber odadan çıkmıştı. Bu akşam, yani toplantıdan birkaç saat sonra Güney Kore'ye geri döneceklerdi ki bu onu toplantıdan daha fazla geriyordu. Hyunjin'e telefonda bahsetmiş olsa da yüz yüze geldiklerinde garip  bakışlarıyla karşılaşma ihtimali onu oldukça geriyordu. 

İkisi asansöre binmişken Seungmin'i düşüncelerinden ayıran şey asansörün durunca çalan küçük çanıydı. Üst kata ulaşmış, Japon yatırımcılarla selamlaşarak masaya yerleşmişlerdi. Seungmin anlamadığı zamanlarda dönüp çeviri yapması işin Minho'dan yardım isterken, Minho takılmadan cevaplamış yeri gelince de Seungmin adına konuşmuştu. Anlaşma imzalanmış, fon yatırımı onaylanmış bir şekilde ufak bir sohbete dönmüş çok da uzatmadan otel odasına geri inmişlerdi. Seungmin eşyalarını toplayarak odada dört dönerken Minho olduğu yerde boşluğa bakınca garip bir  şekilde ona baktı. ''Minho? İyi misin?''

''Araştırma yapıyorum.''

''Ne araştırması?''

''Önemli bir şey değil. Bu arada, Güney Kore'ye döndüğümüzde laboratuvara gitmem gerekiyor.''

Seungmin onaylamış, Minho'yu oturtup yedek saati eline almıştı. ''Şarjını değiştirelim.'' Seungmin Minho'nun elini tutup yanına oturarak  bileğindeki şarjı çıkarmış, Minho anında kapanınca şarjı boşalan şarjı çantasına atıp yenisini bileğine yerleştirmişti. Kısa süre içince Minho'yu açıp, eline çantasını aldığınsa Minho  da kendine gelerek onun peşinden ayaklanmıştı. 

Otelden ayrılmalarından yarım saat sonra gemiye binmiş, alt kattaki odaya eşyaları bırakıp karanlık olmasını önemsemeden geminin üst katlarına çıkmışlardı. Seungmin ılık havanın esintisiyle rahatlayarak demirlere yaslanmış, karanlık denizi izlemeye başlamıştı.

''Suyun altını görmek ister misin?'' 

''O nasıl olacak?'' Seungmin yanına gelen cyborga dönerken Minho omuz silkti. ''İzle ve gör.'' dedikten birkaç saniye sonra koca geminin su altı fenerlerinin aktifleştirmişti. 

Seungmin şaşkınlıkla demirlerden sarkıp suyun içine baktı. ''Çok yukarıdayız, iki kat aşağı inelim.'' dedikten sonra Minho'nun elini tutup onunla beraber iki kat aşağı inip denizin içimdeki balıklara bakmaya başlamıştı. Daha önce görmediği çeşit çeşit okyanus balığı gemiden kaçarak yüzerken gülümsedi.

''Canım balık çekti.'' Minho Seungmin'in dediğine gülünce Seungmin de güldü. 

''Romantiklik anlayışın denize bakınca canının balık çekmesi mi?''

''Hayır, sadece çok leziz göründüler.''

''Seni balık yemek mi mutlu edecek? Restoranın bugünkü menüsünde balık varmış.'' Seungmin gülerken onayladı.

''Güzel, balık yiyelim öyleyse.'' İkisi demirlerden uzaklaşırken Minho eliyle yolu göstermiş, bir üst kattaki restorana geçerek masaya oturmuşlardı. Menüden güzel bir balık seçtiklerinde, yemeyecek olsa da garip olmaması için Minho adına da sipariş vermişlerdi, Seungmin guruldayan karnını ovdu. Gerçekten acıkmıştı.

''En sevdiğin yemek balık mı?''

''Aslında çok balık yemem, Jeongin sevmiyor.''

''O zaman en sevdiğin yemek ne?''

''Tavukla yapılan her yemeğe bayılırım.'' Minho onaylamış, Seungmin peçeteyle uğraşırken göz kırpmıştı. Seungmin saniyelik olarak gördüğü şeyle Minho'ya kaşlarını kaldırarak baktı. ''Neyin fotoğrafını çektin?''

''Senin.''

''Neden?''

''Güzel görünüyordun.'' Seungmin gülerek ona bakmış, başını iki yana sallamıştı. Gelen yemeğini önüne çekerek eline bıçağını almış ve balıktan bir parça kesip ağzına atmış, gülümseyerek çiğneyip yutmuştu. 

''Keşke yemek yiyebilseydin, tadı çok güzelmiş.''

''Yemiş kadar oldum, yediğin en lezzetli balık sanırım.'' Minho gülerek karşısındaki genci izlerken Seungmin omuz silkmiş, yemeğine geri dönmüştü. Afiyetle yediği yemeği sona erdiğinde Minho'yla beraber tekrar dışarı çıkmış ama bu kez aynı ılıklıkla karşılaşmayınca irkilmişti. Minho hızlıca ceketini ona verdiğinde Seungmin gülerek ceketi giyindi.

''Romantikti.''

''Zaten üşüyemem.'' Seungmin gülümseyerek onaylayıp Minho'yu kendine çekerek demirlere yaslanmıştı. Minho düşme ihtimaline karşı beline kolunu sardığında Seungmin robotun yüzüne yaklaştı.

''Benim söylediklerimi ya da yaptıklarımı Chan ve diğerleri görüyor mu?''

''Özellikle görüşümü izlemeleri lazım. Görüşümü izlediklerinde sistemim uyarı veriyor.''

Seungmin onaylamış, ellerini Minho'nun ensesine yerleştirip yüzüne yaklaşmıştı. Dudaklarını onunkine bastırmış, sadece öyle beklemişti, Minho'nun tutuşunun sıkılaştığını hissettiğinde gözlerini kapatıp geri çekilerek yüzünü saklamıştı. Derin bir nefes alarak tamamen Minho'dan ayrıldı. ''Sanırım uyusak iyi olacak.''

''Bu gece kapanırsam güncelleme otomatik olarak başlatılacak.''

''O zaman bu gece uyuma. Beni izlersin.'' dedi Seungmin yürümeye başlarken. 

Ne normalleştirebiliyordu Minho'ya olan ilgisini ne de geri adım atmaya karar veriyordu.

not human // 2minWhere stories live. Discover now