𝒞𝒶𝓃𝓅â𝓇𝑒𝓂

Start from the beginning
                                    

Günahlarımın affedilmesini bekleyen aciz bedenim yokluğunda acı ile kıvranırken her ses bana seni fısıldıyor .

Ben böyle aşık olmuşken , böyle gönlümü vermişken ne krallık bana yâr olur ne ben krallığa . "

Duygusal bir insan olmuştum ben iyice . Kollarımı sıkı sıkı boynuna sarmışken başımı omzuna yaslamış , ses çıkarmadan sadece yaşlarımı akıtıyordum .

Ben çocukluktan beri hiç korunmamıştım . En son aidiyet duygusunu hissettiğimde çok küçüktüm . O zamandan beri hep kendi arkamı kolladım ve bundan artık çok yorulduğum vakit sırtımı yaslayacağım bir dağ buldum .

Onunla mutlu olmayı çok istiyordum . Ömrümün yarısını vermeye bile razı gelirdim şayet kalan zamanımın hepsini onunla geçirebileceksem , çekinmeden eşim olduğunu söylemeyi de çok isterdim mesela .

Sırtımı patpatlayan eli yukarı aşağı hareket ederek beni rahatlatırken aşağı inmesi gerçeği ile dudaklarımı hafif sakallı yanağına ve kırmızı burnuna bastırdım .

"Hadi sen aşağı inesin artık , ben de temizlenirim şurda bir şekilde ses çıkarmadan otururum , ama geldiğin zaman belli et tamam mı korkutma beni ?"

Başını sallayarak bana onay verirken çıplak bedenine teker teker kıyafetlerini geçirmeye başlamıştı .

Adamı kitlenmiş gibi izlerken tepkilerime gülüyor , gelip gelip öpücük konduruyordu anadan doğma bedenimin her tarafına .

Zar zor ayrılıp odadan çıktığı vakit içimi yine korku kaplamıştı . Sanırım fikrini güçlendirip bir an önce bu saraydan kaçmazsak gitmeyecekti bu illet his .

Biraz daha tembellik yapmanın zarar vermeceğini düşünerek yorganı kafama kadar çekmiş , gözlerimi yumsamda uyumamak için direnmiştim .

Kuyaş ....

Ayakkabılarımın çıkardığı ses ile sofrada her şey yolundaymış gibi oturan sözde ailem bana gülümseyerek dönmüşlerdi .

Ağabeylerim kalacak yer , gidecek araç ayarlayana kadar sanki sorun yokmuş gibi davranmak , babamı işkillendirmemek zorundaydım.

Yüzünde güller açan prenses eli ile yanındaki tek boş sandalyeyi çekmiş , oturmam için patpatlamışken sadece bir kaç gün diye geçiriyordum içimden .

Canpâremi ancak böyle koruyabilirdim.

Benim de oturmam ile başlanan yemekte ağzıma götürdüğüm bir çatalı çaktırmadan kucağımdaki peçeteye koyuyor, ikisini yiyordum . Sonuçta Yula' yı aç bırakamazdım.

Ne zaman açılacak diye beklediğim konu kral tarafından otoriter bir sesle açıldığı vakit bıraktım çatalımı tabağa .

" Davetiyeleri seçesin kızım , 2 gün sonra izdivacınızı yapacağız inşallah. Lakin davetiyelerdeki tarih 5 ay sonra . Siz hele bir evlenin de , karı koca olun , işlerinizi yoluna koyun , o zaman kutlamayı da yapar , kutlama sabahı da artık tahtımı oğluma devrederim . "

" Siz nasıl uygun görürseniz babacığım öyle olsun... Demi prensi...."

" Hayır . Affına sığınarak baba laflarımı beyan ederim ki daha çok erkendir . Önce yaptığım bu hatadan kendimi temizlemem uygun görür ki prensese iyi bir eş , halka iyi bir kral olabileyim . Bana müddet tanıyın ."

" Ne müddeti , ne izninden söz edersin sen , senin fikrini söyleyecek yüzün kaldı mı daha. İşimiz yoktur şu sıra , hemen çıksın aradan ."

" İşiniz yok mudur? Ben size bulurum iş. Sarayda tüm gün gezip bir an düşünmediğiniz oğlunuzun başını bağlamayı hayal edeceğinize sarayınızdan bir çıkın , kenar mahalleleri şöyle bir dolaşın . Görün ne sefalet , ne çirkinlikler var ! Köpeklerle insanlar yan yana yatıyorlar ! Bir lokma ekmek için namuslar satılıyor ...

Siz önce halkınızı refaha erdirin , saraydan kaçtığım yok . Afiyet olsun size."

Aferin bana , böyle mi göze batmayacaktım yani ben .

Aşırı üzgün bir şekilde yukarı çıkarken sadece 3 gün diyordum, ağabeyim 3 gün sonra limandan kalkacak bir gemi ayarlamıştı . Ona binecek ve gidecektik buralardan .

Bunun düşü ile odaya gireceğim vakit Yula'nın pörtlek gözleri ile ' ama geldiğin zaman belli et tamam mı korkutma beni ?'  lafları aklıma düşerken ikimizin bir araya gelince sık sık mırıldandığı marşı söyleyerek araladım kapıyı .

Hâlâ yataktaki bedeni görmemle keyfim yerine gelirken , sanki sabah değilmiş , ve sanki gece delicesine yorulmamışız gibi koşup yanına atlamıştım .

İsteğimi anlayan Yula sızlanmalar ve beni tepiklemeler ile yanından atmaya çalışıyor , arada laf dalaşı yapıyordu .

' ya sen nasıl birisin ya , biraz nazik ol , OHA !"

" Kocaya oha denmez ."

" O zaman kocam da rahat dursun . "

İkimiz de kendi sessiz dünyamızda anlaşırken onunla nasıl da mutlu olduğum iliklerime işliyordu . O benim en değerlim, mucizem , canpâremdi ...

ᴘʀᴇɴꜱᴇꜱᴇ ʙxʙWhere stories live. Discover now