16

5.3K 376 121
                                    

Chan gözlerini ne zaman açmıştı, tam emin değildi. Sadece dün gece uyumadan önce konuştukları dolanıyordu aklında. Yüzünün birkaç santim ötesinde gözleri kapalı suratı inceliyordu, daha önce görmemiş gibiydi.

Parmak uçları gözünün altındaki beni hissetmek için tutuşurken onları engelleyememişti. Uzandığı yüze yaptığı hafif baskının uyuyan bedenin uyanmasına neden olduğunun da farkında değildi. Hyunjin, gözlerini aralamadan büyüğünün dokunuşlarını hissetmeye odaklanacaktı.

Dudakları saniyelik kıvrılsa bile Chan küçüğünün yüzünün her miliminde gezdiriyordu gözlerini. Elbette, kaçırmamıştı. "Günaydın bebeğim." Eli, o yüze aitmiş gibiydi. Geri çekmedi.

Hyunjin hafifçe araladığı gözleriyle büyüğünün gözlerine temas etti. "Günaydın." Chan dudaklarındaki gülümsemeyle küçüğünün yüzünde önce gözlerini ardından da parmaklarını gezdiriyordu. "Suratımı eskiteceksin." Kıkırdayarak konuşmuştu Hyunjin.

Chan parmaklarının yeni durağı olarak güzel dudaklarını seçti küçüğünün. "Biliyor musun Jinnie? Yelkenleri indirmen uzak değil."

Hyunjin de büyüğünü taklit ederek elini Chan'ın dudağına getirdi. Nefesi kesiliyormuşçasına baktı adamın gözlerine, içinde saklı olan yıldızlar görünüyordu. Şahit olduğu manzara ile mahmur gözlerini kapatmış parmaklarının baskı yaptığı dudaklara uzanmıştı.

Büyük olan yavaş ve huzurlu olan öpüşmeyi kabul ederek küçüğünün kendisini yönetmesine izin veriyordu. Hyunjin dudakları arasına sıkıştırdığı alt dudağı kavrayıp ıslatırken Chan'ın eli küçüğünün belini bulmuştu bile. Nefeslenmek için ufak bir ara verdiklerinde mırıldandı büyük olan. "Çok huzurlu bir sabah olmuyor mu sence de?"

Hyunjin gülümseyerek kafasını iki yana salladı. Adamın dudaklarına tekrar uzandı, bu sefer hedefi adamın diliydi. Büyüğünün fark etmesine izin vermeden ağzına misafir olmuş buluşturduğu diller ile büyüğünün beline oturup yükselmişti. Chan küçüğünün bu oyunundan zevk alarak eşlik etmeye devam ediyordu. Hyunjin, dudakları büyüğününkilere çarparken sordu. "Merak ediyorum da hala aynı düşüncede misin?" Hafifçe geri doğru kayıp kalçalarını yarı sert penise sürtmüştü.

Chan kafasını yastığa gömüp kahkaha attı. "Senin ortan yok, değil mi?" Küçük olan kendini yatağa geri bırakırken gülmüş omuz silkmişti. Öyle ne eğlencesi kalırdı ki?

Hyunjin büyüğünün sorusuna soruyla cevap vermişti. "İşin var mı bugün?" Chan, kendisine beklentiyle bakan genci reddedebileceğinden hiç emin değildi. Changbin'in diline düşmeyi tercih edecekti. "Planın mı var?"

Küçük olan uzandıkları yatakta doğrulmuştu. "Dostlarıma ziyaret günüm bugün, bana eşlik etmek istersen eğer."

"Nasıl olacakmış o?" Chan sorusunu sorarken uzandığı yerden dolabının önünde kendisine giysi seçen genci izliyordu bir yandan da.

Hyunjin elindeki beyaz tişörtün yanına eşofman üstü ve rahat sayılabilecek pantolonunu eklemişti. "Bir barınak var, düzenli gidip bağış yaptığım. Oraya gideceğim. Benimle gel." Chan kalkıp küçük olanın yanına adımlamış dolapla arasına sıkıştırmıştı. Büyük olan üzerine doğru eğildikçe uzun saçlı elindeki giysileri sıktığından bazı yerlerinin kırıştığını biliyordu. "Ne yapıyorsun ya?"

Chan küçüğünün gözleriyle kenetledi gözlerini. "Giyecek bir şeyler alacağım. Ne sanıyorsun ki?" 

Hyunjin, bu cevabın normal olduğunu düşünebilirdi büyüğü dudaklarını ıslatıp sırıtmasaydı. Gözlerini kaçırıp dolapla arasından çıktı. "İstediğini seç." Gözleri büyüğünün kalçasına indi. "Tabii, koca kıçın ile içlerine sığabilirsen." Kıkırdayarak banyoya kaçmış üstünü değiştirdiği gibi saçlarını düzeltmeye uğraşıyordu. Banyo kapısı vurulduğunda yerinde zıplamıştı. Açılan kapıyla kaşlarını çattı. "Gir demedim. Müsait olmayabilirdim."

hypnotic fetish | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin