7

9.2K 278 28
                                    

2 haftadır Buğu'yla arada sırada konuşuyorduk.

Telefon numaralarımızı da almıştık.

Her şey birden bire oluvermişti.
Ve ..

O aklıma geldiğinde kelimeleri kafamda toparlamak çok zorlaşıyordu.
Bir şeylerden endişeleniyordum aslında.

Aynada kendime bakarken lavabo mermerinin ölesiye titreşmesiyle irkildim ve telefonu elime aldım.

"Dizi finali var bugün, beraber izleyelim mi?"

Buğu mesaj atmıştı.

Birkaç tuşa bastım, ardından düşünüp yazdıklarımı sildim.

"Tamam, ne zaman müsait olursun?"

Anında görüldü olmuştu.

"Şuan müsaitim mesela:)"

Diğer elimle saçlarımı düzeltip lavabodan çıktım.

"Pekii.."

Ev her zamanki gibi dapdağınık olduğu için aradığım hiçbir şeyi bulamıyordum. Dolaptan çerez paketini aldım ve telefonumla birlikte evden çıktım. Terliklerimi giyip merdivenden inmeye başladım.
Her adımda terliğin 'şap' sesi apartmanda yankılanıyordu.

Benim için açık bırakılmış kapıdan içeri girdim. Bir türlü alışamamamış olduğum hol beni karşılıyordu yine.

"Hoşgeldin."

Oturma odasından sesini işitebiliyordum. Genelde oldupu gibi bu sefer de karşılamaya gelmemişti. Ama alışmıştım buna.
Bu tavırları aklıma iki şeyi getiriyordu: ya gerçekten uzun süredir birbirini tanıyan insanlardık, ya da ben onun için yok gibiydim.
Başka türlüsü kafama yatmamıştı.

Holden oturma odasına doğru ilerledim. Yine tekli koltukta bağdaş kurmuş oturuyordu. İçeri girdiğimi fark ettiğinde birden ayağa kalktı ve resmen üstüme atladı.

İlk başta şaşırdığım için ellerim havada kalmıştı. Daha sonra incecik vücudunu kollarımla hafifçe sardım. Ellerim dolu olduğu için bu pek de kolay olmuyordu maalesef.

Başını omzumdan çekip "Tam zamanında geldin, bölüm başlamak üzere." dedi ve beni kolumdan sürüklemeye başladı bir yandan koşarken.

Normalde onun oturduğu koltuğun tam karşısında duran tekli koltuğu, kendininkinin yanına çekmişti.

O oturunca ben de yandaki koltuğa oturdum.

"Çerez getirdim. Kaseye koya-"

"Hiç gerek yok, burdan yeriz."

Yine sözümü kesmişti.
Ama sanırım artık buna da alışmıştım.

Paketi açıp önümüzde duran sehpanın üstüne yerleştirdim.
Bölüm henüz başlamıştı.

Bir süre izledim, ama gerçekten romantik komedi'ler hiç ama hiç ilgimi çekmiyordu. Bu diziyi de arkadaş arası dalga geçtiğimiz için biliyordum, o kadar.
Ama Buğu sorduğunda bozuntuya vermemek için bunları söylemememiştim tabii ki.

İlk on dakikanın ardından sıkılmaya başlamıştım. Hatta öyle ki sadece televizyona bomboş bakıyordum. Buğu'nun kahkahasıyla hayata dönüp dizide ne döndüğünü anlamaya çalıştım.

Gerçekten anlamıyordum. Hafifçe kafamı ona döndürdüm.

Başını ellerinin arasına almış, meraklı bir çocuk gibi televizyona bakıyordu. Küt dalgalı saçları arada bir gözlerinin önüne geliyordu.
Bazen güldüğünde gözleri kayboluyordu.

Diziyle olan tüm bağımı koparmıştım artık. Buğu bir şey sorarsa asla cevaplayamazdım. Zaten hiçbir şey anlamıyordum, o yüzden bu benim için sıkıntı olmazdı sanırım.

Bazen komik sahneler geldiğinde onun gülüşüyle ben de gülüyordum. Sanırım sahneye güldüğümü sanıyordu.

Araya reklam girdiğinde yine hiç beklemediğim bir anda bana döndü, ve beni ona bakarken yakaladı.

Yine başlıyoruz.

Kafasını sağa eğip sincap gibi bana bakmaya başladı. Bir süre sonra bu surat ifadesine dayanamayıp güldüm.
O gülmüyordu.

Acaba yanlış bir şey mi yaptım diyerek endişelendim.

"Ayla."

"Efendim?"

"Ne zamandır bana bakıyorsun?"

Hafiften yüzümün kızardığını hissedebiliyordum.

"Bilmem."

Önüne dönüp sehpadaki çerez paketinden bir avuç aldı.
Yine konuşmuyordu.

Tanrım, çıldırmak üzereydim.

Aklından neler geçiyor Buğu?

sexual tension (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin