-10-

2.2K 323 316
                                    

Slyvia^

Ay hızlı bölüm atan yazar yapmışlar^^ 

Bölümü keyifle okumanız ve Seth'e sövmeniz dileğiyle...

Ah ve başlamadan önce bu çizimimi de burada paylaşmak istedim. Zeus >

BÖLÜM 10

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

BÖLÜM 10

Slyvia yanıyordu.

Bedeni çok sıcaktı, yaz Güneş'inin ısıttığı asfalta yapışmış bir sakız gibi olan teni her an kemiklerinden ayrılıp eriyecekti sanki. Onu olduğu yere mıhlayan ağrı ise hissettiği mide bulandırıcı ateşten daha yoğun, keskin ve diş etlerinin dahi sızlamasına neden olacak kadar acı vericiydi. Biri sanki başını iki yandan acımasızca sıkıştırıyordu, ensesinden başının arkasına doğru uzanan ağrı gözlerinin tam arkasına zonklarcasına vururken Slyvia ilk defa böyle bir sancıyla karşılaşıyordu. Daha önce hiç gözlerinin arkasına kadar canı yandığı olmamıştı, beyni defalarca çekiçle dövülüyormuş gibi bütün sinir sistemini alaşağı olmuştu.

Slyvia boğazının saatlerce zımparalanmış gibi kuru ve hassas hissettirmesine rağmen yutkundu ve yukarı tırmanan safrayı hissetmesiyle cılız bir inilti çıkarttı. Korkunç migreni yüzünden birbirine yapışmış göz kapaklarını aralamayı başardığında, etrafın fazla aydınlık olmaması sayesinde gözleri fazla canını yakmadan açıldı ve birkaç uzun dakika boyunca algılarının ona dönmesini bekledi.

Dondurucu soğukta saatlerini geçirdikten sonra sanki yeniden nasıl insan olunduğunu unutmuştu, başı onu kemiren ağrı yüzünden düşüncelerini bir araya getiremeyeceği kadar sessiz, bedeni acı ve beraberinde gelen istemsiz kasılmaları dışında tepkisizdi. Yumuşak bir şeyin-yatağın-üstünde yattığını fark edebilmesi bile haddinden fazla uzun sürmüştü.

Yeniden kulübede olduğunu anladığında Slyvia bir şey hissedemedi, korku, endişe ya da panik yoktu. Derin bir kuyudan olan bitenleri izliyordu sanki, görebiliyor ama düzeltmeye gücü yetmiyordu, sadece izliyordu.

''Uyanmışsın.''

Seth'in sesini işittiğinde, güçlükle başını çevirerek odanın girişinde duran uzun bedenine baktı. Tanrının elinde dumanı tutan, kartondan yapılma bir bardak vardı. Nasıl bir koku yaydığını tıkalı burnundan ötürü alamıyordu ama içinden bir ses güzel koktuğunu söylüyordu, elindeki bardağın etiketi yemek yapmaya üşendiği zamanlarda her zaman yediği bardak makarnalardan birine aitti, nerede görse tanırdı. Özellikle üniversitedeyken Bella ile birlikte bağımlı gibi sürekli bunlardan atıştırdığı puslu zihnine rağmen fazla net hatırlıyordu.

Seth bardağa odaklanan bakışlarını fark ettiğinde yarım bir gülüşle sırıttı ve yanına doğru yaklaştığında Slyvia ilk panik dalgasını kalbini zayıf bir tekletişle hissetti. Seth sanki bunu duymuş gibi bir kaşını hafifçe kaldırdı ve yatağın boş tarafına, karnına yakın olan yere oturarak dolu çatalı ona doğru uzattı.

Olimpos'taki AnahtarWhere stories live. Discover now