Final

42 10 4
                                    

Harry'nin apartmanına vardığımda kalbim sıkışacak gibiydi. Bir buçuk haftadır tek bir mesaj bile konuşmamıştık. Benim yazmamı beklediğini biliyordum çünkü kendini suçlu hissediyordu ama hayır hepsi benim yüzümden. Kalbini kırmış ona ondan hoşlandığımı söylememiştim. Çok düşündüm ve ona haksızlık ettiğimi anlayıp Liam'dan evinin adresini istedim. Tanrıya şükür ezbere biliyordu yoksa durumumuzu düşünmek bile istemiyorum.

Bu sırada elbette grupta konuşmalar geçmişti, ben ve Harry'm hariç herkes arasında. Tabii grubu canlı tutan ben olduğum ve yazmadığım için grup çürümeye yüz tutmuştu. Harry ile durumumu düzeltip yeniden canlandırmam gerekiyordu. Elim ayağım birbirine karıştığı sırada asansör düğmelerini tuşlayıp Harry'nin katına vardığımı fark etmemiştim bile.

"Lütfen konuşabilir miyiz?" Beni gören yüzü düşsede irdelemeden kapının arkasından çekilip geçebilmem adına yol açtı. "Çok özür dilerim. Sana haksızlık ettim, buna hakkım yoktu."

"Louis, sorun değil." Yüzüme bakmadan oturma odasına yürüdü. Bunu yapmamam gerektiğini biliyordum, yeri değildi ama gözlerimi kısa şort giymiş bacaklarından ve kıvrımlı poposundan alamıyordum.

Kolundan tutarak dönmeye zorlayıp yüzü, yüzümün karşısında belirdi. Elimi beline ve kıvırcık saçlarına yerleştirerek duvar ile arama aldım. "Bunu on gün önce yapmalıydım." Dudaklarımızı birleştirerek tadını aldım. Şaşırsada zamanında karşılık verdi. Ciğerlerimiz nefes almak için yalvarırken geri çekilip yeşillerine daldım.

"Çok güzelsin." Yanakları kızararak, bana görebilmek için dünyaları yakabileceğim gamzelerini gösterdi. "Sana aşık olmamla ilgili söylediklerimin hepsi gerçekti."

"Biliyorum" dedi onu tekrar tekrar ve tekrar öpmemden önce.

"Öpücüğüme karşılık vermen beni affettiğin anlamına mı geliyor?"

"Süründürmek isterdim ama sana dayanamıyorum on numara."

"On numaran olmak biraz üzüyor." Diye itiraf ettim yüzümü ekşiterek.

"Her zaman bir numaram olacaksın" bu kez beni öpen kendisiydi.

"Senden çok hoşlanıyorum Harry Styles." İşte söylemiştim.

"Aşk cesurlar içindir Louis Tomlinson" Beni döndürüp bu kez beni duvar ile arasına sıkıştırdı. Bu hoşuma gitmişti.

"Peki sen cesur musun?"

Ellerimi boynunda birleştirip kulağına fısıldadım. "Öyle olmasam burada işim ne?"

2 yıl sonra

Harry ile ikinci yılımızı kutluyorduk. Hayatım son bir yılda çok mutluydu. Harry günümü güzelleştiren bana cennetten annemin gönderdiği saf ruh ile kutsanmış bir melekti.  İlişkimiz hızlı gelişsede gayet sağlıklıydı. Üstelik Liverpool maçı sayesinde açılan grubumuzdan çıkan tek çift bile değildik.

Bizden sonra Niall ve dokuz numara Shawn aşklarını ilan ederek birlikteliklerine ilk adımlarını atmışlardı.

Liam ile Zayn ise asla aşklarını itiraf etmemişti lakin ikisininde birbirleri için yanıp tutuştuğunu aşikardı. Bir yıl çıkmanın ardından evlenmede karar kılmışlardı. Hiç ayrılmadılar. Bizim kadar mükemmel olmasalarda gayet mutlu bir birliktelik sürüyorlardı.

Altı numara Charles, baş düşmanımız Harry'nin bilinmesi üzerine zaman zaman hala Harry olduğunu iddia ediyordu bende ona olan nefretimle ayrı bir grup kurmuştum. Sadece üç mükemmel çiftimizin olduğu bir grup...

Harry'i daha iyi tanımak adına aynı evde yaşamamızı isteğimi söyleyecektim. Zaten çoğunlukla birbirimizin evinde kalıyorduk. Değişen pek bir şey olmayacaktı. Olacaktı. Bunun şerefine o evime gelmeden önce, dışarıda yemeği sevmediği için kendi ellerimle yapabileceğim en iyi yemeği hazırlayacak, eğer beceremezsem bile "berbat olmuş" demeyeceğine emin olduğum için korkmuyordum, kimi kandırıyorum iğrenç olacak korkusuyla dakikalardır yemek kitaplarıyla bakışıyordum.

Ne yaptığımı bilemiyordum. Adını telaffuz edemediğim Harold'ımın -sonunda gerçekten benimdi- en sevdiği yemekleri hazırlayıp romantik -tıpkı en sevdiği aşk filmindeki gibi- bir masa hazırlamıştım. (Mumlar, güller, şampanya, en sevdiği şarap, ve ona hediye vereceğim inci kolye...)

Kapı zili çaldığında kalbim göğüs kafesimi delip çıkacak kadar hızlı atıyordu. Ceketimi ve takim elbisemin kollarını düzelttikten sonra saçımı da kontrol edip sevgilimi karşıladım.

İşte orada aşık olduğum adam...

"Senin için ölmeyi ve yaşamayı göze alırım... Benimle evlenir misin, Yedi Numara?" 

Yemek yerken teklif etmeyi düşünsemde daha fazla dayanamayıp sadece yemek yiyeceğimizi düşündüğü masada ona evlenme teklif etmiştim. Hem öyle saçmalık mı olurdu? Çok heyecanlanıp yemek boğazına takılsaydı ne yapardım düşünmek bile istemiyorum.

"Evet Loueh, seninle evlenirim."

Dudaklarının o güzel tadını hiç unutmadım.

En mutlu günümüzün düğünümüz olduğunu düşünsekte yanılmıştık. Çocuklarımızı kucağımıza aldığımız gün hayatımızın en özel anıydı...

Okuyan herkese çok teşekkür ederim umarım beğenilecek bir hikaye olmuştur <3

NumbersWhere stories live. Discover now