1 ¦ Yıldızları Hiç Görmedim

1.1K 94 470
                                    

Yaş altı

Elimde ki bilyeler ile oynayarak girdim içeri. Babam hayatını kaybedeli birkaç gün oldu. Gerçi annem ben küçük olduğum için babamın gökkuşağının altında nehir ve yıldızların altında mutlu bir şekilde yaşadığını söyledi. Yaşadığım şehirde hep parlak sokak lambaları vardı. Ben yıldızları hiç göremedim.

Büyüdüğüm zaman astronot olacak ve güneşe gideceğim. Düşüncelerim ile kıkırdarken annem ne hayet durmuştu. Şuan nerede olduğumuzu bilmiyordum. Kapıyı tıklayıp girdi içeri, bir masanın başında bekleyen bıyıklı bir adam vardı. Bıyıkları kocamandı, yoksa bu koca ayak filan mıydı?

Aklıma gelen korkunç düşünceler ile annemin eteğinin arkasına saklandım. Burası nereydi ya da işim neydi hiçbir fikrim yoktu. Koca ayak gülerek baktı bana. Ne yani beni yemeyecek miydi? Masanın üstünden bir lolipop verdi elime. Gözlerim parladığında temkinli bir şekilde annemin arkasından ayrıldım.

Koca ayağın elinden lolipopu alıp anneme gösterdim. Tebessüm ettiğimde kafamı okşayıp koltuğa oturdu. Adam insandı, koca ayak değildi. Lolipop portakal aramalıydı, dilimi üstünde gezdirip tadını hissettim. Şekerleri çok seviyordum. Büyüdüğüm zaman şekerden evi olan biri ile evlenecektim. Sonra da her gün evin bir yerini yiyecektim.

Bıyıklı adam annem ile sohbete daldığında pencereden baktım. Bahçede oyun oynayan insanlar ve çocuklar vardı. Burası okul değildi o zaman nereydi burası?

"Oğlumun burada kalmasını istiyorum. Kocam hayatını kaybetti, benim de fazla vaktim yok"

"Efendim sizi anlıyoruz ama son günlerinizi oğlunuz ile geçirmek iyi olmaz mı?"

Annemlerin neyden bahsettiğini anlamıyordum. Annem bana bakıp gülümsedi, sonra da bıyıklı adama geri döndü.

"Benim de gidişimi görsün istemiyorum. Eğer ben vefat ettikten sonra buraya gelirse depresyona girer. Hem şimdi olursa alışmışta olur"

Adam kafasını sallayıp önünde ki kağıdı biricik anneme verdi. Eğer masallar gerçek ise annem rapunzel olmalıydı. Uzun siyah saçları ve mavi gözleri ile çok güzeldi. Gerçi saçlarını kesmişti, çok kısa kalmıştı. Değişiklik istiyormuş öyle dedi, olsun o her hali ile benim prensesim. Aklımdan geçen duygular ile koşarak sarıldım anneme.

"Seni seviyorum anne"

Annem beni kucağına alıp yanaklarımı sıktı. Burnuma öpücük kondurup saçımı okşadı.

"Bende seni seviyorum biricik oğlum"

Annem bana bakıp gözünden bir yaş akıttı. Neden ağlıyordu ki benim yüzümden mi? Dudaklarımı büzdüğümde burnunu çekerek kağıda imza attı. Benim yanağımı okşayıp gülmeye çalıştı.

"Tobio oğlum, her zaman gülümse tamam mı?"

Annem beni kucağından indirip kapıya gittiğinde kaşlarımı çattım. Onun peşinden giderken adam kolumdan tuttu.

"Anne!"

Annem hıçkırarak giderken korkudan ağlamaya başladım. Neden bana bakıyordu, kötü bir şey mi yapmıştım.

"Anne benim yüzümden mi!"

Hala cevap vermedi, adam kolumu çekip duruyordu, canım acıyordu.

"Anneni bırak Kageyama"

Hızla çektim kolumu, koşarak annemin eteğini çekiştirdim. Gitsin istemiyordum, hani ben onun prensiydim. Hani beni bırakmayacaktı.

"Anne çok şeker yiyorum diye mi?"

𝘚𝘜𝘕𝘕𝘠 𝘕𝘐𝘎𝘏𝘛 ¦ 𝘒𝘢𝘨𝘦𝘩𝘪𝘯𝘢 Where stories live. Discover now