10-Dilfiruz

234 20 63
                                    

Dilfiruz: Gönle ferahlık veren, sevindiren.

Reisim baya bir hrrr

Çetin, burnuna dolan mükemmel kokuyla uyandı. Aslında hala uyuyordu, sadece bilinci çok az açılmıştı. Uykuyla uyanıklık arasındaki ince çizgide dolanıyordu.

Bu kokuyu daha önce solumuştu ama şu an neye ya da kime ait olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu, açıkçası umrunda da değildi. Sadece hayatı boyunca bu kokuyu solumak istiyordu.

Yoğun bir kokuydu ama yeni yıkanmış yumuşatıcı kokan yorgan kadar temiz ve ferahtı.

Bilinçsiz bir şekilde kokunun kaynağına biraz daha sokuldu. Sokulduğu yerden gelen sıcaklık onu biraz daha mayıştırdı. Bilinci artık neredeyse tamamiyle kapanmıştı; hiçbir şey algılayamıyor, sadece kendini sıcaklığa ve rahatlatan kokuya bırakıyordu.

Sarı başkan aradan ne kadar geçtiğini bilmediği bir süre sonra saçlarının üzerinde ve belinde hareket eden şeylerle şaşkınlıkla gözlerini araladı.

Birinin kollarının arasındaydı! Resmen 2 metrelik iri cüssesiyle bir kedi gibi kollarının arasında olduğu bedene sığınmıştı!

Ve işin kötü tarafı bu bedenin kime ait olduğunu bilmiyordu. Aklına bir isim geliyordu ama o isim olmaması için bilinci açıldığından beri Allah'a yalvarıyordu.

Hayır! O reis bozuntusuyla birlikte uyuyup ona sığınmış olamazdı! Asla böyle bir şey yapmazdı! Yapmamıştı değil mi?

Başkanın sakinleşmek için aldığı derin nefesle içine yine o kokuyu çekmişti. Sinirden kıpkırmızı olduğuna adı gibi emindi ama içinden, derinlerden bir yerlerden yükselen 'sakın bu kollar arasından çıkma' yakarışlarını da göz ardı edemiyordu.

Kafasını kaldırıp bakmaya çalıştığında, başının üzerindeki çene buna engel olmuştu. Çenenin yerini bir burun alıp sarı başkanın saçları derin bir şekilde koklandı.

Bu hareketle Çetin'in tüm uzuvları titredi. Sadece saçlarını koklamıştı, vücudunun bu kadar tepki vermesi çok saçmaydı.

Çetin bu duruma oldukça sinirleniyordu. Çünkü biliyordu ki birazdan sığındığı beden uyanacak ve yine iki farklı ideolojiyi savunan iki düşman olacaklardı.

Reisin yeni uyandığı için daha kalın ve boğuk çıkan sesiyle "Güzelim sen şampuanını mı değiştirdin?" diye mırıldandığını duydu sarı başkan.

Biraz önce tüm vücudunu titreten beden, şu an tüm vücudunu sinirle doldurmuştu. Sarı başkan kollarında olduğu bedeni parçalamak istiyordu, onu kendi elleriyle boğmak istiyordu ve bu tamamiyle iç güdüseldi.

Göktuğ, burnunu biraz daha sarı başkanın saçlarında gezdirdi. Ellerini hareket ettirdiğinde hafifçe kasları çatıldı.

Bu beden kız kardeşinin bedeni olmak için fazlasıyla büyüktü. Ama ondan başkasına da sarılıyor olamazdı. Geceden kalmanın etkisiyle başında müthiş bir ağrı vardı reisin. Gözlerini açmayı bırakın, düşünemiyordu bile.

Kollarındaki bedeni biraz daha kendine çekip kokusu değişmiş saçlara bir öpücük kondurdu. Boynuna vuran sıcak nefesler onu daha da mayıştırırken "Asena sen kilo mu aldın?" diye mırıldandı.

Çetin, duyduğu mırıldanmayla daha da sinirlendi. Asena diyordu bir de utanmadan!

Sarı başkan, kafasının içinde dolaşan 'En azından başka bir kadın yok, sadece kız kardeşi!' düşüncesiyle biraz rahatladığını hissetti.

Daha sonra hissettiği rahatlamaya küfürler etti. Onu ne ilgilendirirdi ki? Buna neden rahatlıyordu?

Çetin rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdayıp kalkmaya çalıştığında belindeki kollar daha da sıkılaştı.

Göktuğ, kollarının arasındaki bedenin kokusunu derin bir şekilde solunduğunda biraz uyanır gibi oldu ama normal şartlarda bile zor uyanırken, geceden kalma olunca bu durum imkansızlığa doğru gidiyordu.

Uyanmamasına kollarındaki bedenin rahatlatan kokusu da sebep oluyor olabilirdi ama konumuz şu an kesinlikle bu değildi.

Göktuğ, kollarındaki bedenin kıpırdanmasıyla kaşlarını çattı. Bu beden Sevgi'nin bedeni olmak için oldukça büyüktü. Gözlerini araladığında başına giren ağrıyla tekrar sımsıkı kapattı.

Hangover olmaktan nefret ediyordu!

Kollarındaki beden biraz daha kıpırdanınca, kendisinin de anlayamadığı bir şekilde homurdandı. Gözlerini açtığında evinin salonunda olduğunu gördü.

Kafasını önce odada dolaştırıp daha sonra aşağıya doğru çevirdi. Her zamanki gibi tişörtünü çıkarmıştı, bunda şaşırılacak bir şey yoktu.

Ama küçük bir problem vardı, çok küçük(!), 2 metre kadar.

Göktuğ, gördüğü bedenle gözlerini sonuna kadar açmıştı. Beyni alarm veriyordu. Kollarına aldığı bedeni hızla kendinden itti. 2 koca bedeni koltuğa sıkıştırdıkları için sarı başkan kendini yerde buldu.

Çetin'in dudaklarından acı dolu bir inleme kaçtı. Koltuktan atılmayı elbette beklemiyordu. Sinirli bir nefes verip ardından reise ters ters bakmaya başladı.

Şaşkın reis büyük bir sinir ve dehşetle "Ne işin var lan senin burada?" diye sordu.

Çetin, anında devreye giren alaycılığıyla çapkın bir şekilde gülümseyip "Dün geceyi hatırlamıyor musun hayatım?" dedi.

Göktuğ duyduklarıyla olabilirmiş gibi biraz daha açmıştı gözlerini. Şoktan o şeklini almış dudaklarını birkaç kere açıp kapatmış "Saçmalama!" demişti.

Çetin reisin bu hallerine dayanamayıp kahkaha attığında, Göktuğ sinirle yerinden doğrulmuş "Ne işin vardı lan yanımda?" diye sormuştu.

Çetin kaşlarını çatıp reisi izledi bir süre. 'Uyurken ne güzel sessizdi, şimdi yine car car konuşuyor,' diye düşündü.

Sarı başkan "Sen dedin lan yat diye!" tısladı. Tamam küçük yalanlardan zarar gelmezdi, öyle değil mi?

Reis "Demedim ben öyle bir şey!" dediğinde, sarı başkan "Yalan mı söylüyorum ben amına koyayım?" diye kükremişti.

Göktuğ kızarmış burnumdan sınırlı bir nefes verip "Söylüyorsun tabi it, solcuların doğru tek cümle kurduğu nerede görülmüş?" dedi küçümser bir şekilde.

Reisin normalde her görüşe saygısı vardı, hakaret etmezdi ama şu an işler çok farklıydı.

Çetin'in tüm vücudu, kendisine değil de, görüşüne saldıran reisle hayal kırıklığına bulandı. Reis onu yok sayıyor, sadece görüşüyle muhattap oluyordu. Muhattaplığı ise nefretti.

Hayal kırıklığının verdiği öfkeyle reisin üzerine yürüyüp tam dibinde durdu. Burunları neredeyse birbirine çarparken birbirlerinin sıcak nefeslerini hissediyorlardı ama birbirine kenetledikleri gözlerini ayırmıyorlardı.

Sarı başkan birkaç adım ötesinin duyamayacağı bir şekilde "O tek doğru cümle kuramayan solcu, seni altında inim inim inletmezse bana da sarı başkan demesinler yavru kurt!" diye fısıldayıp dudaklarını reisin dudaklarına saliselik sürtüp geri çekildi.

Arkasında fal taşı gibi açılmış gözlerle bakan reise bir daha dönüp bakmayıp evden çıktı.

29.06.2021

Biz geldikkkk. Sizi seviyoruz. Öptük🌈

Panda🖤

FERFECIR (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin