3- Minik Bozkurt

414 20 94
                                    

Soğuk nezarethanenin demir parmaklıklarla döşenmiş kapısını açan polis memurunu izlerken Göktuğ'un aklındaki tek şey bir an önce eve gidip uyumaktı. Sevgiyle barışmak için gittiği karaokenin nezarethanede sabahlamayla biteceğini tahmin dahi etmemişti. Üstelik nezarethanede başkanla birlikte sabahlayacaklarını daha önceden biliyor olsaydı evden dışarı adım dahi atmazdı.

Çocukluğundan beri beynine kodlanan 'Solcular düşmandır.' düşüncesini atamıyordu. Yeni tanıştığı sarışın nasıl bir insan olursa olsun onun düşmanıydı ve ona iyi davranmayacaktı. Bu gece konuşmayıp solcunun kışkırtmalarına rağmen sakin kalmasının tek sebebi günlerdir uykusuz ve yorgun olmasıydı.

Spor, dersler ve ocak onu fazlasıyla yorarken son zamanlarda arkadaş çevresi de kafasını karıştırıyordu. Sevgi ve Alp'in en başından beri tuhaf olan arkadaşlığı her geçen gün daha da tuhaflaşıyor ve kendisini zorluyordu. Sevgi'nin kendisine de kırgın ve kızgın olduğunu biliyordu ancak elinden gelen tek şey kızın biraz sakinleşmesini beklemekti. Öfkesi tüm dünyayı yakabilecek güçteydi ancak saman alevi gibiydi. Yıllar ikisini arasında kopmayacak bağlar inşa etmişti.

Karakolun soğuk ve gri koridorlarında yürürken aklından bunları geçiren Göktuğ'un hemen bir adım gerisindeki Çetin de kumral genci izliyordu.

Gece boyunca sıkıldıkça laf atmış ancak hiçbir karşılık alamamıştı sağcı gençten. Ah bir de sabaha kadar yenemediği, dindiremediği öfkesi vardı.

Engin'i nasıl fark edemezdi? Sabaha kadar aklını işgal eden düşünce Başak'ın nasıl olduğuydu. Esmer oğlan ilk zamanlar en yakın arkadaşına zorbalık ediyordu ancak zamanla hisleri değişmişti. Genç kıza ondan hoşlandığını söylediğinde Başak onu reddetmişti. Bu durum Engin'i daha da sinirlendirmişti ve işi taciz boyutuna taşımıştı. Başak'ın canı bu durumdan dolayı çok yanmıştı.

Çetin, genç kızın omzunda ağlayarak uyuyakaldığı, gördüğü kabuslar yüzünden uyuyamadığı, yaşadığı stresten dolayı zaten var olan kilo problemlerinin arttığını düşününce ürperdi.

Üniversiteye hazırlandıkları sene, hayalleri için kendisini toparlamıştı genç kız. Üniversitede hayatına giren Pelinle, ilk aşkıyla her şeyi aşmıştı.

Sarışın başkan bunları düşünürken içinden 'Umarım gerçekten her şeyi aşmışızdır." diye geçirdi. Aynı şeyleri tekrardan yaşama düşüncesine dahi katlanamıyordu. En yakın arkadaşı çok güçlüydü, bunun farkındaydı ama yine de kaldıramama ihtimali onu çok korkutuyordu.

Karakoldan çıktıklarında sağcı onu durdurdu.

"Ne var? Yoksa hasretime dayanamayacağını fark edip benimle mi gelmek istiyorsun? Üzgünüm minik bozkurt, benimle gelemezsin." dedi Çetin alaycı ses tonuyla.

"Öf be oğlum, muhabbetin hiç çekilmiyor. Ben niye kavga ettim dün?" diye sordu Göktuğ kafasını toplamaya çalışırken.

Solcunun alaycı sırıtışını gördüğünde kısa bir an söylediklerini düşündü ve yüzünü buruşturdu.

"Anladın ulan işte ne demek istediğimi, ne uzatıyorsun!" dediğinde Çetin yüzünden silmediği dalga geçer ifadeyle cevapladı.

"Başakla Pelin şarkı söylerken laf attı şerefsizler. Sevgiyle beraber saldırmış bulunduk." diye yanıtladı sağcının sorusunu. Engin detayını anlatmak istemiyordu. Başak bunu paylaşmayı sevmiyordu ve Başak'ın haberi olmadan anlatmayacaktı.

"Anladım. Keşke daha çok dövseydik puştları." diye mırıldandı Göktuğ.

"Bana ilan-ı aşk yapmayacaksan gidiyorum ben sağcı. Akşama kadar seni bekleyemem." dedi Çetin az önce sıyrıldığı alaycı ifadesine tekrar bürünürken.

FERFECIR (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin