Beklenmeyen Sürpriz

Start from the beginning
                                    

"İyi iyi. Ee haber verdin mi Uğur'a?"

"Yok vermedim. Acaba sürpriz mi yapsam? Ama emrivaki olur diye de korkuyorum."

"Önden bir ağzını ara istersen. Müsait olup olmadığını falan."

"Aslında konuştuk bugün biraz. O yüzden de aklıma düştü bu gitme fikri. Gitmem konusunda fazla istekliydi. Bir ara ailesi ile de tanıştırmak istiyordu zaten."

"Gerçekten mi? Sen öyle basit bir gezmeye gitmiyorsun yani? Tanışmak için gideceksin."

"Hayır tanışma fikri ile gitmiyorum. Uğur isterse tabi ki tanışırım ama tamamen onu görmek için gideceğim."

"Ee şimdi sen benimle Sakaryaya gelip ondan sonra mı İstanbula gidersin, yoksa direk mi geçeceksin?"

"Sen uçakla gideceksin değil mi?"

"Evet"

"Tamam ben de uçakla Sakaryaya inerim. Sonra beklemeden arabayla İstanbula geçerim."

"Sen bilirsin, istersen tam tersini de yapabiliriz. Seni sağ salim İstanbula bıraktıktan sonra geçseydim. Aklım sende kalır."

"Hiç gerek yok gerçekten. Ben baktım internetten. Günde yüz tane sefer var İstanbula. Hem 2 saat falan sürüyormuş. Kafana takma gider gitmez seni ararım."

"Sen sürpriz yapacağım dedin de. Uğur'un ne evini biliyorsun ne başka bir şeyi. Nasıl gideceksin? Ya kaybolursan falan?"

"Ben halledeceğim. Merak etme sen. Hadi kalkta biraz çarşıda gezelim. Bir şeyler alırız belki."

"Tamam öyle diyorsan."
______________________________________

Melikeyle yaptıkları duygusal konuşmanın üstünden 2 gün geçmişti. Uğur okulda masanın başında sınav gözetmenliği yapacağı sınıfların takvimini incelerken bir yandan da yanında ki fotokopi makinasında çıkacak olan sınav kağıtlarını bekliyordu. İçeri giren diğer öğretmenlere selam verip, yeniden fotokopi makinasında kalan kağıt sayısını kontrol etti. Tamamen bitince de daha sıcacık olan kağıtları kapalı zarflara yerleştirip ağzını kapattı. Daha önceden de sık sık konuştuğu Muammer hocanın oturduğu koltuğun karşısına oturup hazırladığı zarfları önündeki masaya koydu.

"Hocam, her sınıfta aynı sayıda öğrenci gireceğini söylemiştiniz. O yüzden zarflara kağıtları eşit sayıda böldüm. Sınıfta fazla öğrenci olma durumunda öğrenciler farklı sınıfa gönderilsin. Öbür türlü hocalar birbirine fazla sınav kağıdı yetiştirmeye çalışırken daha fazla zorlanıyorlar. Sınavda gözetmenlik yapacak hocalarımla da konuşalım, sınav başlamadan bu konuyu halletsinler. Öğrencilerin vaktinden almış olmayalım."

"Sağ ol Uğur Hocam. İyi düşünmüşsün. Sınav süresinde görev aldığın bir sınıf var mı? Yoksa benimle sınıflarda sorusu olan öğrencileri yanıtlamak için gezecek misin?"

"Gözetmen olarak görevliyim hocam."

"Tamam o halde. Beraber şunları diğer hocalara dağıtalım sonra sen de sınıfına geçersin. Bir sıkıntı olursa iletişime geçeriz zaten."

Uğur sadece başı ile selam verip, ayaklandı. Dün ve ondan önceki gün farklı sınavlara girmiş ve gözetmenlik yapmıştı. Ama bugün ki sınav onun dersinin sınavıydı ve sabah saatlerinden itibaren hareketli bir gün olarak geçiyordu. Şanslıydı ki son sınavdı ve bugünden sonra, bir kaç gündür olan hareketlilik bitecekti. Uğur bugün olacak sınavı atlattıktan sonra daha sabah saatlerinde olmalarına rağmen işi tamamen bitecek ve kendini eve atacaktı.

Melike cephesi ise sabah ezanından sonra Halil Bey'in kızları havaalanına bırakması ile başladı. Kızlar uçağa bindikten sonra aklı kızında kalmış bir şekilde ev yoluna düşmüştü.
Melike ve Esma ise uçak yolculuğunu bir an önce tamamlamanın derdine düşmüştü. Esma ne olur ne olmaz diye Melikenin indikten sonra neler yapacağını son defa dinlemek istedi. Gittiği zaman onu habersiz bırakmaması konusunda tembihlemeleri bittikten sonra sessizleşmişlerdi. Melike her geçen dakika heyecanlanırken, dün ki telefon konuşmalarında Uğur'un bugün ki programını öğrenmiş olmanın rahatlığı ile yola çıkmıştı.
___________________________________

ÇOK GEÇ "DEĞİL"Where stories live. Discover now