"Okul nasıl geçti?" diye sorduğunda omuzumu silkip "Her zamanki gibi sıkıcı geçti. Genelde dersleri uyuyarak geçiriyorum." diyerek ona cevap verdim.

"Kimin kardeşi be! Nasıl da abinin izinden gidiyorsun, helal olsun sana!" diyerek coşkulu bir ses tonu ile konuştuğunda bu hali dışarıdan bakıldığında oldukça komik görünüyordu. 

"Ama bugün uyurken biyoloji hocasına yakalandım." dediğimde bana ayıplarcasına baktı.

"Her ne kadar bunu sana yakıştıramasam da arada böyle şeyler olur, abin sana yakalanmaman için taktikler öğretecek sen hiç merak etme." dediğinde gözlerimin içinin parladığına emindim. 

İşte olması gereken abi modeli. diyen iç sesime hak verdim. 

Taner ile konuşa konuşa eve doğru giderken birisinin "Işıl!" diyerek seslenmesiyle yürümeyi bıraktık ve sesin geldiği yöne doğru döndük. 

Hadi ama, bugün neden herkesin bana seslenesi tuttu ki?

Sesin sahibine doğru döndüğümde gördüğüm yüz ile onu gördüğüme hoşnut olmadığımı belli eden bakışlarla ona bakarken bir yandan da yüzsüzlüğün bu kadarı diyerek içimden geçirdim. 

Taner yüz ifademi görünce kaşlarını çatarak bana bakıp karşımızdaki kişiyi işaret ederek onun da duyabileceği bir ses tonu ile "Işıl, kim bu vatandaş?" dedi. 

Tam Taner'in sorusuna cevap vereceğim sırada Anıl benden önce davranıp "Anıl, ben." diyerek Taner'in sorusunun cevabını vermişti. 

Bu hareketine sinir olduğum için ona öfkeyle bakmaya başladığımda dudağını sol kenarını hafifçe kıvırıp bana göz kırpmıştı.

Senin o kırptığın gözünü oyar sonra da sana yediririm.

Şerefsiz.

Taner'in çatılan kaşları ilk haline oranla biraz düzelse de hâlâ çatıktı. Kolunu omuzumdan çekip Anıl'a doğru bir adım attı ve ardından "Işıl'a bir şey mi söyleyecektin?" dedi bir şeylerden şüphelendiğini belli eden ses tonu ile.

Anıl da Taner'e doğru bir adım attı ve olduğu yerde durdu.  "Işıl'ın neyi oluyorsun? Böyle kolunu omuzuna falan atıyorsun. Aranızda ne var?" dediğinde sinirli bakışlarımı ona çevirdim. Taner'in de sinirlendiğini anlamam uzun sürmedi. 

Ona bunu ne hakla sorduğunu söyleyeceğim sırada Taner benden önce davranarak "Işıl'ın neyi olduğum seni neden ilgilendiriyor? Işıl'a sarılmam veya aramızdaki ilişkinin seni ilgilendiren bir kısmı yok." demişti.

Anıl ona cevap vermek için önce hafifçe öksürüp boğazını temizledi ardından ise konuşmak için dudaklarını araladığı sırada "Onun hayatındaki kişileri sorgulayacak konumda mısın? Şahsen o konumda olduğunu düşünmüyorum." diyerek Taner onun konuşmasına izin vermeden söyleyeceği lafı ağzına tıkamıştı.

Ben ne mi yapıyordum?

Onları izliyordum, bakışlarım ikisinin arasında mekik dokuyordu. İkisi de konuşmama izin vermiyordu ki! Tam konuşacağım sırada birisi araya giriyordu ve ben söyleyeceğim şeyi söyleyemiyordum.

Anıl bakışlarını Taner'den çekip bana çevirdikten sonra gözlerimim içine bakarak "Eskiden o konumdaydım, şu an o konumda olmamam gelecekte de o konumda olmayacağım anlamına gelmez." dediğinde ona tepki olarak sadece alay edercesine güldüm.

Kendi söylediği şeye gerçekten inanıyor muydu?

Verdiğim tepkinin hoşuna gitmediğini yüz ifadesinden anlamıştım. "Benden sonra hayatına birilerini almışsın belli ki. Olabilir, buna bir şey demiyorum ama sen de beni unutamadığının farkındasın Işıl. Neden hâlâ bu oyuna devam ediyorsun, gerçekten anlam veremiyorum." diyerek tekrardan konuştuğunda derin bir nefes aldım ve sesli bir şekilde aldığım nefesi geri bıraktım.

FOTOĞRAFIN GİTTİ | TEXTİNGOnde histórias criam vida. Descubra agora