ℬ𝒶𝓁ı𝓀 𝓀𝑜𝓀𝓊𝓈𝓊

En başından başla
                                    

Sepsessizdi , sanki dışarıdaki kargaşa burda yoktu , hatta burda karışıklığın , sesin adı bile bilinmiyordu.

Aynı kıyafetlere bürünmüş hizmetliler yavaşça ve bakışları hep ilerde ordan oraya yürürken sıkı bir düzenin hüküm sürdüğü adeta bağırılıyordu .

Koca taş bahçenin ortasında bulunan dev çiçeklerin etrafa yaydığı koku ve görsel şölen muazzamdı .
İnsanın burda hiç derdi tasası olmaz gibiydi.

Kocaman uzun yapının dev pencerelerinin her birinde birbirinden şık teller vardı.

Burası siparişleri almak için ayırdıkları yer ise asıl alanı düşünemiyordum .

X: Hey, sen çocuk , buraya sarayı dikizlemeye mi geldin yoksa sipariş mi getirdin?

İğneli laf yememin de ardından artık iyice ağırlaşan kumaşları kontrol yapan kadınlara teslim ettim.

Onlar kumaşları incelerken de konuşmalarına şahit oldum.

X: Şu sıra hiç dinlenemiyorum , sarayda işler prensin büyümesi ile iyice arttı.

Y: Zaten bunun için yeni hizmetkarlar alacaklarmış , yarın sabaha duyuru yapılır , akın akın gelen tekliflerle biz de rahatlarız .

Sarayda çalışmak, bir kumaşçı dükkanında çalışmakta daha iyi olabilirdi belki ama yaşlı ihtiyar bir gemi kazasında ölen ailemden sonra bana sahip çıkan tek kişiydi. Huylu falandı ama severdi beni bilirim.

Sevmezmiş ...

Onay alan kumaşlar ile apar topar atılmıştım resmen saraydan. Geldiğim aynı yolları yavaş yavaş yürüyerek vardım sokağın en sonundaki , sarı , eskimiş dükkanımıza.

Bu satıştan bu kadarını bir arada asla görmediğim kadar aldığımız altınlardan nasibimi alacağımı düşünüyordum.

Alamadım ...

Zor açılan eskimiş kapıya bir kaç omuz vurmam ile açılmıştı kapı. Ustam tüm malları toplamış , rafları söküyordu . Aşırı mutlu bir havası vardı.

- Bu vaziyet nedir efendim, yer değişikliği mi yapıyoruz?

Usta: Bak Yula, uzun zamandır çalışanımsın , bilirsin çok yaşlıyım ve elime geri kalan ömrümü sefa içinde süreceğim bir altın geçti. Bende giderim hanımımla buralardan , kendi emeklimi verdim.

Kulaklarım yaşlı adamın nefes nefese dediği şeyleri şaşkınlıkla dinliyordu.

- Peki efendim, hakkınız ama ben ne olacağım?

Usta: Sen iyi çocuksun , güzelsin. Bulursun bir yolunu evladım.

- Kararlı olduğunuz kesin ama en azından biraz altın verin efendim. Geçen ayın altınını da eksik aldım zaten.

Yaşlı ihtiyar elime tutuşturduğu 2 altınla kapı dışarı etti beni. Kaknem adam. En az 3 sandık altın vardı be elinde. Bana verdiğine bak. Yarın akşama dayanmaz bu bana.

- Kıyafetlerimi ver bari kaknem adam.

Açılan kapı ve yüzüme çarpılan valizim .

İş bulmam , kalacak bir yer ayarlamam çok yorucuydu . Hem bu mevsim işçi alımı da pek yapılmazdı. Zaten çelimsiz olan bedenimle de iş bulabilmek pek kolay olmuyordu.

Dağılmaya başlayan pazar ile halk meydanda olacak kutlamaları görmek için sokakları boşaltıyordu .

Her sene olduğu gibi kraliyet soyluları evlerinde yemeklerini yerken halk için de oyunlar, gösteriler düzenleniyordu.

Saray demişken , getir götür işi , yatmak için bir oda , bedava yemek ve para.

Sabah duyduğum konuşma yavaşça beynimin içinde tilkiler döndürürken çantamı sırtıma attığım gibi ayaklarım resmen popoma vurarak koşmaya başladım.

Yarın iş için insan arama duyurusu yapılırsa benden çok daha iş görür nitelikli vatandaş da başvurur ve benim de sonum yazılmış olurdu.

Kapılar tamamen kapanmadan sonunda yetiştiğimde tek sorunun bu olmadığını anladım.

Muhafızlar asla içeri girmeme izin vermiyorlardı . İş için bile olsa daha böyle bir duyuru yapılmamışken imkanı yokmuş.

Uzun uğraşlar sonucu mavilerim denizlerine akıtmaya başladığında bana acıyan muhafız ağabey hemen işimi halledip çıkmamı söyleyerk içeri aldı beni.

Kızaran gözlerimi silip sabah konuşan iki kadını aramaya başladım.

Bahçeye kurulan kocaman kazanı zorla karıştıran sabahki teyze ile koşarak yanına gittim.

Teyze: Aman Allahım senin ne işin var burada , çalışan mısın? Olmasan bu saatte nasıl giresin ?
Hemen git üstünü giy , yeni alınanlar sağdaki odada , çabuk görmesinler seni bu üstle kovulursun !

Oha , bu iş sadığımdan da kolay olmuştu. Oysaki ben çoktan ağlamayı göze almış , kendimi hazırlıyordum .

O kadar hizmetli var araya kaynadığımı anlamazlardı herhalde . Hemen sağdaki kapıdan girip kayıt yaptıran yeniler ile kaydımı hallettim ve bugünlük verilen dinlenme izni sayesinde sonunda başımı kaz tüyü olmasa da yastıklara koyup uyuyabildim .

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Kraliyet saray balo şato vs çok bir bilgim yok. Araştırdım ama o ruhu yansıtabilir miyim emin değilim.

ᴘʀᴇɴꜱᴇꜱᴇ ʙxʙHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin